Kaç çocuk yeter?
Başbakan Erdoğan'ın Kazakistan ziyaretinde iki sahne öne çıktı: Kürsüdeki konuşmasına Kazakça cümlelerle başlaması ve beş çocuk tavsiyesi.
Erdoğan, Kazakistan Başbakanı Masimov'a "Biliyorsun ben Türkiye'de en az üç çocuk diyorum, sizin burada en az beş çocuk demeniz lazım" dediğini açıkladı.
Türkiye'nin üç katı büyüklüğünde toprağa sahip olan Kazakistan'da, bizim beşte birimiz kadar nüfus bulunuyor.
Ortalama çocuk sayısı ikiden az.
Nüfus artış oranı ise binde üç civarında.
Başbakan Erdoğan, "Mali imkânlar yerinde. Şu anda bu nüfusla bu yüz ölçümü birbirine uygun düşmüyor" dedi.
*
16 milyon nüfuslu Kazakistan'a beş çocuk tavsiyesinde bulunuyorsa...
Azerbaycan'da nüfus dokuz milyon...
Tacikistan'da yedi milyon...
Türkmenistan ve Kırgızistan'da beş milyon civarında.
Hele Moğolistan...
O geniş arazide yaşayan insan sayısı üç milyondan az.
Başbakan o ülkelere gittiğinde, beşten daha fazla çocuk tavsiyesinde bulunabilir.
*
Otuz kırk yıl sonrasını hesap edince, düşük nüfus artışı endişeye sebep oluyor.
Bu tür tavsiyelerin arkasında, ileride güçlü bir çalışan nüfusa sahip olmak isteğinden başka sebep yok.
Güçten düşmemek için, genç nüfus şart.
Çoğunluğu yaşlılardan oluşan ülkelerin durumuna bakıp şimdiden "çok çocuk" tavsiye ediyor Başbakan Erdoğan.
Yukarıda zikrettiğimiz ülkeler bizim hinterlandımız sayılır.
Arada akrabalık var; kardeş torunlarıyız.
Yoksa nüfusu az olan her ülkeye aynı tavsiyede bulunacak değiliz.
Öyle bakarsak, nüfusu İstanbul'dan az olan 155 ülke var.
*
Bırakın İstanbul'u, sadece Fatih ilçesinde yaşayanlardan daha az nüfusa sahip olan ülke sayısı 55.
Hazır bırakmaya başlamışken, Fatih'ten de geçelim ve sadece bir mahallesinde yaşayanlardan daha az nüfusu bulunan ülkeler olduğunu hatırlatalım.
Pitcaim Adaları'nda sadece 60 kişi yaşıyor.
Vatikan'da 921 kişi.
Niue diye bir ülke varmış ve nüfusu 1126 kişiden ibaret.
Tokeau'yu hiç duydunuz mu? Ben duymamıştım orada yaşayanlarsa 1134 kişi.
Falkland'ın nüfusu ise 3027 olarak kayda geçmiş.
Bizim sokakta bile daha fazla insan var.
Sadece çocuk parkındakileri saysak, o adını duymadığımız ülkelerle tartılabileceğini görürüz.
*
Kazakça konuşmayla da ilgili bir şey söylemek gerek.
Adam: Adam... Asker: Asker... Hoş geldiniz: Qoş keldinizler... Günaydın: Qayırlı tan... Saat kaç: Sağat qanşa... Hava: Awa... Baş: Bas... Kova: Şelek... Tuz: Tuz...
KURTULMAK MÜMKÜN DEĞİL
Ali Babacan, değerlendirmelerinde standardı bir türlü tutturamayan Standard&Poor's ile sözleşmenin iptal edilebileceğini söyleyince, S&P'den açıklama geldi.
Bir yetkili çıktı ve "Fransa reyting anlaşmasından 2000 yılında geri çekildi. Fransa'yı halen derecelendirmeye devam ediyoruz" dedi.
"Baba hırsız yakaladım."
"Getir."
"Gelmiyor."
"Bırak gitsin."
"Gitmiyor."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.