İslâmın hayata hâkim kılınması
Ümmetin birliğini ve gücünü temsil eden otorite durumundaki hilafet kurumunun kaldırılmasından sonra İslâm'ın yeniden hayata hâkim kılınması ve Müslümanların tekrar izzetlerine kavuşmaları için muhtelif dinî ve siyasi oluşumlar ortaya çıktı. Ama ne yazık ki bunların çoğu, Müslüman toplumların iradesi dışında ve tamamen uluslararası emperyalizmin dayatmalarıyla çizilen sınırların içinde kaldı. Bunlara da genellikle yerel ya da lokal hareketler denmektedir.
Fakat bunların birkaç istisnası mevcuttur. Bu istisnaların başında da Müslüman Kardeşler hareketi gelir. Bu hareket düşünceleriyle, tebliğ ve davetiyle hemen hemen bütün İslam âlemini etkilemiştir. Örgütsel olarak da ortaya çıktığı ülkenin sınırlarını hayli aşarak birçok ülkede "Müslüman Kardeşler" adını veya farklı adları kullanarak teşkilatlanmayı başarmıştır. Bunların içinde ilan edilmiş olanlar bulunduğu gibi cemaat ya da hareket sıfatıyla ilan edilmemiş ama muhtelif sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla çalışmalarını sürdürenler de var.
Ankara'daki sempozyumun ikinci günündeki oturumların konuları da Müslüman Kardeşler'in mücadelesi, İslâm dünyasına etkileri, mevcut durumu ve bu harekete yöneltilen eleştiriler üzerine yoğunlaşıyordu.
Birinci oturumun konuşmacılarından Ömer Küçükağa, Müslüman Kardeşler'in toplum hayatında İslâm'ın yeniden inşası için yürüttüğü faaliyetler üzerinde durarak hem fert, hem aile, hem toplum hayatında ve hem de devlet nizamında İslâm'ın hâkim sistem olması için disiplinli ve düzenli bir çalışma yürüttüğüne dikkat çekti. İmam Hasan el-Benna'nın bu amaçla belli bir metot geliştirdiğini vurgulayarak, bu metodu uygulamadaki başarılarında Yüce Allah'ın kendisine verdiği özel kabiliyetlerin rolünden söz etti. Küçükağa tecdit kavramı üzerinde de durarak tecdidin dinde değil toplumda olacağına dikkat çekti. Müslüman Kardeşler'in mücadelesinde cihadın öneminden söz ederek, Hasan el-Benna'nın ilkeleri arasında "el-Cihadu sebiluna (cihad yolumuzdur)" yer aldığını ve cihadın hayatın tümünü kapsadığını hatırlattı.
Konuşmacılardan Kâzım Sağlam da Müslüman Kardeşler'in emperyalizmle mücadelesi üzerinde durarak bu harekete göre emperyalizmin sadece Batı emperyalizminden ibaret olmadığına dikkat çekti. Bu arada Seyyid Kutub'un kendini "hür dünya" olarak niteleyen Batı'nın hür insanları köleleştirdiği tespitini de hatırlatarak Müslüman Kardeşler'in Batı emperyalizmi karşısındaki duruşu hakkında da özlü bir bilgi verdi. Hasan el-Benna'nın toplumu inşa faaliyeti üzerinde durarak bugünkü Arap baharında da bu faaliyetin önemli rolü olduğunu dile getirdi.
Konuşmacılardan Dr. Eşref Abdülgaffar, Müslüman Kardeşler'in fertten devlete doğru bir hedef belirlediğini ancak devletle kalmayıp cihanşümûl bir çağrı ortaya koyduğunu bu çağrısının da sınırları aşarak tüm İslâm âleminde etkisini gösterdiğini vurguladı. Abdülgaffar, bu çağrı doğrultusunda yerine göre kitaplarıyla, fikirleriyle, eserleriyle Müslüman toplumlara ulaşan Müslüman Kardeşler'in yerine göre de çağrısını ulaştırmak istediği topraklardaki İslâmî hareketlerle köprüler kurarak ortak çalışmalar yaptığına işaret etti.
Prof. Dr. Yasin Aktay da hilafetin kaldırılmasıyla Müslüman Kardeşler'in davetinin geniş bir alanda etkisini göstermesi arasındaki ilişki üzerinde durarak, bunda söz konusu cemaatin hilafetin kaldırılmasından sonra İslâm'ı yeniden hayata hâkim kılma ve Müslümanların ortak otoritelerini geri getirme amacıyla kurulmuş ilk cemaat olmasının büyük rolü olduğuna dikkat çekti. Aktay, hilafetin kaldırılmasının İslâm âlemi için bir travma olduğuna dikkat çekerek Müslüman Kardeşler'in siyasi kimliğinin ümmetin birliği üzerine oturtulduğunu belirtti. Aktay, İran'da devrimi hazırlayan bilinçlenmenin gelişmesinde de İhvan tesiri olduğunu, Seyyid Kutub'un fikirlerinin İran'a taşındığını ve oldukça etkili olduğunu söyledi.
Aslen Suriyeli olan ama bugün Fas'ta ikamet eden Mücahit Ömer el-Emiri de Müslüman Kardeşler'in Suriye'deki mücadelesi ve hâkim sistemin bu hareketi imha etmek için başvurduğu uygulamalar hakkında oldukça önemli ve özet bilgiler verdi.
Prof. Dr. Hacı Duran'ın cemaatin bugünkü durumu, karşı karşıya olduğu zorluklar ve dikkat etmesi gereken incelikler hakkında parmak bastığı hususlar da önemliydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.