Ersoy Dede

Ersoy Dede

Patrikhane’nin Orta Kapısı

Patrikhane’nin Orta Kapısı

Diyanet işleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez’in Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaretini çok önemsiyorum.


Bazıları “ilk kez Diyanet İşleri başkanı Patrikhane’ye gitti” diyorlar ama daha evvel de bu ziyaretler çeşitli Diyanet İşleri başkanları hatta Diyanet’ten sorumlu devlet bakanları düzeyinde gerçekleşmişti. Bazı temaslar açıklandı, bazıları sanırım açıklanmadı. O yüzden fazla durmak istemem üzerinde. Şekil itibariyle çok şık olmakla birlikte, içerik itibariyle çeşitli soruları beraberinde getiren bir ziyaret.
BİZİM SESİMİZ FAZLA ÇIKMAZ
Biz Türklerin, hem inançlarımız bakımından hem de millet olma vasfımızın gereği hoşgörülü tavrımız, büyük ölçekli meselelerde başımıza dert olmuştur her zaman.. Hiçbir yerde başımıza gelenleri anlatıp mızmızlanmıyoruz. Örneğin biz kimseye Mora İsyanı sırasında katledilen Müslüman Türklerin hesabını sormuyoruz. Ama Rumlar, 2. Mahmud’un, Mora İsyanı’ndaki rolü nedeniyle idam ettirdiği Fener Rum Patriği Gregoryus’un öcünü almak için diş bilenmeye devam ediyorlar..
ÜNLÜ ORTA KAPI
Fener Rum Patrikhanesi’nin Ana Kapısı kapalıdır. Neden? 1821’de Patrikhane’ye bir baskın yapılmış. Dönemin Patriği Gregoryus’un Mora İsyanı’nı kışkırttığına dair belgeler ele geçirilmiş. Ardından da o Patrik orada idam edilmiş.. O kapı da o günden beri kapalı? Peki ne zamana kadar kapalı kalacak? Kimse yalanlamadığına göre hâlâ geçerliliğini koruyor olsa gerek.. Bir Türk devlet büyüğü o kapının önünde idam edilene kadar o kapı kapalı kalacak.. Dolayısıyla Sn.Görmez de ziyaretini orta kapıdan değil, yandaki diğer kapıdan gerçekleştirdi..
O KAPIDAN GİRMEK İSTEMİŞTİ
O kapıdan girmek isteyen büyüklerimiz de oldu.. Mesela Mehmet Ali Şahin.. Fatih Belediye Başkanı seçildiği gün verdiği ilk mülakatta Patrikhaneyi ziyaret edip etmeyeceği soruldu Sn. Şahin’e.. Şahin de; “Ben bütün Fatih halkının belediye başkanıyım. Bize oy versin vermesin, herkese ve her kesime hizmet ve hürmetle görevliyim. Patrikhane de, Rum Ortodoks vatandaşlarımız da bizim belediye hizmetlerimizin muhatabıdır. Benimde onlardan ricam: kapalı tuttukları ‘Kin Kapısını’ artık açmaları ve barış kapısı olarak hizmete sunmalarıdır” demişti. Sonra ne mi oldu? Yunanistan, bu sözler üzerine hızla nota verdi. Şahin, daha koltuğuna oturamadan seçimler iptal edildi ve görevinden alındı.. Dahası Refah Partili başka bir isim yeniden seçimleri kazanır kaygısıyla CHP bile adayını çekip Anap’lı Sadettin Tantan’a destek verdi..
NEDEN ASILDI O PATRİK?
Baskın sırasında Patrikhane’de bazı belgeler ele geçirildiğini yazıyor tarih kitapları. Bana sorarsanız en kuvvetli belge patriğin Rus Çarı Aleksandra’ya yazdığı mektup.. Şöyle deniyor mektupta; “... Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak imkansızdır. Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını parçalamak, dini metanetlerini zayıflatmak icab eder. Bunun da en kısa yolu, milli geleneklerine, maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere alıştırmaktır. ... Türkler, dış yardıma alıştırılmalıdır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir.. Bu sebeple Osmanlı Devleti’ni tasfiye için mücerred olarak harb meydanındaki zaferler kafi değildir. Hatta, sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, kendilerini anlamalarına sebep olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktır...” Bu metin, bugünkü zekayla bile incelendiğinde ne anlama geldiği açık bir metindir.
NE OLDU MORA İSYANI’NDA?
Bu arada hep asılan Patrik konuşuluyor. O idam nedeniyle kusulan kin.. Peki Partik’in de içinde olduğu Mora İsyanı üzerinde neden durmuyoruz? Bir iki cümleyle de onu hatırlatalım.. 19. yüzyılın başına kadar pek çok Rum isyanı olmuştu. Ama önemli bir bölümü başarıya ulaşmadı. 1821’de ise Mora Yarımadası’nda başlayan isyanla yeni bir dönemece girilmiş oldu. Mora’da ateşlenen fitil bütün Ege adalarını ve Yunan coğrafyasını etkisi altına aldı. (Zira Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasında önemine hep vurgu yapılır) O sırada Osmanlı donanması ile Mısır donanması da Navarin’deydi.. İngiliz, Fransız ve Ruslar (Yunanistan’a bağımsızlık isteyen ülkeler) gemilerimizi ateşe verdi.. Hem Mora’da çıkan olaylarda binlerce Müslüman Türk katledildi hem de Navarin Katliamı’nı yaşadık.. Hep unutuyoruz bunları. Bir hatırlatan olsa ya keşke. Kalın sağlıcakla


Bazıları “ilk kez Diyanet İşleri başkanı Patrikhane’ye gitti” diyorlar ama daha evvel de bu ziyaretler çeşitli Diyanet İşleri başkanları hatta Diyanet’ten sorumlu devlet bakanları düzeyinde gerçekleşmişti. Bazı temaslar açıklandı, bazıları sanırım açıklanmadı. O yüzden fazla durmak istemem üzerinde. Şekil itibariyle çok şık olmakla birlikte, içerik itibariyle çeşitli soruları beraberinde getiren bir ziyaret.
BİZİM SESİMİZ FAZLA ÇIKMAZ
Biz Türklerin, hem inançlarımız bakımından hem de millet olma vasfımızın gereği hoşgörülü tavrımız, büyük ölçekli meselelerde başımıza dert olmuştur her zaman.. Hiçbir yerde başımıza gelenleri anlatıp mızmızlanmıyoruz. Örneğin biz kimseye Mora İsyanı sırasında katledilen Müslüman Türklerin hesabını sormuyoruz. Ama Rumlar, 2. Mahmud’un, Mora İsyanı’ndaki rolü nedeniyle idam ettirdiği Fener Rum Patriği Gregoryus’un öcünü almak için diş bilenmeye devam ediyorlar..
ÜNLÜ ORTA KAPI
Fener Rum Patrikhanesi’nin Ana Kapısı kapalıdır. Neden? 1821’de Patrikhane’ye bir baskın yapılmış. Dönemin Patriği Gregoryus’un Mora İsyanı’nı kışkırttığına dair belgeler ele geçirilmiş. Ardından da o Patrik orada idam edilmiş.. O kapı da o günden beri kapalı? Peki ne zamana kadar kapalı kalacak? Kimse yalanlamadığına göre hâlâ geçerliliğini koruyor olsa gerek.. Bir Türk devlet büyüğü o kapının önünde idam edilene kadar o kapı kapalı kalacak.. Dolayısıyla Sn.Görmez de ziyaretini orta kapıdan değil, yandaki diğer kapıdan gerçekleştirdi..
O KAPIDAN GİRMEK İSTEMİŞTİ
O kapıdan girmek isteyen büyüklerimiz de oldu.. Mesela Mehmet Ali Şahin.. Fatih Belediye Başkanı seçildiği gün verdiği ilk mülakatta Patrikhaneyi ziyaret edip etmeyeceği soruldu Sn. Şahin’e.. Şahin de; “Ben bütün Fatih halkının belediye başkanıyım. Bize oy versin vermesin, herkese ve her kesime hizmet ve hürmetle görevliyim. Patrikhane de, Rum Ortodoks vatandaşlarımız da bizim belediye hizmetlerimizin muhatabıdır. Benimde onlardan ricam: kapalı tuttukları ‘Kin Kapısını’ artık açmaları ve barış kapısı olarak hizmete sunmalarıdır” demişti. Sonra ne mi oldu? Yunanistan, bu sözler üzerine hızla nota verdi. Şahin, daha koltuğuna oturamadan seçimler iptal edildi ve görevinden alındı.. Dahası Refah Partili başka bir isim yeniden seçimleri kazanır kaygısıyla CHP bile adayını çekip Anap’lı Sadettin Tantan’a destek verdi..
NEDEN ASILDI O PATRİK?
Baskın sırasında Patrikhane’de bazı belgeler ele geçirildiğini yazıyor tarih kitapları. Bana sorarsanız en kuvvetli belge patriğin Rus Çarı Aleksandra’ya yazdığı mektup.. Şöyle deniyor mektupta; “... Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak imkansızdır. Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını parçalamak, dini metanetlerini zayıflatmak icab eder. Bunun da en kısa yolu, milli geleneklerine, maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere alıştırmaktır. ... Türkler, dış yardıma alıştırılmalıdır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir.. Bu sebeple Osmanlı Devleti’ni tasfiye için mücerred olarak harb meydanındaki zaferler kafi değildir. Hatta, sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, kendilerini anlamalarına sebep olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktır...” Bu metin, bugünkü zekayla bile incelendiğinde ne anlama geldiği açık bir metindir.
NE OLDU MORA İSYANI’NDA?
Bu arada hep asılan Patrik konuşuluyor. O idam nedeniyle kusulan kin.. Peki Partik’in de içinde olduğu Mora İsyanı üzerinde neden durmuyoruz? Bir iki cümleyle de onu hatırlatalım.. 19. yüzyılın başına kadar pek çok Rum isyanı olmuştu. Ama önemli bir bölümü başarıya ulaşmadı. 1821’de ise Mora Yarımadası’nda başlayan isyanla yeni bir dönemece girilmiş oldu. Mora’da ateşlenen fitil bütün Ege adalarını ve Yunan coğrafyasını etkisi altına aldı. (Zira Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasında önemine hep vurgu yapılır) O sırada Osmanlı donanması ile Mısır donanması da Navarin’deydi.. İngiliz, Fransız ve Ruslar (Yunanistan’a bağımsızlık isteyen ülkeler) gemilerimizi ateşe verdi.. Hem Mora’da çıkan olaylarda binlerce Müslüman Türk katledildi hem de Navarin Katliamı’nı yaşadık.. Hep unutuyoruz bunları. Bir hatırlatan olsa ya keşke. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi