Liselere Osmanlıca dersleri
Millî Eğitimde yeni sistem tartışmaları tozu dumana kattı. Merak etmeyin, bir-iki hafta içinde gündemden düşer ve inşallah yeni sistem hayırlara vesile olur.
Yeni sistem, görüldüğü kadarıyla daha özgür bir anlayış getiriyor. “Rejim muhafızı insanlar” yetiştirmek yerine, gençleri, özgürce tercihini kullanabilme imkânına kavuşturuyor. Bunu da ikinci ve üçüncü kademedeki seçmeli derslerle sağlıyor. İyi de ediyorlar. İsteyen istediği dersleri alacak ve hayatına buna göre yön verecek.
*
Akademik hayata Osmanlıca Okutmanı olarak başladım ve 30 yıldır üniversitede çalışıyorum. Bunun en az 25 senesinde, Osmanlıca dersi verdim ama bıktım!...
Düşünün... Bilimsel bilgi üretmesi gereken ve öğrenciye de bilgi üretme yöntemlerini, analiz ve sentez yapmayı, eşyaya soru sormayı öğretmesi gereken bir akademisyen, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne yeni gelmiş 17-18 yaşındaki öğrenciye elif-bâ öğretiyor. Bu, 7 yaşındaki çocuğa harf çizgilerini ve harfleri öğretmek gibi bir şey...
Üniversitede hoca alıyor eline tahta kalemini ve başlıyor:
-Bu “elif”tir... Bu “be”dir... Bu “pe”dir...
Komediyi görüyor musunuz?...
Koskocaman Yardımcı Doçent, Doçent veya Profesör, elif-bâ öğretiyor...
Yazık o akademisyenin vaktine ve enerjisine!...
Ölü alfabeler dışında, hangi harf sistemi olursa olsun, o harf sistemini öğretmek, hele Osmanlı harflerini öğretmek, üniversitenin işi olamaz. Üniversiteye gelen öğrenci, o harflerle yazılan metinleri okuyup anlayacak ve bunlardan bilgi üretecek seviyede Osmanlıca bilgisiyle gelmeli üniversiteye.
1970’lerin ortasında, Attila İlhan, Demokrat İzmir gazetesinde, Milli Eğitim okullarında Osmanlıca öğretilmesi gerektiğini yazmıştı birkaç defa. O yıllarda ben Osmanlıca bilmiyordum ama A. İlhan’a hak vermiştim. O zaman bu teklifi ciddiye alan olmadı. Yıllardır bu konuda bir çift laf eden de olmadı. Şimdi, orta öğretim özgürleşirken, bu açığın kapatılmasının tam zamanı.
Bazı 20. yüzyıl dinozorları liselerde Osmanlıca öğretilmesine elbette karşı çıkacak. Çünkü onlar, bu harflere “gericilik” alâmeti olarak bakıyorlar. Bunlar, dünyada başka hiçbir ülkede örneğine rastlanmayan bir canlı türüdürler. Artık devirlerinin geçtiğinin de farkında değildirler.
Dünyada, bizim dinozorlardan başka, bir harf sistemine ideolojik anlam yükleyen yoktur. Basit birer şekilden ibaret olan harflerin neresi ideolojik olur birader?... Sadece darbeci zihniyetten değil, artık bu ideolojik tavırdan da kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bu yüzden, liselere zorunlu Osmanlıca dersleri konmalıdır. Liseyi bitiren bir genç de, rahat rahat Osmanlıca matbu metinleri okuyabilmelidir. Aralarından üniversiteye gidenler, ister edebiyat ve tarih bölümlerine, isterlerse başka bölümlere gitsinler, her bölümün tarihî dönemlerdeki bilgilerine ulaşabilmek için, Osmanlı harflerini bilmek mecburiyetindedirler. Bizim her alanda bilgi birikimimiz 1 Kasım 1928 gününe dayanmıyor ki, 31 Ekim 1928 ve öncesi de var. Öncesinde de edebiyat, tarih, matematik, felsefe, kamu yönetimi, işletme, fizik, kimya, biyoloji bilgilerimiz var...
Neyse... Dağıtmayalım...
Üniversitelerdeki akademisyenleri, ilkokul öğrencilerine okuma-yazma öğreten öğretmenler gibi görmeyelim. Akademisyenlere yapılan yatırım, elif-bâ öğreterek heba edilmemelidir. Bunun için de liselere zorunlu Osmanlıca dersleri konmalıdır ki, edebiyat ve tarih bölümlerine gelen öğrenciler, Osmanlıca metni okumaya çalışmak yerine, okuyup bilgi üretebilsinler.
*
28 Şubatçıların yargı önüne çıkmaya başladığı günlerde, bu yazı iyi denk geldi değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.