Sayın Başbakanım, hangi medyadan müştekisiniz?
On bir ayın sultanı Ramazan geliyor, “Hoş geldi sefalar getirdi” diyeceğiz şüphesiz de bu arada bir takım tuhaflıklar da Ramazan’ın beraberinde gelecek.
Mesela 11 ay İslâma düşmanlık yapan gazeteler yüz binlerce Kur’an-ı Kerim dağıtmak için şimdiden kolları sıvadılar, reklamlar başladı bile.
Tabii Ramazan sayfaları da sipariş edildi. “Ne var canım bunda? İyi ya, adamlar Kur’an-ı Kerim dağıtıyorlar, sevinin” de diyebilirsiniz.
Ama Ramazan ayında bile çıplaklar kampı gibi çıkan o paçavraları görünce insanın isyan edesi geliyor. Yahu şu mübarek dinimizi tirajınıza alet etmeyin ne olur. Ramazan sayfanızın hemen arkasındaki sayfada bu alçaklığı yapıyorsunuz.
Sizde Allah korkusu olmadığı belli, insanlardan da mı utanmıyorsunuz?
Ramazan’da işleri durma noktasına gelen meyhaneler, bu ayın iklimini fırsat bilerek “Bir ay da zemzem satalım” diyorlar mı?
Hatta siz bir tezgahta zemzen, diğer tezgahta da hâlâ içki vermeyi düşünen meyhaneciler gibisiniz.
Malum gazetede tam sayfa bir haber vardı vaktiyle, bir lisenin terasında 6 lise talebesi cemaatle namaz kılıyor. Büyük bir ihtimalle helikopterden resimleri çekilmiş ve gençler bir suç örgütü gibi tüm Türkiye’ye ilan edilmişti. Tabii hemen asker-sivil bürokrasi ayağa kalkmış ve olayı soruşturmak için müfettişler görevlendirilmişti.
O günler 28 Şubat fırtınasının estiği günlerdi. Yani askerlerin astığı astık kestiği kestikti. Hemen “İrtica hortladı” yaygarası ortalığa pompalanmıştı. Darbecilerin medyadaki ayağı olan gazeteler ve televizyonlar da böyle haberlerle ortalığı bulandırarak bir kaşık suda fırtına koparıyorlardı. Siz zannedersiniz ki o lisenin damında Fatmagül’e bir şeyler yapılıyor.
Hatta bu gençler böyle bir cehalet işleseler, o ne idüğü belirsiz gazete böylesine birinci sayfadan bu haberi köpürtmez ve magazin sayfalarında günlerce bu haberi cinsellik açısından işleyerek haberin etinden, sütünden, derisinden tiraj devşirmeye bakardı.
Ama asla bu olay ahlaki çöküşün bir parçası olarak gündeme gelmezdi. Nitekim 1.5 saatlik bir sinema filmi usta senaristler elinde çekiştire-sündüre allanıp pullanıp Fatmagül’ün sırtından yeni cinsi sapıklar, yeni tecavüzcüler üretmemiş miydi?
Tamı tamına 80 bölüm Fatmagül’e yapılanlar her hafta yeniden pişirilip genç dimağların kafasına bir zehir gibi enjekte edilmemiş miydi? Bugün yine bir yanda Kur’an-ı Kerim verecekler, diğer yanda da aynı melanetlerine devam edecekler ve kimse de bunlara ses çıkarmayacak. Ey Diyanet İşleri Başkanlığı makamı, ey Mehmet Görmez, ve ey cami cemaati, gazete bayilerinde örnek Kur’an-ı Kerim’ler baldır-bacak paketlerinin arasında sergileniyor.
Bu işin bir muhatabı yok mu? Ve yandaş medya da bu suça % 50 ortak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bütün kötülüklerin anası alkolle ciddi bibr mücadeleye hazırlanırken kendisini arkadan vurmaya hazır önemli bir yandaş medya var. Tam sayfa bira, rakı, şarap, viski ve votka reklamları çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Dostça uyarılarımıza da “Ne yapalım, bu gazeteyi pahalıya aldık, o ilanları almazsak zarar ederiz” diyebiliyorlar.
Sanki gazetelerini kuşe kağıda basıp maliyeti artırmalarını ben söyledim onlara!
Sayın Erdoğan’ın işi gerçekten zor. Onunla ruh ikizi yol arkadaşı olan yayın organı bence çok az. Bir kısmı demokratlık adına ve “Bir gün gerekirse orada da yerimiz hazır olsun” düşüncesi ile PKK ve KCK olayına tıpkı BDP gibi bakarken, bir kısmı da sırf ekonomik gerekçelerle Türkiye’deki ahlaki çöküşe tıpkı o gazeteler gibi çanak tutuyor, düşmana hizmet ediyor, hem de karşı taraftakilerin aldığı karşılıkları da almadan, yani bu hizmeti bedavaya yapıyorlar. Sonra da Başbakan bu medyadan şikayet ediyor.
Doğrusu, yüreğimin taaa derinliklerinden gelerek, içim kan ağlayarak soruyorum;
Sayın Başbakanım, siz hangi medyadan müştekisiniz?