PKK, Kürtlerin belası
Film tekrar etti, Kürt mes'elesinde çözüme yaklaşılırken yine Dağlıca yaşandı. Yine aynı karakola baskın düzenlenerek Mehmetcik şehit edildi. Hükümet, Kürtçe televziyon ve bir çok hizmetin yanı sıra en sonunda ana dilde seçmeli ders imkânını da getirdi. Bu uygulamanın açıklandığı haftada böyle bir hunhar saldırı yaşandı. Saldırının yaşandığı haftada ayrıca Kürt politikacı Leyla Zana, "Kürt mes'elesini Tayyip Erdoğan çözer, ben, buna inanıyorum" diye beklenmedik bir beyanat verdi. Karayılan dahi dağdan ılımlı sayılacak açıklamalar yaptı. Bülent Arınç, İmralı sakinine ev hapsinin konuşulabileceğini söyledi. Başbakan, örgüt şartsız olarak silahı bıraksın her şey görüşülür dedi.
Bu ve benzer gelişmelere rağmen bu cinayetler....
Öyle ise bu saldırı planlı programlı ve kasıtlı.
Öyle ise örgüt fikren bölünmüş durumda.
Öyle ise bu fikri bölünme fiili bölünmeye de yol açacaktır.
Örgütün elinde koz kalmadı.
PKK varlık sebebini yitirdi.
Muhtar Irak Kürdistan'ı Türkiye'ye gelirken Birleşik Büyük Kürdistan sadece bir hayaldir. Zaten PKK da bu hayalden cayarak üniter yapılı, tek bayraklı resmi dili Türkçe olan Türkiye ana fikrini kabul etmişti.
O halde bu saldırının sebebi ne, arkasında kimler var?
30 Yıldır dağda olan insanlar düşünce olarak yekpare değildir. Bir parça da olsa aklı selime sahip olanlar yolun sonuna geldiklerini, taban kaybettiklerini, ne BDP'nin ve ne de kendilerinin geniş Kürt nüfusunun temsilcisi olmadıklarını görmekteler. Bazıları ise kandan, ihtilaftan ve terörden beslenmeye devam etmek istiyor. İşin içinde uyuşturucu ve silah kaçakçılığına kadar her çeşit menfaat var. Bu itibarla silahları konuşturmaktalar. Onlar için terör, geçim sebebidir.
Ayrıca bölgede gelişen siyasi hadiseleri de hatırlamak lazım. Suriye yönetiminin herhalde bir numaralı düşmanı Ankara'dır. Türkiye'yi zora sokacak her şeyi yaparlar. Sadece Suriye de değil. Bölgenin söz sahibi irili-ufaklı diğer devletlerinin istihbarat unsurlarını da unutmamalı. Osmanlı Anadolu birliğini kurarken Karaman beyliğinin kimlerle işbirliğine giderek devleti ne denli uğraştırdığını hatırlamalı.
Netice şudur:
Kürt vatandaşlarımızın mes'eleleri kemalist ideoloji tarafından yıllarca görmezden gelinerek bu unsur istismar mevzuu yapıldı. Uluslararası güçler, içlerinden bir silahlı örgüt çıkardı. Ergenekon onu kanlanma vesilesi yaptı.
İki binin başlarından itibaren ise bölgede bir taraftan ticari, ekonomik, bayındırlık, sosyal ve kültürel tedbirler alınırken bir taraftan da kararlı ve şuurlu bir asker ve polis işbirliği çalışmasıyla dağa karşı mücadele verilerek kanlı örgüt çözülme ve çökme noktasına kadar geriletildi.
Bu baskınlar, bu öldürmeler canhıraş ayakta kalma çırpınışlarıdır.
Artık aklı selim sahibi büyük Kürt kitlesi PKK'nın başına bela olduğunu fark etmiştir. Onun için barış yoluna ısrarla devam etmeli.
30 Yıl uğraştıkları halde Kürtlerle Türkler arasında iç harp çıkartamadılar.
Bu kardeşlik bu topraklarda kıyamete kadar devam edecektir.
Şehitlerimize rahmetler dileriz.
Biz ne gün şehit vermedik ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.