Demokrasilerde bıyığın yeri ve önemi...

Demokrasilerde bıyığın yeri ve önemi...

Rifat Hisarcıklıoğlu diye biri... Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı...

Görüntüsü olan, gözlüklü, bıyıklı bir adam...

Kayserili...

Bir vakitler, merkez sağın liderliğine soyunmuştu.

Soyunmamıştı da, içinden geçirmişti.

Muhtemelen, kulağına, ‘Mesut Yılmaz ihtiyacına cevap verdiği’ fısıldanmıştır. Ki, artı özellikleriyle (bıyıkları, sonradan görme gözlükleri, Ejder Akışık’ın da düzeltmeyi başaramadığı diksiyonuyla) tam merkez sağ tipi havası uyandırıyordu.

Fakat Rifat Bey ve onda keramet vehmedenlerin hesap edemedikleri bir şey vardı:

Siyaset, aslında ‘yapılan’ ve ‘oluşturulan’ bir şey değildi.

Dolayısıyla, ‘mamulattan’ lider çıkmıyordu.

Rifat Bey şimdi krizli havaları kollayacak, Sinan Aygün’ün manevi desteği ve sponsorluğunda kendini ortalara atıp full bıyıklı ve gözlüklü görüntüsünü gezdirecek, bir iki ‘tersten vuran’ konuşma yapacak, hafiften bürokrasiye çakacak, birazcık halkın fütühat duygularını okşayacak, birazcık da mutaassıp bir görüntü sergileyecek... ‘Mesut Yılmaz ihtiyacına’ cevap vermediğine inandırdıktan sonra da...

Belki...

Belki DYP ve Anavatan kulvarında yarışan yeni merkez sağ oluşuma lider yazılabilir.

Başka da bir şey olmaz.

Hep merakımı ve hayretimi mucip olmuştur:

Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığını yürüttüğü ‘birlik’te esasında ne iş görülmektedir?

Bazıları, TOBB’un, bir sivil toplum örgütü olduğunu söylüyor.

öyle midir?

Belki de ‘tipik sivil toplum örgütü’ dememiz gerekecek.

Tipik, çünkü ‘sivil toplum’ adına kurulmuş birçok örgüt gibi, TOBB’un siyasi baskı grubu işlevi görmek dışında, sivil toplumla, ‘sivil toplum talepleriyle’ ne tür bir ünsiyet kurduğunu bilmiyoruz.

Bildiğimiz ve görebildiğimiz kadarıyla, bu örgütün sivil toplum talepleriyle arası pek hoş değil.

üstelik, bir yönüyle sermayeyi temsil eden bir örgüt bu.

Gelgelelim, çıkarlarını sermayenin çıkarlarıyla tevhid etmiş/tevhid etmesi gereken bu örgütün ‘sermaye’yle, sermayenin talepleriyle de pek ilgisi yok.

Hatta hiç ilgisi yok...

Sermayenin serbest dolaşımı, ‘yatırım güvenliği’, serbest piyasanın kendini gerçekleştirebilmesi konularında ne düşünmektedirler, bunu da bilmiyoruz.

Sermaye, güvenli vahalar arar.

Bu örgütün, güvenli vahaların tesisine imkan veren ‘demokratikleşme’ konusunda ne düşündüğünü de bilmiyoruz.

Bu kadar bilmediğimiz özelliklere sahip örgütün başkanı Hisarcıklıoğlu önceki gün bir basın toplantısı düzenledi ve Ergenekon gözaltılarını kınadı. Daha doğrusu, ‘kanka’ görüntüsü verdiği ‘Euro zengini’ Sinan Aygün’e sahip çıktı.

Böyle şeyler ancak darbe dönemlerinde olurmuş. Bu gözaltılar aynı zamanda ‘kişilik onuruna bir saldırı’ymış.

Peki o bombalar, eylem planları, linç provokasyonları, darbe hazırlıkları neyin nesiymiş?

Parlamentonun ‘yasama yetkisi’ budandığında bu Hisarcıklıoğlu neredeydi?

Demokrasiye kastedenler bombalarıyla, eylem planlarıyla, ölüm listeleriyle suçüstü yakalandıklarında neredeydi?

Hadi 28 Şubat’ta izinliydi diyelim...

Peki, 27 Nisan’da neredeydi? 5 Haziran’da neredeydi?

Niçin çıkıp şöyle ‘celadetli’, içimizi serinletecek ‘demokratik bir çıkış’ yapmadı?

Demek ki, bıyık bırakarak, gözlük takarak, diksiyon dersleri alarak lider olunmuyormuş...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi