Nagehan Alçının yaylım ateşi altında bir medya patronu
Beyaz TVde bir Med-Cezir programı. Programın konuğu bir dönemin ünlü gazete patronu Dinç Bilgin. Ege Bölgesinde etkin, bölgesel bir günlük gazete olan Yeni Asırdan sonra İstanbula gelip, Sabah gazetesi ve ATVyi kuran efsane patron, babadan gazeteci, yani çekirdekten geliyor. Daldan eğme değil, kökten sürme. İşte o efsane patronun dün Sami Dadağlıoğlu ve Nagehan Alçı karşısında nasıl mum gibi eridiğini görünce, Keşke böyle noktalamasaydı diye hayıflandım. Bilginde tam bir nefis muhasebesi. Geldiği noktayı ilahi adaletin tecellisi olarak vasıflandırıyor. Nagehan Alçı, dersini iyi çalışmış. 28 Şubat dönemindeki kışkırtıcı başlık atmada zirve yapan Sabah gazetesinden pek çok sayfanın renkli fotokopisini getirmiş. Sırayla soruyor. Başlıklar inanılır gibi değil. Soruşturma 28 Şubatın medya ayağına uzanırsa Dinç Bilgin bu başlıklarla çok rahat Çevik Birle ya da Erol Özkasnakla aynı koğuşu paylaşabilir. Resmen darbecilere çanak tutmuş o günün Sabah gazetesi. Alçı, bize unuttuklarımızı da hatırlatıyor ve ekran başına kilitleniyloruz adeta. Dinç Bilgin, o günlerde gazetesinin Ankara Bürosuna ve Fatih Çekirgeye teslim olduğunu kabul ediyor. Bu askerci çizgiyi de o günün şartlarında Hürriyetle olan amansız rekabete bağlıyor. Sanki Askere teslim olmaktan başka çareniz yoktu demeye getiriyor. O dönemde askerlerin baskısı ile Sabahtaki görevine son verilen Mehmet Barlas ve grubun bir başka gazetesinde çalışırken toplu ihraçtan nasibini alan eşi Canan Barlas yayına bağlanarak Bilgine, hayatı boyunca unutamayacağı, çok kibar, bir o kadar da ağır hayat dersi veriyorlar. Bir yandan da Nagehan Alçının yaylım ateşi altında ezilen Dinç Bilgin, sonunda Pişmanım, ama ne yapayım? Buda rahipleri gibi kendimi mi yakayım yani diyerek, asker karşısındaki duruşunun yanlış olduğunu bugün Taraf gazetesinin yaptığı yayınla anladığını söylüyor. O dönem başka dik duran gazete yokmuş Bab-ı Alide! Şaşırıyorum birden, Sayın Bilgin gazetelerini ve ATVyi acaba Fransadan mı idare etti diye. Taraf dünkü mesele. 18 yıldır askeri vesayete karşı dimdik ayakta duran, eğilmeyen, bükülmeyen Akit gazetesini hiç okumamış mı diye düşünüyorum. 312 generalin açtığı davaya da mı gözleri kör, kulakları sağır acaba? 312 generalin gazetemize yaptığı hukukdışı saldırıda da o günün Sabah gazetesi ve sahibi Dinç Bilginin generallere sağladığı lojistik desteğin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Bir zamanlar çok güçlü olan ve rakiplerini böcek gibi ezen bir insanın finali, sadece gazete patronlarına değil, tüm patronlara örnek olmalı. O dönemde Akşam gazetesinin patronu Mehmet Ali Ilıcakı program yaptığım TV kanalına konuk olarak götürmüştüm. Ilıcak, etrafında bir koruma ordusu ile gelmişti ve Bilgin tarafından öldürülmekten korkuyordu. İnsanlar eline sınırsız güç geçince bazen o gücün altında ezilebiliyor. Hep öyle gidecek sanıyor. Bugün kapıları birer birer çalınan ve kelepçelenen 28 Şubatın kudretli paşaları da aynı kudret hastalığından muzdarip değiller miydi? Bir telefon konuşmasında söyledikleri söz hepimizin kulağına küpe olmalı: Hep böyle gidecek sandık!
Doğrusu Dinç Bilginin durumunu ilahi adalet olarak yorumlaması herşeye rağmen güzel. Fakat 28 Şubatın kudret şehvetine kapılan paşalarına verdiği destek yüzünden; fişlenen, mağdur ve mazlum duruma düşen, okullarından atılan, okuma hakları elinden alınan insanlarla nasıl helalleşecek, merak ediyorum.
Bazen son pişmanlık fayda vermiyor.
DENİZ GEZMİŞ KILIÇDAROĞLUNA KARŞI BAYRAK AÇTI!
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, partisinin Anamur ilçe kongresine katılmış. İyi de etmiş. Yine her CHP kongresinde olduğu gibi iki başkan adayının taraftarları tekme-tokat birbirlerine girmişler, sandalyeler havada uçuşuyor. Hazret dayanamayıp kürsüye fırlamış. Utanın be demiş, Taa Ankaradan sizin kavganızı seyretmeye gelmedim. Yine AK-Partililerin ağzına sakız olacaksınız. CHPliler hep birbirini yiyorlar. Nedir bu sizden çektiğimiz?
Sonra da kavga edenlerin tam listesini istemiş Muharrem İnce. O isimleri ne yapacak bilinmiyor, ama bir rivayet o kavgaya karışanların performansının yüksek olduğu ve Gürsel Tekin gibi arabası tekmelenecek olan yoldan çıkmışlara karşı kullanılacak hazır kuvvet ekibine transfer edilecekleri. İncenin CHPlilere yaptığı ince ayarın sıcaklığı bitmeden eski parti meclisi üyesi, seçimlerde yeniden aday yapılmayan Berhan Şimşek, yıldırım gibi düşmüş sosyal medyaya. Yaptığğı açıklamada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğluna ağır eleştiriler yönelterek, onun partiyi iflas noktasına getirdiğini, başarısız olduğunu söyleyerek Temmuz ayında yapılacak genel başkanlık seçiminde aday olacağının sinyalini vermiş. Bilindiği üzre sinema oyuncusu Berhan Şimşek, tam unutulduğu bir sırada Hekimoğlu İsmailin ünlü romanı Minyeli Abdullahın sinemaya uyarlanışında başrolde oynamış, sonra da kendi çevresinden gelen tepkiler üzerine de Deniz Geçmiş rolünde bir filmde oynayarak günah çıkarmıştı. Ardından o rüzgarla CHP İstanbul Milletvekili olmuş, sonra da CHP il başkanlığı ile siyasi hayata atılmıştı. Yeni dönemde de Deniz Baykal ekibinin tasfiyesi ile o da inzivaya çekilir. Bugün yeniden Kılıçdaroğlu ile düelloya hazırlanıyor. O sadece sinema oyuncusudur, oysa Kılıçdaroğlu hem sinema, hem tiyatro oyuncusu, stand-upçı, yani dört başı mamur bir oyuncudur. Berhan Şimşekin onun dişinin kovuğuna bile yetmeyeceğine kesin gözüyle bakıyorum.