Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Partiler yeni Anayasa için ortak hareket etmeli

Partiler yeni Anayasa için ortak hareket etmeli

Aslında yıllardan beri bu ülkede halkın seçtiklerinin dışında birilerinin halka rağmen ülkeyi yönetme merakı vardır ve bunu bazen yönetime doğrudan el koyarak bazen de bir takım kurumları devreye sokarak yapmaya çalışmışlardır. çoğu zaman da halkın iradesi değil, belli bir çevrenin iradesi hakim olmuştur. Şimdiye kadar böyle geldi böyle gidecek demek mümkün değildir. Darbe günlüklerinin ortalıkta dolaştığı, gazetelerde tefrika edildiği bir ortam da bunun böyle devam edemeyeceğini gösteriyor.

Elbette böyle gelmiş böyle gitmez demekle meselelere çözüm bulmak, gelişmeleri normal seyri içine çekmek de mümkün olmuyor. Belli ki, halka rağmen bir takım uygulamaların sahipleri bu davranışlarına Anayasa ve yasalardan dayanak da bulabiliyor, daha doğrusu bulduklarını söylüyorlarsa bu dayanakların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunun yolu ise yeni bir sivil anayasadan geçiyor. Elbette yeni bir anayasa sadece iktidar partisinin tek başına ben yaptım oldu anlayışı ile yapılamaz. Yapılmak istendiği halde olmadığını millet olarak gördük.

Şahsen yeni bir anayasanın sadece Kurucu Meclis tarafından yapılabileceği tezini doğru bulmuyorum. İlle de bir Kurucu Meclis gerekli ise bir başka ifade ile bazı çevreler yeni anayasa yapma işini tek bir partiye bırakmak istemiyorlarsa bunun yolu vardır. Bu konuyu daha önce de dile getirmiştim. Bu yol ise yapılacak ilk genel seçimde tüm partiler yeni bir anayasa yapmak için halktan yetki isteyeceklerdir. Seçimin hemen ardından her parti aldığı oy nispetine göre temsil edildiği bir anayasa hazırlama komisyonu oluşturulacak ve bu komisyon hazırladığı anayasayı Meclis’e sunacaktır. Buna karşı bir başka teklif daha var. Bu teklifler artık sohbet toplantılarından konuşuluyor. Konuştukça da konu olgunlaşıyor. Sözünü ettiğim diğer alternatif teklif ise genel seçimlerde milletvekilleri seçilirken bir de seçime giren tüm partiler ayrıca yeni anayasayı hazırlamakla görevlendirilecek isimlerin halk oyuna sunulması isteniyor. Seçime giren tüm partiler oy oranlarına göre önceden açıklanmış bu yeni Anayasa hazırlama komisyonuna üye vereceklerdir. Böyle olunca seçim barajını aşmak gibi bir şart olmayacak. Yüzde 40 oy alan parti bu komisyona 40 üye, yüzde 2 oy almış parti de iki üye verecektir. Bu komisyon anlaşılacağı gibi 100 üyeden oluşacak ve tek görevleri yeni bir anayasa hazırlayıp Meclis’e sunmak, böylece Kurucu Meclis şartı da yerine getirilmiş olacaktır. Ancak bu yolun da önünün açılabilmesi için anayasal ve yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan tüm partilerin ilk genel seçime yeni bir anayasa yapma taahhüdünü millete ilan ederek ve bunun için milletten yetki isteyerek Kurucu Meclis oluşumu sağlanabilir diye düşünüyorum.

Elbette her partinin tüm konularda uzlaşma sağlaması mümkün değildir. Ama yeni anayasa için her partinin, hatta bazı kurum ve kuruluşların katkısının sağlanması uzlaşmayı beraberinde getirebilir.

Uzlaşmada maksat elbette her konuda her partinin aynı şeyi düşünmesi değildir. Böyle bir düşünce insan gerçeğine aykırı düşer. Ancak farklılıklara rağmen birlikte yaşamayı içimize sindirmek durumundayız. Hiç bir iktidar ve hiçbir zorba güç toplumsal farklılıkları ortadan kaldıramaz. Hatta buna gücü yetmez.

Yeni bir sivil anayasa hazırlamadan demokrasinin tam anlamıyla hayata geçmesi mümkün görünmediğine, tüm partiler de demokrasiden yana olduğunu ilan ettiğine göre ülkenin öncelikli konusu yeni bir anayasa yapılması olmalıdır. Bu yapılmadan ülkenin kısır çekişmelerden kurtulması mümkün değildir. Kısır çekişmeler ise ortamı geriyor, insanların birbirini dinlemesi imkanı kalmıyor. Karşılıklı konuşamayan, birbirlerini dinlemeye tahammülü olmayan insanlardan oluşan bir toplumda uzlaşma sağlamanın imkanı olabilir mi?

Elbette ülke ekonomisi dar boğazdan geçiyor ve insanımızın büyük bölümü geçim sıkıntısı çekmektedir. Bu yüzden insanlar çok önemli gelişmelerle bile ilgilenmiyor, “ne olacaksa olsun” tavrı sergiliyorlar. Siyasi kadrolar bir takım ayak oyunları ve zorlamalarla boğuşmaktan önlerini göremiyorlar. Siyasi kadroların yanlışları da halkın kendi derdi sebebiyle dikkatten kaçıyor.

Bu bakımdan ülkenin ilk temel sorunu anayasa sorunudur. Yeni bir anayasa yapılıp her kurum ve kuruluşun yetkilerinin sınırı kesin olarak belirlenmeli, kim olursa olsun bu sınırı aşarsa sistem kendiliğinden işleyerek aşanlardan hesap sorulmalıdır. Bu hesap sorma işi rutin bir olay haline gelmelidir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi