Serdar Demirel

Serdar Demirel

Bulunduğu yeri Müslümanca doldurmak

Bulunduğu yeri Müslümanca doldurmak

Geçen yazımdan yola çıkarak okudukları farklı bilimsel disiplinlerde ‘bulundukları yeri Müslümanca doldurma’nın ne anlama geldiğini soran üniversiteli öğrenci kadreşlerim var. Hayatın farklı alanlarında Müslüman işgal ettiği yeri Müslümanca doldurmalı demiştim. Üniversite öğrencileri için bu ne anlama geliyor?
Öncelikle bu kaygıya sahip olan gençlerin varlığı bizim için bir surur ve umut kaynağı. Çünkü bu, ülkemiz özelinde Türkiye’nin, Müslümanlar genelinde Ümmetin geleceğini şekillendirecek öncü kadroların varoluş idrakinin canlı olduğunu gösterir.
İslâm medeniyeti dediğimiz şey, Müslümanların İslâm’dan anladıklarını hayatın farklı canlı yüzlerine yansıtmalarından elde edilen toplam başarıdır. Bu başarıyı zirveye taşıyan da; davranış kodlarımıza yön veren dünya görüşümüz ve bunun istikametini tayin ettiği ilmî çalışmalarda ulaşabildiğimiz derinliktir.
Bugün nice velûd beynimiz Müslüman kimliğine rağmen Batı’nın seküler liberal medeniyetine yaptıkları çalışmalarla hayat vermektedir. Müslüman kimliklerine rağmen ürettiklerini Batı bilgi teorisi dahilinde (epistemoloji), zaman zaman da onların bilimsel kuruluşlarında gerçekleştirmekte, elde edilen sonuçları da onlara sunmaktalar.
Müslümanların bilimsel çalışmaları bile Batı’ya hayat veren faaliyetlere dönüşüyor maalesef. Müslüman öğrencilerin bunun ayarında olması, Müslümanlara özgün farklı bir medeniyet tecrübesinin tekrar ihya edilmesi için kendi bilgi teorisinin imkânlarından istifade edecek yetkinliğe sahip olmaları gerekmektedir.
Burada bahsettiğimiz namaz, oruç vb. ibâdetlerden öte bir şeydir. Namaz ve oruç ibâdetine dikkat eden, bu ibâdetlerinde farklı olduğunu bilen birçok Müslümanın düşünme ve bilim üretme yöntemi olarak da Müslümanca durmanın bir farklılık gerektirdiğini bilmesi gerekir. Kendine özgü yeni bir medeniyet inşa etmek için bu elzemdir. Müslüman öğrencinin tuttuğu alanı Müslümanca kaplaması bu faaliyette rol alması demektir.
Bir okurumun; “Üniversite öğrencisiyim, iktisat okuyorum. Malum kaptialist seküler sistem faiz temeli üzerine kurulu. Faizin kalkması için karşı sistemin çökmesi gerek ve faiz konusu çok hassas. Karşı sistemin çökmesi içinde direkt savaş aklıma geliyor, peki bu savaşın neresindeyim? Faiz nasıl kalkar? Ekonomi öğrencisi olarak ekonomi alanında Türkiye’de ne yapılır?” sorusu ve buna eşlik eden tesbit ve endişeler Müslümanlığını ciddiye almanın bir gereğidir. Bu bilinç ve ciddiyet canlı oldukça çözüm yolları kolaylaşacaktır. Aksi takdirde iddiasını yitirecek profan hedeflere yine profan yöntemler eşliğinde teslim olacaktır.
Üniversiteli öğrencinin yapması gerekenler üzerinde tefsilatlı konuşmak bu köşenin çapını çok aşar. Bu nedenle önemli gördüğümüz birkaç noktaya işaret etmekle yetinmek zorunda kalacağız.
Meselâ bunun olabilmesi için evvelemirde “evrensel” olduğu iddia edilen hâkim dünya görüşü teorilerine (bir anlamda bilimsel gerçeklik safsatalarına) teslimiyeti reddetmek.
Müslüman olmaktan ve Müslüman görünmekten utanmamak, aksine bu aidiyetten onur duymak.
Sosyolojinin tekit ettiği gibi tarihte yaşanmış bir sosyal tecrübe yeniden yaşanabilir. Müslümanların yeni inşayı tekrardan başaracaklarına hiçbir şüphe duymadan bu inşa sürecinde fert olarak yerini almak.
İhtisas yaptığı alanda kendisine okutulanlarla yetinmemek, İslâmî olanı da öğrenmek, bu ikisini karşılaştırmalı bir okumaya tabi tutmayı önemsemek. Bu meyanda interdisipliner okumaya önem vermek, uzmanlık körlüğü tuzağına düşmemek.
Bunlar yapıldığında elbette yeni imkân kapıları kendiliğinden açılacak, kuvveden fiile bir süreç işleyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi