G8 ya da timsahın gözyaşları...
ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Rusya ve Kanada’nın oluşturduğu G8 (Group of Eight) Zirvesi Japonya’da toplanırken; Türkiye, Mısır, İran, Malezya, Endonezya, Pakistan, Bangladeş ve Nijerya’dan oluşan D8 (Developing Eight) ülkeleri de Malezya’da biraraya geldiler.
Haberlere bakılırsa, her iki topluluğun zirve gündeminde de benzer konular gündeme gelmiş.
Artan gıda ve petrol fiyatları, uluslararası finans piyasalarındaki kriz ve enflasyondaki yükseliş eğiliminin, iki topluluğun da gündeminde olması, normal.
G8, sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin oluşturduğu bir platform. 1975’ten beri, her yıl düzenledikleri ekonomi zirveleriyle, kendi ülkelerinin ve tabii ki dünyanın gidişatını değerlendiriyor ve geleceğe yönelik plan ve programlar yapıyorlar.
D8 ise adı üzerinde, gelişmekte olan 8 ülkenin oluşturduğu bir birlik. Zamanın Türkiye Başbakanı olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın girişimleriyle, 1997 yılında kuruldu.
D8 ülkeleri’nin hükümet ya da devlet başkanları da, iki yılda biraraya gelerek, durum değerlendirmesi yapıyor ve bu arada kuruluşun hedefleri doğrultusunda, yapılanlar ve yapılacaklar gözden geçiriliyor.
G8, dünya ekonomisinin yüzde 70’ine yakın bir bölümünü elinde bulunduran ülkelerin birliği.
Toplantılarında, mesela petrol ve gıda fiyatlarının gittikçe yükselmesi gibi, bütün insanlığı ilgilendiren hususlara vurgu yapılıyor olsa da, G8’lerin, problemleri halletmeye mi çalıştığı, yoksa biraz daha artmasına zemin mi hazırladığı, tartışmalı bir mevzuu.
Gerek petrol gerekse gıda fiyatlarının yükselmesinin, eninde sonunda yoksul, özellikle de gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin insanının canını yaktığı ve eninde sonunda G8 ülkelerinin işine yaradığı, açık bir gerçek.
Sözgelimi petrol fiyatlarındaki inanılmaz yükseliş, bir yandan enerji havzalarında ve nakil yollarındaki istikrarsızlığın ve bir yandan da, uluslararası piyasalardaki spekülasyonların tabii bir neticesi.
Gıda fiyatlardındaki artış, kısmen Küresel Isınma ile alakalı ise de istikrarsızlık ve spekülasyonların payının bu konuda da oldukça yüksek olduğu, biliniyor.
Enerji havzalarındaki istikrarsızlığın ve insafsız spekülasyonların suçluları da, gıda fiyatlarındaki artışın müsebbipleri de, aşağı yukarı aynı adreslerde, D8 ülkelerinde ikamet ediyorlar.
G8 ülkelerinin, petrol ve gida fiyatlarındaki yüksek artışı ve bunun özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerine verdiği zararı tartışmaları ne kadar ilginç!..
1975’ten beri yapılan toplantılara rağmen, şikayet edilen konularda herhangi bir iyileşme sağlanamamış olması ise daha da ilginç.
Timsahın avını parçalarken gözyaşı döküyor olması gibi...
Kendileri hariç herkesi küresel istikrar ve huzur için fedakarlığa çağıran G8 ülkeleri, mesela silahlanma bütçelerinin yüzde birini ayırsalar, fakir ülkelerdeki açlığın; bir o kadarını daha ayırsalar, o ülkelerdeki sağlık problemlerinin giderilebileceğini, bal gibi biliyorlar.
Ama bunu yapmanın akıllarının ucundan bile geçmeyeceğini de, bütün dünya biliyor.
Peki ya D8?..
“Savaş değil barış; çatışma değil diyalog; çifte standart değil adalet, sömürü değil adil düzen ve baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi” temel ilkeleri ile yola çıkan D8, o ne yapıyor?..
D8 zirvelerinin neden iki yılda bir yapıldığı sorusu bir yana; bu oluşumun heden hâlâ bir tür stepne gibi kullanıldığı ve kuruluş amaçlarının en azından bazılarının gerçekleştirilmesi için neden harekete geçilmediği, ciddi bir mesele.
Bu konuya eğilmek gerek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.