Yunanistanın kafası karışık
Yunanistanda son yıllarda gerçekleştirilen seçimler, merkez sağ Yeni Demokrasi-ND ve merkez sol PASOK arasındaki rekabete sahne oluyordu. Bu iki parti, tek başlarına, oyların yüzde 35-40ını alarak hükümet kurabiliyorlardı. Fakat bu gelenek, 6 Mayısta sonlandı. ND ve PASOK, çok büyük oy kaybına uğradılar. Buna karşılık, faşist Altın Şafak, ilk kez parlamentoya girdi.
Yeni Demokrasiden ayrılan milletvekillerinin birkaç ay önce kurduğu Bağımsız Yunanlılar da, aldıkları yüzde 10,60lık oy ile sevinenler arasındaydı. Ancak seçim sonuçlarına en çok sevinen, sandıktan ikinci parti olarak çıkan, Sol İttifak-SYRIZA oldu. Komünist Parti, oylarını muhafaza ederken, Demokratik Sol-DİMAR da yüzde 6,10 oranında oy aldı. Yüzde üçlük seçim barajını aşamayan Ekolog-Yeşiller, LAOS ve DİSİ partileri ise parlamento dışında kaldılar.
Oldukça karmaşık gibi görünen bu tablonun aslında basit bir izahı var. Yunan halkı, siyasi partilerin bir araya gelmesini talep ediyor. Fakat siyasetçiler, buna pek yanaşmıyor. Bu durumun en önemli sebebi, ekonomik krizden çıkış yolu anlamında, partilerin iki zıt cepheye bölünmüş olması. Cephelerden birinde ND, PASOK ve DİSİ, diğerinde ise sağ ve sol görüşlü diğer partiler bulunuyor.
İlk cephedeki partiler, başka bir seçenek olmadığı gerekçesiyle, AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankasından oluşan Troyka ile yapılan memorandumun uygulanmasını istiyorlar. Diğer cephedeki partiler ise, farklı bir çözüm mümkün diyerek, memoranduma karşı çıkıyorlar. Ancak kendi içlerinde bir birliktelikleri bulunmuyor. İkinci cephedeki partilerden bazıları ABden ayrılmayı, bazıları Euroyu terk edip Drahmiye geri dönmeyi, hatta rest çekmeyi ve borçları ödememeyi öneriyor. Mesela SYRIZA, hem Euroda kalıp hem de memorandumu tek taraflı iptal etmek istiyor. Buna karşılık Komünist Parti, hem memoranduma hem de Yunanistanın AB üyeliğine karşı çıkıyor. DİMAR ise, Euroda kalıp, memorandum şartlarını yeniden müzakere etmek istiyor.
Siyasi partiler arasında bu denli derin uçurumlar varken, hükümet kurma görüşmelerinden bir netice elde edilmesi bir hayal idi. Hayal, gerçek olmadı ve Yunanistan, 17 Haziranda, ikinci kez sandık başına gitmeye hazırlanıyor.
Yunanistandaki ekonomik krizden en fazla etkilenen kesimlerden biri olan Batı Trakya Türk Azınlığına mensup adaylar, bu seçimlerde de çeşitli partilerden seçime katılacaklar. Rodopda; Ahmet Hacıosman PASOKtan ve Ayhan Karayusuf SYRIZAdan birinci sıra adayı. 6 Mayısta DİSİ listesinde yer alan İlhan Ahmet, bu sefer DİMAR birinci sıra adayı oldu. İskeçede ise, Hüseyin Zeybek SYRIZAdan ve Hasan Efendi Komünist Partiden birinci sıra adayı oldular. Bu isimlerden, Ahmet Hacıosman, Ayhan Karayusuf, Hüseyin Zeybek ve İlhan Ahmetin seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Son kamuoyu yoklamaları, DİSİ ile seçim ittifakı yapan Yeni Demokrasinin çok az bir farkla, SYRIZAnın önünde olduğunu gösteriyor. PASOK ve Komünist Partinin oy oranları azalırken, seçime birlikte girecek olan Dimiourgia Ksana ve Drasi partilerinin oy oranı artıyor. DİMAR oy oranını korurken, Altın Şafak iniş çıkışlar gösteriyor.
Her ne kadar, NDnin ipi önde göğüsleyeceği öngörülse de, hiçbir parti tek başına iktidar olamıyor. Bu durumda, yeni koalisyon senaryoları gündeme gelecek.
Seçimlerden sonra ilk denenecek senaryo, diğer küçük partilerin desteğiyle ya da bu desteğe ihtiyaç duymadan, ND ve PASOKtan oluşan koalisyon hükümetidir. Bu hükümet senaryosu, troyka ile memorandum konusunda pazarlık yapılabilmesi için, Yunanistana ek süre sağlayabilir.
İkinci hükümet senaryosu, memorandum karşıtı söylemlere sahip olan SYRIZAnın siyasi taleplerini azaltarak merkez partilerden biriyle ortaklığı kabul etmesidir. Bu senaryonun gerçekleşme ihtimali zayıf olsa da, imkânsız değildir.
En kötü senaryo ise, aralarında büyük görüş ayrılıkları bulunan SYRIZA ve diğer sol görüşlü partilerin bir araya gelerek kuracakları koalisyon hükümetidir.
Bu üç alternatifin mümkün olmadığı bir durumda, teknokratlar hükümeti gündeme gelebilir. Elbette, ömrünün ne kadar olacağı belirsiz olan teknokratlar hükümetinin kurulması da yine SYRIZAnın desteğiyle mümkün olabilir.
Seçimler nasıl neticelenir? Partiler, ülke menfaatlerinde birleşebilirler mi? Bu sorular ilerleyen günlerde cevap bulacaktır. Fakat bugünden görünen bir şey var: Yunanistan halkı, ekonomik krizin sebeplerini hâlâ anlayamadı. Ekonomik krizin esas sorumlusu olan ND ve PASOK partileri, ne özeleştiri yaptılar ne de krizi halka izah edebildiler. Muhalefet partileri de, krizin kötü yönetimden kaynaklandığını anlatmak yerine, kabahati Troykaya yüklemeyi tercih ettiler.
Yunanistan, tüm ekonomik sorunlara rağmen, hâlâ ürettiğinden fazlasını tüketiyor. Bu temel sorun çözüme kavuşturulmadan alınacak tüm tedbirler, geçici pansuman olarak kalacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.