Hepsi tarih önünde yargılanacak
İnsanın kendine güven duyması güzel bir şeydir. Hayat karşısında ikide bir tökezlememek için, zorlukların üstesinden gelebilmek için kendine güvenmek gereklidir.
Ancak ihtiyaç fazlası güven de sıkıntı yaratır.
Etrafımızdakilere bakıyor ve görüyoruz ki özgüveni en çok olanlar arasında siyasetçiler ve basın mensupları yarış içinde.
Kefeli terazide tartılsalar, kefeler devamlı iniş çıkış halinde olur da uzaktan görenler tahterevalliye bindiklerini zanneder.
*
Sarkozi'ye bakın...
Rakiplerine bakın...
Kendine güvenleri nasıl da öne çıkıyor görürsünüz.
Ekrandaki Ayasofya ve Sultanahmet manzarası önünde, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olamayacağını" söylerken ihtiyaç fazlası özgüvenleri, sözlerinden de tarihî abidelerden de büyük duruyor.
Merkel de öyle.
Ya Beşşar Esed?
Çaresiz duruma düşmüşken bile kasım kasım kasılmaktan kırılacak.
*
Doğrusu, bizim siyasetçilerin de onlardan kalır yanı yok.
Hâlbuki biri çıkıp dostane bir tavır içinde hatırlatsa...
Her şey gibi, kendine güven duymanın da gerekli miktardan fazlasının israf anlamına geldiğini, ne güzel olur.
*
Kemal Bey 28 Şubat'la ilgili gözaltılar başlayınca öyle bir açıklama yaptı ki evlere şenlik.
"Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız."
Elbette doğru.
Lakin bu doğru sözü yanlış yerde kullanırsanız, söze de yazık etmiş olursunuz.
Ne yapmalıyız?
Aman intikam duygusuyla hareket ettiğimiz sanılmasın diye, 28 Şubat'ın hesabını görmeyelim mi?
*
Kemal Bey "Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız. O zaman adalet, adalet olmaz" dedikten sonra şöyle devam etti:
"Eğer bir karar toplum vicdanında kabul edilmiyorsa o adalet değildir. Adaletin olmadığı yerde sağlıklı çalışan bir adli yargı da olmaz."
28 Şubat toplum vicdanında nerede duruyor?
O dönem yapılan çirkinlikler, rezillikler, eğer bir vicdanda yara açmadıysa, kesinlikle o vicdanda ciddi bir sorun vardır.
*
Bu hesap sorma işinde geç bile kalındı.
Ancak her şeyin bir sırası var, neylersiniz...
Önce çayı karıştırıp sonra şekeri atmak bir işe yaramaz.
Nitekim TBMM'de kurulan komisyon, bütün darbeleri ele alacak.
Nasip olursa, bir gün 27 Mayıs da yargıya taşınacak.
Hepsi ölmüş olsa dahi, tarih önünde yargılanacaklar.
*
Özgüven fazlalığı yaşayanlar arasında siyasetçiler ve basın mensuplarını saydık lakin bir kesimi unuttuk; hemen ekleyelim...
Üçüncü ayakta subay milleti yer alıyor.
Özellikle darbeciler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.