Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Ayarınız nasıl olsun?... Tanklı mı, hukukî mi?...

Ayarınız nasıl olsun?... Tanklı mı, hukukî mi?...

Demokratik olsun…

Sıra “demokratik ayar” döneminde; o yüzden “ayar” demokratik olsun. Çünkü demokrasinin çektiği “ayar” acımaz.

“Demokratik ayar”, 31 emekli subayı yargı önüne çıkarmakla çekilmez. Askerler, bu işin sonucudur… Sonuçla vakit kaybetmeyelim; askeri “ayar çekme”ye zorlayanlardan hesap soralım!...

Başta İstanbul sanayi cuntası olmak üzere, tüm brifingcilerden hesap soralım…
Brifingcileri gaza getiren basından hesap soralım!…

Bildiri gülleri işçi ve işveren sendikalarından hesap soralım!...

Hukuku, darbeyi meşrulaştırmak için evirip çeviren baroculardan hesap soralım!…

Arif Nihat Asya’nın, “Kılıcın bu patırtıda/Ağzı da keser sırtı da” beytinde dediği gibi, o patırtıda, adalet kılcının hem ağzıyla hem sırtıyla, herkesi biçen adaletten hesap soralım!…

Üniversiteleri kışlalara çevirmeye çalışan YÖK’ten ve rektörlerden hesap soralım!…

Efendim “Adalet intikam hırsıyla aranırsa, orada adalet olmaz”mış…O zaman üstümüze üstümüze gelirken… Öğrencileri, hocalara fişletmeye çalışırken… Pek çok akademisyeni, ekmeğinden ederken… Pek çok aileyi darmadağın ederken… O zaman adalet kimden intikam almıştı?... O günlerde neredeydiniz ?... Şimdi bülbül kesilenler, o zaman dut mu yutmuştunuz?

Biz demokratik ve hukukî olarak hesap soralım da, siz ne derseniz deyin… Rövanşsa rövanş, intikamsa intikam!...

Yıllardır partizan cumhuriyetçiler ve Anadolu’da aldığı oyları Ankara’da partizan cumhuriyetçilere pazarlayanlar, milletin ensesinde boza pişirecekler, hesabını sormayacağız, öyle mi?...

27 Mayıs’ta “Peygamber Ocağı”na darbecilik-çetecilik virüsü bulaştıracaksınız; biz susacağız, öyle mi?...

Devletin bütün kurumlarına sızıp kökleşeceksiniz; her fırsatta millî iradeye ket vuracaksınız, millet de sus pus duracak, öyle mi?...

Milletin diniyle, diliyle, tarihiyle ve hatta türküleriyle kavga edeceksiniz, millet de yutacak, öyle mi?...

İslâm’ın şartlarından biri olan Hac ibadetini kötüleyecek; bu kötülemenin arasına kopkoyu, kaba, vahşi bir ırkçılık serpiştirecek ve ondan sonra, Şili Pezosuyla 1 Pezo etmeyen görüşünle, Başbakan’a “pz…..k” diyeceksin ve bu cezasız kalacak, öyle mi?...

Yıllarca yaşanan zulmün hesabını teker teker sorma vaktidir. Hesap, hukukla sorulacaktır, demokratik olarak sorulacaktır, ekonomik olarak sorulacaktır.

Korkmayın!... Sizin yaptığınız gibi sizleri asmayacağız; besleyeceğiz……

Artık, hukuk ne derse, sandık ne derse o olacak…

Yargı, telefonlarla çalışmayacak; millî iradenin tecelligâhının yaptığı kanunlar hâkim olacak…

Ve millî irade, rövanş derseniz, rövanşını alacak; intikam derseniz intikamını alacak!...

Yerseniz!...

***
Pekiii… Ya ayarınız nasıl olsun?..

Ortaya tanklı, süngülü, fişli karışık mı; yoksa demokratik ve hukukî mi?...

Bir bayan Bakanı yağlı kazığa oturtacaktınız ha?...

Hocaya öğrenciyi; öğrenciye hocayı fişletecektiniz ha?...

“Demokrasiye balans ayarı” ha?…

Gör şimdi demokrasinin balans ayarını!...

***

27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta 12 Eylül’de, göstere göstere darbe yapıldı ama 28 Şubat’ta yapılan, darbeden de öte, rezilliktir, alçaklıktır…

Çünkü 28 Şubat’ta, darbeyi yapanların en büyük destekçileri, masum Anadolu halkından oy alıp bu oyları darbecilerin sofrasına meze etmişlerdir.

Çünkü, 28 Şubatçılar, en büyük oyunu Anadolu halkının çocukları ve sermayesi üzerinde oynamışlardır.

Çünkü, 28 Şubatçılar, yalanlarla, iftiralarla, düzmece haberlerle binlerce insanın geleceğini karartmışlardır.

Şimdi 28 Şubatçılara ayar verme vaktidir. 28 Şubat süreci bitti ama 28 Şubatçılar bitmedi… Darbeciler o süreçte en büyük oyunu üniversiteler ve Anadolu sermayesi üzerinde oynamıştı. Anadolu sermayesi işini halleder ama üniversitelerdeki 28 Şubatçılardan hâlâ hesap sorulmadı. Yakın zamana kadar Ergenekon Partisi’nin il başkanı gibi davranıp üniversiteleri kışlaya çevirmeye kalkan rektörler ve etrafındaki postal yalayıcısı parazitler, mutasyon geçiren böcekler gibi iş başındalar. Başta üniversiteler olmak üzere pek çok mevkilerde kene gibi yapışıp mevzi değiştirdiler. Şimdi bunları söküp atma zamanıdır.

Gün, hesaplaşma günüdür…

Nasıl anlarsan anla kardeşim!... İster rövanş olarak, ister intikam!…

Şimdi her şeyin yeniden ayarlanma zamanıdır. Hem de tankla, süngüyle değil, millî iradeyle, demokrasiyle ve hukukla…

Ne dersiniz postal yalayıcıları?...

Ayarınız nasıl olsun?....






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi