Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

12 Eylül’le mahkemeleşmek!

12 Eylül’le mahkemeleşmek!

“Memiş mahkemeye gitmiş...mahkemeleşmiş mi mahkemeleşmemiş mi?”
Bu tekerlemenin tam zamanı!
Sonunda darbecileri yargılamak için ilk adım atıldı, dâva süreci başladı. Bir gürültü, bir kıyamet...
Evet darbecilerin yargılanması, sonuç ne olursa olsun, bir ibret vak’ası. Bütün darbe canavarı ile yatıp kalkanlara bir ibret dersi... Darbe yaparsın, muvaffak olamazsan, zaten mahkemeli veya mahkemesiz belânı bulursun!
Kenan Paşa gibi muvaffak olur, ardından anayasa yapar, ardından da onu halka yüzde doksanla kabul ettirek cumhurbaşkanı da olursun... Astığın astık, kestiğin kestiktir. Hükümetler icraat yaparken, gözleri sizdedir. “Acaba köşk ne der?”
On yıl, şan şeref içinde geçer. İkinci on yıl, şanına fazla halel gelmeden akar ve üçüncü onyıldan itibaren şanına noksan gelmeye başlar. Ve dördüncü on yıla girildiğinde kendini mahkemenin karşısında bulursun...
Zaman mahkemesi, uzun yaşayan darbecilere böyle bir sürpriz hazırladı. Kenan Paşa Atatürk’ün vefat yaşında ölse idi (57) mesele yoktu! Çünkü, darbe yapmaya fırsatı olmadan bu dünyadan göçmüş olacaktı. (Kenan Paşa darbe yaptığında 63 yaşına gelmişti!) Peki darbeden sonraki on yılda dünyasını değişterse idi ne olurdu?
Onun yeri Mahkeme-i kübra olurdu!
Fakat Kenan Paşa haklı: “Beni yargılayamazsınız! Çünkü sizin meşruiyet zemininiz olan anayasa ve kanunları ben yaptım” diyor...
Peki ne yaptık bu on yıllar içinde?
1990’lardan itibaren Kenan Paşa mevzuatına parça parça dokunmaya başladık. Anayasa’dan bazı maddeleri daha çok da AB baskısıyla değiştirmeye yöneldik. Fakat darbecilerden hesap sormak gibi bir lüksten uzaktık. Bu lüksü 28 Şubat süperlükse çevirdi. Çünkü üniformalılar içinde kendini Kenan Paşa sanan birçok muhteris kaynıyordu.
28 Şubat’ın miadı erken dolmaya başlayınca ve de 28 Şubat’ta mağdur edilmiş bir kadro iktidara gelince, Anayasa’ya daha köklü bir müdahale için kollar sıvanabildi.
12 Eylül refrandumunda bütün taraflar kendilerini ifade imkânı buldular.
CHP darbecilerle sarmaş dolaşlığını değişikliğe “hayır” diyerek gösterdi.
MHP askercil tavrını CHP ile aynı safta bulunarak ortaya koydu.
BDP darbelerden nemalanan bir parti olarak aynı tavrı gösterdi.
Halk, partilerini saymadan 12 Eylül anayasasında büyük bir gedik açtı. İşte o gedikten geçilerek bu mahkeme sürecine gelindi.
Şimdi herkes 12 Eylül mağduru ve davanın da müdahili... Bu nasıl bir yarış? Gerçekten adalet arayışı yarışı mı?
Elbette darbeciler yargılanacak, fakat buna darbecilerin şiddetini katmak, hatta ötesine geçmek neyin nesi?
Neredeyse bu arada Kenan Paşa fücceten dünyasını değiştirse, “tabutunu mahkeme huzuruna getirelim!” diyecekler.
Bu mahkeme süreci bize göre tek taraflı değil. Ortada bir “mahkemeleşme” var. Mahkemeleşme sadece darbecilerin yargılanması değildir, darbecilerin karşısında saf tutanların da süreç içinde adalet aynasına kendilerini göstermesidir.
Kenan Paşa’ya verilecek ceza bulmakta zorluk çekenler, böyle bir darbecinin hangi zihniyetin ürünü olduğunu düşünmek zorundadırlar. Kenan Paşa, onu yargılamak isteyen bazı sivillerin üniforma giymişinden başka bir şey olmayabilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi