Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Cehaletin profesörü!

Cehaletin profesörü!

Önce “profesörün cehaleti” diyecektim. Fakat, iş bundan öte. Adam cehaletin “profesör”ü olmuş... Doktora derecesi “câhil”, doçentlik derecesi “echel”, profesörlük mertebesi ise “cehl-i mürekkep”!

(Şimdi bu kelimelerin mânasını da bilmeyecek ama, bi zahmet erbabından öğrensin, yahut bir iki sözlük karıştırsın!)

Adam hem de “sosyoloji profesörü” imiş!

Şimdi sıkı durun: Hemi de Boğaziçi Üniversitesi’nde imiş!

Demek ki, Boğaziçi’nin şöhreti de koftidenmiş!

Türkiye’nin muhafazakâr bir devrim yaşadığını söyleyen profesörün konuşmasını okumaya başladım. İlk cümle:

“AKP, ‘Kimsenin hayat tarzına karışmayız’ diyordu, karışmıyordu. Şimdi karışmaya başladı... Bugün kadının nasıl doğum yapacağına karışırsan, yarın başına da karışırsın. Ve bir kulp bulursun! Dersin ki; ‘Bunlar kışın grip oluyor, bunun devletimize maliyeti oluyor! En iyisi mi başlarını örtsünler!’”

Bu fersude laflar kahvehane muhabbetlerinde, orta mektep mezunları arasında bile geçmez! Peki bu “profesör” nasıl bu kadar seviye düşürür?

Cevabı sonraki cümlelerde açığa çıkıyor. Bir kaç cümlesini şerh edelim, bütünü görüp de ülkenin en yüksek ilim mertebelerine yükselmiş bir vatandaşının seviyesizliğinin derecesinden bazıları çok fazla tedirgin olmasın. Ne de olsa adamın bir sürü talebesi var!

“Türkiye’de, Sovyet Rusya’da olandan bile radikal bir dönüşüm yaşanıyor”muş.

Sovyet Rusya’da ne olmuştu?

Bolşevik devrim!

Her şeyi değiştiren gerçek bir devrim. Lenin ve ardından Stalin... Ve bitmez tükenmez temizlik hareketleri... Kitlesel sürgünler... Bıyığı çorbanın içinden bile çıkan tarihte benzeri görülmemiş bir diktatör. Müthiş bir katliam ustası!

İnsan olan utanır, “kıyas”ın da bir adabı var. Bu kıyas bâtıl bile değil, bâtıl ötesi!

Sen asıl Türkiye’nin “devrim”ine baksa idin. Dünyanın en gayri insani, gayri medeni devrimini Türkiye yaşamadı mı?

Şimdi ben bu efendinin yazdığı alfabeyi yasaklasam, nasıl karşılar? Konuştuğu dili değiştirsem, ne der? Giydiği şapkayı başından alıp başka bir şey taksam, ne yapar?

Sen önce gerçek sosyologsan, gerçek ilim adamı isen, Türkiye’nin meşhur “devrim”ini bir araştır, onunla ilgili bir iki cümle sarfet. Görelim aklının hududunu, zekânın boyunu.

İktidar başını örtenler klübü haline gelmiş! Demokrat Parti döneminde bile hürriyetler varmış!

İşte işin püf noktası: Tek parti devrinde hürriyetler gani, darbeler döneminde zibil, DP döneminde ise, eh biraz var! Bugünkü durum hepsinden kötü!

“4+4+4 radikal bir değişimdir... Hepsi bir ayda oluyor.”

Tamam. Bunu doğru kabul edelim. Senin bu konuda konuşma hakkın olması için, 8 yıllık kesintisize karşı çıkıp çıkmadığına bakalım. Onun için bir ay değil, bir gün yetmişti. Ona itiraz etmemişsen, buna neden itiraz ediyorsun? Yıllardır uygulanan bir sistem, birden, tepeden, silah zoruyla değiştiriliyor. O zaman hangi protesto ile ortaya çıktın?

Bir de bakın hele: Bu konuşmayı yaparken korkuyormuş! Sen mi? Senin gibilerin okyanus ötesinde-berisinde bir sürü hamisi vardır. Sen asıl onların gözünden düşmekten korkarsın! Böyle konuşmak onlar nezdinde senin için garanti belgesi hükmündedir.

Şu sefalete bakın: “Karısı başörtülü olmayan işe giremiyor bugün! Ben bunu söyledim. Karım başörtüsü takmıyor, hâlâ taktıramıyorum, baksana bodrum katında oturuyoruz. Ben şimdi iki kat yukarı çıkmak istemez miyim?”

Diyelim ki, sayın Prof. Faruk Birtek, eşin başörtüsü taktı. Profesörlükten sonra hangi mertebeye çıkacaksın? Yoksa Boğaziçi Üniversitesi’ni beğenmedin de, bir taşra üniversitesine mi geçeceksin?

Bir sonraki sözün şöyle olmasın: “Karısı örtülü olmayanı işten atıyorlar!”

Bak bunu söylersen, daha “bilimsel” olursun! Hadi de gitsin!





Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi