Kemal Bey'in hesabı biraz sıkıntılı
Karabük'te bir emekli, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolunu çevirip sormuş: "Geçinemiyoruz, niye dillendirmiyorsun?"
Bir muhalefet lideri için bulunmaz fırsat.
Böyle bir pas geldikten sonra, doksandan gol atmak basit iş.
Kemal Bey durur mu, hemen gelen ortayı gole çevirmek için hareketlenmiş:
"Seçimlerde gittiğim her yerde emeklinin hakkını savundum. 9 milyon emekli var, eşleriyle 18 milyon... İsteseler bir partiyi tek başına iktidara getirirler. Emeklilerin şikâyet etmeye hakkı var mı? Demokrasilerde kural şudur: Benim geçinemeyeceğim parayı bana vermiyorsan, kusura bakma ben de sana oy vermem..."
*
İşte topun direkten döndüğü an.
Eğer Kemal Bey böyle söylediyse, direğe hiç değmemiş, beş metre üstten dışarı çıkmış bile sayılır.
Ne demek "Benim geçinemeyeceğim parayı bana vermiyorsan..."
Ya dili sürçtü, ya da basına yanlış aksetti.
Doğrusu, "Benim geçineceğim parayı..." olmalı.
*
Geçelim emekli sayısına dair hesaba.
Bir yazar, bir gazeteyi "emekli memur gazetesi" ve bir partiyi de "emekli memur partisi" diye tarif ettiği için, kim bilir bugüne kadar kaç defa hakarete uğradı.
Hangi yazar, hangi gazete, hangi parti olduğunu söylemesek de olur.
Görünen o ki yazar haklıymış.
Emekliler üzerine böyle hesap yaparsan, başka türlü tavsif yanlıştır.
*
Benzer hesapları daha önce de yapanlar oldu.
Ülkede şu kadar kadın var... Şu kadar genç var... Şu kadar memur var... Şu kadar işçi var... Şu kadar köylü var...
Bu tür hesapların tamamı fos çıktı, hiçbir işe yaramadı.
Toptancı hesabıyla sandıktan istediğiniz neticeyi alamazsınız.
TÜRKİYE BAŞBAKANI DOĞU TÜRKİSTAN'DA
Türkiye bugüne kadar kaç hükümet, kaç başbakan gördü?
Maksadım sayılara dikkat çekmek değil.
Şu cümle çok önemli:
"Urumçi'de ilk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gören Uygur Türkleri, Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulundu."
Çin ziyaretini Doğu Türkistan'dan başlatan Erdoğan, Uygur Türklerine verdiği önemi onlara sarılarak göstermiş oldu.
Daha önceki Çin'e ziyarette bulunan başbakanlar, başbakan yardımcıları, Pekin'e gider, görüşmesini tamamladıktan sonra dönerlerdi.
İçinde "Uygur Türkleri" geçen cümleler kurmaya bile çekinirlerdi, onlar yokmuş gibi davranırlardı.
Bazen cesaret gösteren biri çıkarsa, Uygurların sıkıntılarından bihaber konuşurdu.
İşte bu yüzden Başbakan Erdoğan yoğun ilgiyle, büyük sevgi gösterileriyle karşılanıyor, işte bu yüzden hasretle sarılıyorlar ona.
Türkiye'den gelen başbakanın Urumçi'de nasıl hasretle beklendiğini bizim burada anlamamız çok zor.
170 TON ALTIN NEREYE UÇTU?
12 Eylül 1980 askeri darbesinde Hazine'de bulunan 170 ton altının bir gecede kaybolduğu iddia edildi.
Mahkemede, kaybolan altınlar gündeme geldi.
Müdahil avukatları, altınların nerede olduğuna ilişkin Merkez Bankası'na sorulmasını istedi.
Bakalım kayıp altınların nereye uçtuğuna dair bilgi alınabilecek mi?
Şimdi, o kadar altının kaç para ettiğini hesaplamak da zor geliyor, inanır mısınız?
Büyük bir hesap makinesi lazım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.