Memleketin çivisi çıkmadan
Haliç Köprüsü üzerindeki birkaç vidanın gevşeyip yerinden çıkması, İstanbul trafiğini felç etti.
Köprüde meydana gelen on santimlik yükselme yüzünden Avrupa yakasındaki bütün yollar tıkandı.
İki yönlü trafiğe kapanan köprünün gerisinde kuyruk oluşturan araçlar, saatlerce yolda mahsur kaldı.
Sabah işe gitmek isteyenler saatlerce beklemeye mahkûm oldu.
Yollar otoparka dönmüştü.
Sefaköy'e kadar uzayan kuyrukta sık sık kontaklar kapatıldı.
Gün boyu devam eden tıkanıklık, akşam eve dönüşü de çileye çevirdi.
*
Köprü istikametine değil, başka bir yöne gitmeye çalıştık, bir saat içinde sadece altı kilometre yol alabildik.
Radyoda Emel Sayın "Çile bülbülüm çile" şarkısını sanki bizim için söylüyordu.
On santimlik yükselme, İstanbul'a yetti.
Yarım metre de yükselebilirdi.
Çok şükür kaza olmadı.
Beklemekle yetindik.
Bir kere daha net bir şekilde gördük ki Haliç veya Boğaz üzerindeki köprülerden harhangi birindeki ufak bir arıza, bütün şehri etkileyebiliyor.
*
Allah korusun, bir deprem olsa...
Köprüler hasar görse...
Hep birlikte ne kadar büyük bir çaresizlik yaşarız, düşünmek bile istemem.
İstemem ama bizim isteklerimizin kıymeti yok ki.
Bu konuları ciddiyetle düşünmek ve tedbir almak zorundayız.
Sadece yetkililerin görevi değil, hepimizi ilgilendiriyor.
Büyük bir depremde İstanbul'da meydana gelebilecek can kaybıyla ilgili olarak bir açıklama yapmaya çekiniyor yetkililerimiz.
Doğrusu kim olsa ürker, çekinir.
Yüzbinlerce insanın ölebileceğini söylemek kolay mı?
*
Yıllardır yazıp çizip duruyoruz.
Bir tek pencereyi açıp bağırmadığımız kaldı.
Ya kendimiz yıkacağız bu çürük binaları, ya deprem gelecek ve hepsini yerle bir edecek.
Zaten mevcut binaların çoğu, sağlam olduğundan değil, birbirine yaslanmaktan dolayı ayakta durmaya devam ediyor.
*
Akıllı davranıp kendimiz yıktığımızda, bina içinde ne insan ne eşya bulunacak.
Akılsız davranırsak, "Gelişimiz teker tekerdi, gidişimiz cümbür cemaat" diyeceğiz.
Ya da onu bile diyemeyeceğiz.
Çürük binalardan kurtulmayı, hayati tehlikeden sıyrılmayı bilmeyen akılsızın, Melih Cevdet'i bilmesi beklenebilir mi?
*
Lakin akıllı olmak yetmiyor.
Melih Cevdet'i de bilir, Heredot Cevdet'i de tanırsınız, fakat maddi gücünüz yoktur.
O durumda ne yapacaksınız?
İşte orada...
Siyasetçilerimiz gibi söyleyelim: İşte o noktada, yetkililer devreye girecek.
Yani devlet.
*
Her halükarda çürük binalar yıkılacak.
Sağlam olsa bile, kontrolsüz yapılmış ve planı bozan binalar da yıkılacak.
Vatandaş da kira öder gibi borcunu yavaş yavaş ödeyecek.
Aksi halde...
Bırakın köprünün vidalarını, memleketin çivisi çıkmış olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.