Yunanistan’ın erken seçimi
Son birkaç yıldır yalnızca kriz haberleriyle gündeme gelen Yunanistan, geçici hükümetin Başbakanı Lukas Papadimos’un aldığı karar sonrasında, 9 Mayıs 2011 günü Erken Genel Seçime gitmeye hazırlanıyor. Her ne kadar halk her köşede erken seçimleri konuşsa da, ekonomik sorunlar, Yunan halkının ilk gündem maddesi olmaya devam ediyor. Nasıl olmasın ki? Selanik Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nın verilere göre; Selanik’te 2012 yılının ilk çeyreğinde, bir önceki yıla kıyasla yüzde 14,7 oranında artışla, toplam 627 işletme kilit vurmuş. Bu rakamlar her gün ortalama 20 işletmenin kapandığını gösteriyor. Bunun doğal bir neticesi olarak, son resmi istatistiklere göre; 15-29 yaşları arasındaki işsizlik oranı yüzde 39,5 seviyelerinde.
Buna karşılık, Yunan Parlamentosu’ndaki milletvekillerinin aylık net maaşı yaklaşık 9 bin 250 Euro. Bu rakamdan da anlaşılacağı üzere, ekonomik kriz siyasetleri pek etkilemiyor. Ancak halkın tepkisinden çekinen siyasi partiler, seçim harcamalarına önemli kısıtlamalar getirdiler. Yeni Demokrasi Partisi-ND, il seçim merkezleri açmama kararı aldı. İl teşkilat büroları seçim merkezi olarak kullanılacak. Panhelenik Sosyalist Hareket Partisi-PASOK ise, şehirlerde parti afişi asmama kararı aldı.
Yunanistan’da, yüzde üçlük seçim barajını aşarak, parlamentoya girme hakkı elde eden partiler aşağı yukarı hep aynıydı: Merkez sağ partisi Yeni Demokrasi-ND, merkez sol partisi Panhelenik Sosyalist Hareket-PASOK, Yunanistan Komünist Partisi-KKE. Son yıllarda; Radikal Sol İttifak-SIRIZA ve aşırı sağcı Ortodoks Halk Birliği-LAOS’da parlamentoda temsilci bulundurma hakkı elde etmeye başlamıştı.
Ekim 2009’da gerçekleştirilen son genel seçimlerde; PASOK yüzde 43,92 (160 milletvekili), ND yüzde 33,48 (91 milletvekili), KKE yüzde 7,54 (21 milletvekili), LAOS yüzde 5,63 (15 milletvekili), SYRIZA yüzde 4,60 (13 milletvekili) oranında oy almışlardı. Oyların yüzde 2,53’ünü alan Yeşiller Partisi ise, parlamentoya girememişti.
Ne var ki, ekonomik kriz Yunan siyasetinin dengelerini de değiştirdi. Aşırı sağ partilere, Yeni Demokrasi’den ayrılan milletvekillerinin kurduğu Bağımsız Yunanlar (Aneksartiti Ellines) ve Altın Şafak (Hrisi Avgi) da katıldı. Bir de Dora Bakoyanis’in, Liberal Demokrat İttifak Partisi-DİSİ var.
Seçimlere katılan parti sayısı artmış olsa da, meydanlarda iki grubun mücadelesi var. Bir tarafta, memorandum yanlısı ve tereddütsüz Avrupa taraftarı olan PASOK, Yeni Demokrasi ve Liberal Demokrat İttifak Partisi var. Diğer tarafta ise, memorandum ve Avrupa tercihine az veya çok mesafeli duran; Demokratik Sol-DİMAR, Radikal Sol İttifak-SYRIZA, Yunanistan Komünist Partisi-KKE’nin başını çektiği muhalefet partileri.
Elbette ülkenin geleceği adına son sözü söyleyecek olan yine Yunanistan halkı olacak. Son seçim anketlerine göre partilerin oy oranları şu şekilde: ND yüzde 20-25, PASOK yüzde 12-16, SYRIZA yüzde 8-11, KKE yüzde 8-10, Bağımsız Yunanlar yüzde 7-10, DİMAR yüzde 7-9, Altın Şafak yüzde 4, Yeşiller yüzde 3, LAOS yüzde 2-3 ve DİSİ yüzde 2-3. Neticelerden anlaşıldığı üzere, krizin siyasi faturası, 2004-2009 yılları arasında ülkeyi yöneten ND ve bir sonraki dönemde yönetimi devralan PASOK’a kesiliyor. Yeşiller Partisi, LAOS ve Liberal Demokrat İttifak’ın durumları da belirsiz.
Partilerin göstereceği Türk Azınlığı adayların sayısı da henüz belirsizliğini koruyor. Seçimlerden birinci çıkması beklenen Yeni Demokrasi-ND’nin Türk aday gösterilmesi ihtimali bulunmuyor. Ancak PASOK’tan bir veya iki, SYRIZA’dan bir ve DİSİ’den bir veya iki Türk Azınlık aday gösterilebilir. Bu sebeple, iki Türk Azınlık milletvekilinin parlamentoya girmesi neredeyse kesin. Bu sayı 3 ya da 4’e de çıkabilir.
Netice olarak, 6 Mayıs’ta, sandıktan nasıl bir netice çıkarsa çıksın, değişmeyecek bir gerçek var: Yunanistan, taraf olduğu memoranduma ile borçlarına karşılık, yeni mali önlemleri, yapısal değişiklikleri ve reformları içeren bir programı hayata geçirme sözü verdi. Mali yardımın devam etmesi ve Euro bölgesinde kalması için, Yunanistan’ın, Troyka ile anlaşmaya varılan hususları hayata geçirmesi gerekiyor.
Troyka, seçimlerden iki hafta sonra, 20 Mayıs’ta Atina’ya gelecek. Eğer, sandıktan AB ve Euro bölgesi yanlısı bir hükümet çıkmazsa, işte o zaman hem Yunanistan’ı hem de AB’yi zor günler bekliyor demektir. Çünkü Yeni Demokrasi-PASOK Koalisyon Hükümeti’nin imzaladığı memorandum gereği olan reformlar ve tasarruf tedbirleri devam ettirilmezse, mali yardım dilimi serbest bırakılmayacak.
Mevcut şartlar altında Yunanistan için en doğru seçenek, Euro bölgesinde kalarak; üretim ve sanayi sektörünü arttırmak ve serbest sanayi bölgesi kurup ihracata odaklanmak olacaktır. Yunanistan’ın, üretmeden, Euro bölgesinden ayrılması, kendi idam fermanını imzalaması anlamına gelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.