Ramazanda silahlar susuyor
Yazının başlığını temenni gibi de görebilirsiniz. Ben size bunun bir bilgi olduğunu söyleyeyim. Ama güvenilmez kaynaklardan olduğu için her an bozulabilir. Biliyorsunuz daha Murat Karayılanın barış yüklü sözlerinin mürekkebi kurumadan 8 şehit verdik Dağlıcada. O nedenle bu bilgiyi de ihtiyatla paylaşıyorum sizinle. Tek bildiğim, bu bilginin doğru çıkması için, samimiyetle barış gelmesini isteyenlerin taşın altına elini koyduklarıdır. Hükümetin de, askeri bürokrasinin de, Kürt sorununun taraflarının da meseleyi çözmek için azami gayret sarfettiğini görmek lazım.
MGK BİLDİRİSİ ÖNEMLİ
Son MGK bildirisinde diğer bildirilerden farklı bir taraf sizin de dikkatinizi çekti mi? Bugüne kadar hep denirdi ki; ... terörle mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor... Bu cümleden sonrasını, öncesini siz doldurun.. Oysa bu son MGK bildirisinde; ... çözüme yönelik çabalar desteklenecektir... denmiş. Dolayısıyla siyasi irade ile askeri bürokrasi arasında bir sorun kalmamış gibi görünüyor. Bir tek yargı bürokrasisi içinde barışa karşı bir direnç damarı var. O da çok yakında çözülür gibi geliyor bana.
LEYLA ZANA FAKTÖRÜ
Başbakan ile görüşen Leyla Zana için negatif onlarca yorum okudum iki gündür. En tartışılacak olanını Altan Tan söylemiş; ... Biz bu sözleri yazılı-sözlü onlarca defa söyledik. TBMM arşivlerinden bakabilirsiniz... Eee Bay Altan Tan?.. Bunda kötü ne var?.. Ha siz söylemişsiniz ha Leyla Zana? Buradan da çok açıkça anlaşılıyor ki; derdiniz çözüm değil. Derdiniz, kendinizden başkasına bu sorunu çözdürmemek. Samimiyetle çözüme inansanız, kimin çözdüğünün ne anlamı var ki?.. Dün kraliçe muamelesi yaptığınız Leyla Zana, bugün neden tu kaka oldu?..
İLK ÖNCE AKİTE AÇIKLAMIŞTI
Son rüzgârın reytinginden faydalanıyor demesinler diye açmadım ağzımı.. Ama Zananın Başbakanın gücünü önceleyen sözleri üzerine dönemsel olarak o kadar spekülasyon yapıldı ki; hatırlatmak istedim. Başbakanın geçen yıl (seçim öncesi) Diyarbakır mitingi olduğu gün, Zana da Bismilde seçmenleriyle buluşuyordu. Ben de sabahtan atladım Zananın yanına gittim Bismile.. Orada Zananın Passat marka arabasına bindim. Yarım saat kadar sohbet ettik. Bu sohbeti yazmak için de kendisinden izin istedim. Ve yazdım.. Dikkatli okurlar hatırlayacaklardır, yazıda kullandığım ifadelerden biri; Erdoğan hakkında, rakibi gibi değil, seçmeni gibi konuştu şeklinde idi.. Neticede üç eksik bir fazla, Hürriyete verdiği demecin ana omurgasını bir sene önce Akit Gazetesine söylemişti Leyla Zana..
PKKDAN FARKLI KONUŞMADI
Okuduğum en sarsıcı yorum da bu. ... Zana ne dedi ki? PKKnın söylemlerini tekrarlamaktan başka?.. İyi misiniz siz? Zanadan PKKyı terör örgütü ilan etmesini mi bekliyordunuz? Bilmediğiniz ve de anlamadığınız için ayakları da yere sağlam basmıyor yorumlarınızın. Oradaki resmin sembolik bir anlamı var. İçerik üzerinden yorumlamaya çalışırsanız çuvallarsınız.. Ya da açık söyleyeyim, ben kasıt ararım. Biçimsel yanı şu; Leyla Zana, Kürtlerin vicdanıdır. Bunu öncelikle bilmeniz gerekiyor.. Hem verdiği mücadele, hem durduğu yer bakımından, Kürt siyasi hareketi için en önemli isimlerden biridir. Selahattin Demirtaştan önemlidir, öyle diyeyim. Ve tekerlek patladığı gün, (üstelik de üzerindeki kıyafeti çıkarmadan) Başbakanın yanına gitmesi, barışa atılmış en önemli adımdır. Orada söylenen; Biz barıştık ya, barış da yakındır sözünü hafife almayın. Bu Bahçeli ile Ahmet Türkün el sıkışması gibi samimiyetsiz bir manzara değildir. Bu yüzde 100 gerçek bir hamledir.
KİM RAHATSIZ?
Hep söylüyorum.. Bu hamlelerin kimleri rahatsız ettiğine bakarak doğruyu daha hızlı görebiliyorum ben. Bakıyorum PKK rahatsız.. Bakıyorum Ergenekon rahatsız.. Bakıyorum ulusalcılar rahatsız.. Ha demek ki; ben doğru yoldayım. Başta söylediğimin analizini yapayım. Ramazanda silahlar duracak tamam da, bu savaş baronlarının ekmeği gideceği için daha çok karıştırmaya çalışacaklar ortalığı. Biri PKKyı, biri milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan gençleri doldurup sokağa salmaya devam edecek. Ama dün de bu temenni ile bitirmiştim, yine yazayım: Bu, toplam sonucu değiştirmeyecek.. Kalın sağlıcakla..