Darbe olursa direnecekler artıyor
Eskiden, çok eskiden, devenin tellal, pirenin berber olduğu zamanlarda, memleketin birinde bir darbe olmuş.
Biri sevinç içinde pencereden fırlamış "Yaşasın!" diye bağırıyor.
Onu görenler sormuş: "Kim yaşasın?"
Sevinçle tepinen adam şu cevabı vermiş: "Daha belli değil."
Belli değil çünkü darbeyi kimin yaptığı bilinmiyor henüz.
***
Buradan iki sonuç çıkar...
Bir: Halk o kadar fazla sıkıntı içinde ki darbeyi kim yaparsa yapsın! Belki yeni gelen yönetim biraz daha iyi olur. O da bir sonraki darbeye kadar.
İki: Yalakalığın sınırı yok. Ne kadar erken başlanırsa, o kadar iyi.
***
Darbelerle yoğrulmuş tarihimizi dikkate alırsak, bu kısa hikâye bize hiç yabancı değil.
İlk defa darbelerden hesap sormaya başladık.
Elinde silah olanların değil, hukukun üstün olduğunu yeni fark ediyoruz.
En azından buna niyetlendik.
***
Darbe olursa halk ne yapar?
Araştırmacılar bunu öğrenmek için bir anket yapmış.
Çok taze aknetin sonuçlarına göre:
Halkın yüzde 82.4'ü darbelerin ülkeye zarar verdiğini düşünüyor.
"Darbe olursa destekler misiniz?" sorusuna yüzde 79'u hayır cevabı veriyor.
Türkiye'de halkın yüzde 77.4'ü TSK'nın artık darbe yapma ihtimali olmadığı görüşünde.
Darbe olursa, sokağa çıkıp direneceğini beyan edenlerin oranı ise yüzde 66.
***
Buradan bir sürü sonuç çıkar.
O sürünün başında çoban bulunsa da olur, bulunmasa da.
En bariz olanlara işaret edelim.
Sonuç: Darbecilerin şansı yıldan yıla düşüyor, destekleyenlerin oranı devamlı azalıyor.
Dolaylı sonuç: CHP'nin oyu gittikçe düşüyor.
***
"Mamak Askerî Cezaevi, 28 Şubat soruşturmasında tutuklanan muvazzaf subayları ağırlamaya başlayınca, dinlenme tesisi konforuna kavuştu."
Yeni Şafak'ın dünkü manşeti buydu.
İki üç kişilik koğuşlarda 24 saat sıcak su, buzdolabı, plazma ekran, bilgisayar ve cep telefonu...
Aynı 12 Eylül dönemindeki gibi!
Bu haberi nasıl bulduğunu Pastaneci Sami'ye sorsalar.
Her zamanki üslubuyla şöyle cevap verir: "Aaynı beya..."
***
Savcılar da pek insafsız.
28 Şubat döneminde İçişleri Bakanı Meral Akşener'e tehdit mesajı gönderen paşaya fena sorular yöneltmişler.
"Akşener'i yağlı kazık ile tehdit ettin mi? BÇG ile irtibatın neydi?"
Paşa bu sorular karşısında fenalık geçirmiş.
Geçirir tabii...
Böyle kazık yerden sorulur mu pat diye?
Biraz hazırlık yapacaksın, alıştıra alıştıra soracaksın.
Kazıklı Voyvoda ile akrabalığı nereden geliyor, önce oradan başlamak gerekirdi.
En son olarak da Akşener'in makam arabasına sıkılan kurşun ile alakası bulunup bulunmadığı...
"Yok" diyecek elbette, "Ben de emir kuluyum."
Şunların içinde bir tane de yaptığını mertçe kabul edecek bir Allah'ın kulu göremeyecek miyiz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.