Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Caanım Dündar!

Caanım Dündar!

Bir zamanların parlak şöhreti, sulu göz kemalisti, epeydir dikkatimi çekmiyordu. Gazetesinin cilâlı ismi, televizyonların vazgeçilmezi Can Dündar’dan söz ediyorum... Galiba televizyonlarla işi kalmadı. “Gazete” de eskisi kadar rağbette değil.

Yani iki binli yıllarda işi rast gitmeyenlerden biri de o.


Kemalizmin modası, sahte sürümlere rağmen, geçtikçe onun şöhretinde de sararıp solmalar hissediliyor.


Nerede o Sarı Zeybek günleri?


Asker sivil bürokrasi, solun bütün renkleri... Hatta bazı yazılarından ötürü sağın da hatırına gelen isim nerelerde?


Dün birden keşfettim, hâlâ yazıyormuş: “Diyarbakır’da hüsran!”


Kimin hüsranı?


Tabiî Başbakan’ın, Tayyip Erdoğan’ın.


Can Dündar gibiler iki binli yıllarda gerçek bir hüsran yaşıyorlar. Ayaklarının altından toprak hızla kayıyor. Kaygan zeminde ne yapacaklarını, ne yazacaklarını bilemiyorlar. Okuyucu kaybı, seyirci kaybı arttıkça hırçınlaşıyorlar.


Deniz hızla tükeniyor!


Şu günlerde böylelerinin tek hedefi var: Kendilerini itibarsızlaştırdığına inandıkları Tayyip Erdoğan’ın hüsrana uğraması. Onlara “siz haklıydınız” diyecek duruma gelmesi. Yenilmesi, mağlup olması, burnunun sürtülmesi... (Bu arada memleketin batmasının önemi yok.)


Can’ın soyadı “Dündar”!


Türkçe’de böyle bir kelime yok!


“Aslı Farsça olmalı” diyoruz. Farsça’da da yok!


Tabiî ona benzer “dümdar” var. “Artçı” demek. Halk “dümdar”ı “dündar” yapmış olmalı. Kemalist “artçı”, şimdi tükenen itibarını, şu sıralar itibarı en yüksek şahsiyeti hüsranda göstererek kurtarmak istiyor. Yani, “oh olsun!”


Başbakan, Diyarbakır’a açılış yapmak için gitmiş de, ilgi görmemiş!


Oysa kendisi, kitap fuarında müthiş ilgi ile karşılanmış!


(Daha ilk cümlede tökezliyor. Başbakan, partisinin il kongresi için Diyarbakır’a gidiyor. Seyahat programında açılışlar da var.)


Kitap fuarına inanalım. Çünkü kısa süre de olsa orada bulunmuştur ve elbette bir okuyucu grubu ile hemhal olmuştur.


Ya dünkü intibalar nereden?


Televizyondan, malûm haber kanallarından.


Başbakan’ın Diyarbakır’da ilgi görmemesi, kepenklerin kapanması Dündar’ı sevince gark ediyor, uçuruyor; hazzın zirvesi...


Başbakan’ı nereden vurmak lâzım?


Nerede başarısız olma ihtimali varsa, oradan! Şu sıralar ulusalcılar da, milliyetçiler de bunun için Kürtçülüğe sarıldılar.


Ulusalcılar, Başbakan’ın bu işi çözemeyeceğini yazarak tatmin oluyorlar.


Milliyetçiler, Kürtçülere taviz verdiğini yazarak memnuniyet duyuyorlar.


Neticede, bütün zıt kutuplar, Tayyip Erdoğan’ı başarısız kılacak kişi, kurum veya hareket ne ise onun için bütün mürekkeplerini harcamaya hazırlar.


Dündar’ın “dümdar”dan gelmiş olabileceğini yazdık. Belki de değildir! “Dün”den geliyordur. Farsça “dar” ekini alınca, “düncü” manası kazanıyordur!


Evet Can bir “dün”cü. Dün, yani tek parti devri. Yani Sarızeybek’in sahneye fırlayıp harmandalı oynadığı muhteşem günler...


Sahi Caaan’ım, “dün” Sarı Zeybek bütün meselelerimizi kökten çözmemiş miydi? Nereden çıktı Atatürk’ten sonra Kürt meselesi?


Tayyip Bey yeniden icat etmiş olmasın?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi