Akif Emre

Akif Emre

AvruPARArabistan!

AvruPARArabistan!

Dünyanın en önemli kişileri, dünyanın en etkileyici mekanları, yılın en önemli olayları... Bu türden başlıkları çoğaltabiliriz. Sanki bir gezi rehberi okuyormuş izlenimi veren bu başlıklar aslında yine "en"li bir sıfat yüklenen yayın organlarının marifetleri. Dünyanın en etkili, en saygın gibi sıfatları yapıştırılan dergilerden biri "en"li kişilerden sonra en etkileyici yerleri seçmiş.

Time Dergisi'nin tarihte en etkili yerleri arasına İstanbul da girmiş. İstanbul'u seçen Nouriel Roubini'nin bir ekonomist olması seçimin kriterleri açısından önemli bir ayrıntı. İstanbul'un tarihte en etkileyici yerler arasına girmesinin, sanılanın aksine, nostaljik bir değerden çok fazla anlamı var bu iktisatçı için.

Ancak İstanbul'u seçen Nouriel Roubini'nin biyografisine bakıldığında bunun tesadüf olmadığı ya da İstanbul'u yazmak için neden bu ismin seçildiği daha iyi anlaşılıyor. Bir İranlı Yahudi ailesinin çocuğu olarak İstanbul'da doğuyor, daha sonra İsrail'e göçüyor, İtalya'da ve Amerika'da eğitimini tamamlıyor. İstanbul'u tanımlarken onun Roma ve Bizans başkenti oluşuna göndermede bulunuyor. Bir de coğrafi konumuna...

"Doğu ve Batı arasındaki köprü, dünya üzerinde iki kıta üzerinde olan tek şehir... Eski adları Konstantinopolis ve Bizantiyum olan bu şehir, Roma düştüğünde Roma İmparatorluğu'nun başkenti oldu. Bir zamanlar Avrupa Birliği'nin Türkiye, İsrail ve Ortadoğu'ya entegrasyonu olan 'Avruparabistan'ın gelecekteki başkenti, Batı'nın eksenini tekrar Doğu'ya yöneltti."

Batı ekseninin tekrar Doğu'ya kaymış olması ile Roma ilişkisi tesadüfen sarf edilmiş sözler değil elbette. İstanbul ve Avrupa'nın geleceği üzerine konuşmak için bugünkü Avrupa Birliği'nin anlamıyla tarih arasında sağlam bir ilişki kurmalı.

Türkiye'de en Avrupa Birliği taraftarı olanların da, en karşıtlarının da fark etmediği, Avrupa fikrinin tarihsel köklerinin aslında Roma'yla hep ilişkili olduğudur. Avrupa Birliği Roma İmparatorluğu'nun yeniden tesisi fikridir. Avrupa'yı kasıp kavuran büyük savaşların büyük kısmı Roma'yı, yani birleşik Avrupa'yı yeniden kurma girişimleridir. Napolyon'dan Hitler'e uzanan büyük girişimler Roma idealine yöneliktir.

Doğu'ya yönelen Roma biraz da Bizans demektir. Yani Konstantinopolis, yani Bizantiyum... Bizans'ın mirasını devralan İstanbul, Avrupa bilincinde ötekini temsil etse de Osmanlı-Avrupa sınırı aynı zamanda Ortodokslukla Katolikliğin sınırıdır.

Avrupa'nın Doğu'ya yönelme ihtiyacı hissetmesi Roma'nın çöküşünü işaret ediyor. Ya da çökmemesi için Doğu'ya yönelim... Türkiye'yi içine alan bir Avrupa Birliği'nin Ortadoğu ile komşu olmayı göze alması gerektiğini ihtar eden birlik stratejistlerinin aksine "Avrupa Birliği'nin Türkiye, İsrail ve Ortadoğu'ya entegrasyonu olan "Avruparabistan"dan bahis açıyor ünlü ekonomist. Roma'yı yeniden kurma ve bunu yaşatma iddiasını sürdürmesi için Doğu'ya yönelme ihtiyacı, 'Batı'ya akan nehrin kurumakta olduğu'nu itirafından başka bir şey değil.

Aslında "İstanbul'un geleceği bir bakıma Avrupa'nın da geleceğidir" demek olsa da Time yazarı; Doğu ile Batı'nın (özellikle de İsrail'le) entegrasyonunda, tarihte Konstantinopolis olan İstanbul'u başkent olarak görüyor.

Osmanlı'nın başkenti İstanbul ile Avruparabistan'ın başkenti Konstantinopolis arasındaki ayrımda, ona yüklenen anlam çok farklı duruyor. Nehir kurumaya yüz tutmuş, Avrupa'nın yeni kaynaklara ihtiyacı var. Bu nedenle tarihi, kültürel referanslarını yerli yerine oturttuktan sonra AvruPARAbistan (para vurgusunu dostum Sezgin Tunç hatırlattı) başkenti olabilirdi İstanbul.

İstanbul'un Avrupa kültür başkenti seçilmesi ile AvruPARAbistan'ın başkenti Konstantinopolis arasındaki tarihsel referansların bugüne yansıyan jeo-ekonomik ve jeo-kültürel çatallaşma ya da örtüşmenin anlamı daha netleşmiyor mu?

Türkiye Batı'ya akan nehirlerde yüzerken, İstanbul'u finans merkezi yapmak suretiyle küresel finans kapitalizmine entegre ederek Doğu'ya akan kurumuş ırmakları sulamış oluyor mu diye sormak çok mu abes kaçmaktadır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi