Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Masa da masaydı ha!

Masa da masaydı ha!

Yemek masası, nikâh masası, bilgisayar masası, çalışma masası, okey masası, İrlanda masası, bilardo masası, tenis masası...

Hırsızlık masası, cinayet masası, kriz masası, dernekler masası...

Ameliyat masası, siyaset masası, danışma masası, tanışma masası, patron masası, personel masası, sekreter masası, yardım masası, beyaz masa, ütü masası...

Piknik masası, langırt masası, fiskos masası, toplantı masası, sünnet masası, kumar masası...

General masası, içki masası, servis masası, çay masası...

***

Biri dur desin...

Meğer ne çok masa varmış, saymakla bitmiyor.

Her şeye bir masa icat edilmiş neredeyse.

Sadece bir masadan bahsedecektim hâlbuki.

Hatırladıklarımı not etmek istedim, kimse durdurmadı, gerisi geldi.

***

Feribotu kaçıranlar, bir sonrakini beklemek için yakındaki çay bahçesi kılıklı yere gidiyorlar.

Orada uzun süre vakit geçirilecek.

Yemek sipariş edenler, çay içenler, ayran soda isteyenler...

Kimi gergin, sinirli, öfkeli...

Kimileri neşeli, keyifli...

Telaşlılar, savruklar, sakinler, hepsi bir arada.

Burası Kabatepe.

Türkiye'nin en büyük adası Gökçeada'ya gideceklerin durağı.

***

Yan masaya beş altı kişilik bir aile geldi.

Çoluk çocuk hepsi sıcaktan bunalmış halde.

Ailenin en ufak ferdi Ferdi, bebek arabasında uyukluyor.

Diğerleri gölgedeki büyük masaya çöreklendi.

Yemekler sipariş edildi.

Siparişlerin beklenmesi de, yenmesi de esaslı bir şamata içindeydi.

Vakit bol.

Feribot üç saat sonra kalkacak.

***

Bir ara Ferdicik vızık mızık etti.

Arabanın içinde kollarını bacaklarını oynatmaya, ilgilenen olmayınca da ağlamaya başladı.

Babası şefkatle kucağına aldı onu.

"Uyandı mı benim oğlum, uyandı mı benim tosunum..."

Ablalar karşıdan şirinlik yaptılar bebeğe.

Anne yemeğini bitirmeye çalıştı.

Tam o sırada bir ufak feryat geldi anneden.

"Aaa, bu kakasını yapmıııış!"

Baba havaya kaldırdı bebeği.

Gömleği batmış halde.

"Olsun" dedi, "yapsın. Ne iyi ettin de yaptın. Aferin. Aslanım benim, koçum!"

Havadaki bebeğin altını kokladı, "Pöf" dedi.

Sonra bebeği masaya oturttu.

***

O anda anneyle göz göze geldik.

Kadın bir feryat daha kopardı.

"Dur! Ne yapıyorsun!"

Adam hiç oralı değil... "Olsun, ziyanı yok, bir şey olmaz."

Kadın hemen ufak battaniyeyi kaptı bebek arabasından, bebeği sardı.

Hep beraber kalkıp hesabı ödediler, sırada bekleyen arabalarına doğru yürüdüler.

Haydi bilin bakalım, kahverengiye bulanan o masa, ne masası oldu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi