Gitmek mi zor dönmek mi?
Fethullah Hocaefendi, öz yurdundan ayrılmak zorunda kaldı...
Herkes biliyor ki, bu mecburiyetten çıkılmış gönüllü bir sürgündü...
Kalsa ne olurdu?
Ağır bir mahkeme süreci görünüyordu. 28 Şubatın muktedir aktörleri, bu mahkeme sürecini bildikleri gibi yönlendirme kudretinde idiler. Mahkeme sürerken, Fethullah Hocanın bin bir ihtimam ve emekle meydana getirdiği yapılanmalar (cemaat mi, cemiyet mi, ne demeli bilmiyorum) tarumar edilebilirdi.
Hocaefendi, hem kendini hem cemaatini ve hem de elbette ülkesini çok seviyordu. Türkiyeden uzaklaşması, okyanus ötesine gitmesi, onun sevgisini, aşkını tahfif etmemiş, ziyadeleştirmiş olmalıdır.
Gurbet zordur... Acıdır, zehirdir...
Gurbet, hemşehrisi Kemaleddin Kâmi gibi Hocanın içindedir. Türkiyede iken hissettiği bu gurbet, gurbette iken kim bilir kaç şiddetinde depremler tevlid etmektedir?
Hocaefendi, Türkiyenin son yüzyıldaki büyük oyun kurucularındandır. Her ne sebeple yola çıkmış olursa olsun, hayatımızı, kültürümüzü ve siyasetimizi dönüştüren hamleler yapmıştır.
Siyaseti dönüştürmek?
Elbette Hocaefendi ve müntesipleri siyasetin yol haritalarında olmadığını söyleyeceklerse de, hareketin siyasi sonuçları da göz ardı edilemeyecek vüsatdedir.
Bunun bu sene görünür hale geldiğini hissettik. Hükümet ve cemaat arasında bir güç veya iktidar restleşmesi yaşandığına dair emareler görüldü.
Hükümet, cemaati yok saymak gibi bir yola girmedi; cemaat de duracağı yeri, Hocaefendinin beyanıyla ortaya koydu.
O günden beri hükümet yoluna devam ediyor... Cemaat de...
Bir gün, herhangi bir şekilde bir iktidar sürtüşmesi ortaya çıkabilir mi?
Fethullah Hoca oldukça çıkmaz!
Allah gecinden versin, Hocanın varlığı en büyük garanti. Hoca, vefatından sonra annesinin yanına defnedilmesini vasiyet ettiğine göre, eninde sonunda Türkiyeye dönecek. Vücudu vatanında, ana baba topraklarında sükûn bulacak.
Bütün dünyaya yayılmış bir hareketten söz ediyoruz. Çok vecheli bir akım. Eğitimle, yayınla sınırlı değil. Siyasi bir görünümü yok, ama siyasetin dışında olduğu da söylenemez.
Türkiyenin belirleyicilik vasfı taşıyan güçlü bir akımı var ortada. Ve bu akım son yıllarda, Türkçe Olimpiyatlarıyla bütün dünyayı Türkiyeye taşıyor. Elbette, Türkiyeyi de dünyaya...
Bu sene Türkçe Olimpiyatlarının 10uncu yılı...
Başbakanın katılmayabileceği söyleniyordu.
Kapanışa katıldı ve Fethullah Hocayı, binlerin, on binlerin huzurunda vatanına davet etti...
Bir menfilik, yani sürgün hikâyesinin daha sonuna gelinebilirdi.
Hocaefendi, gözyaşları içinde dönmeyeceğini, dönemeyeceğini açıkladı... Kendisi için hayatî tehlike yoktu, fakat ülkesi için, milleti için olabilirdi...
Hoca buna rağmen dönebilir mi?
Bu noktadan sonra bu çok önemli değil.
Başbakan sözünü söyledi; bu söz sadece Fethullah Hocaya yönelik değildi. Fethullah Hoca da cevap verdi, o da elbette sadece Başbakana yönelik konuşmadı...
Siyasetin hakkı siyasete, cemaatin hakkı cemaate!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.