Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Olmasa Esat işler kesat!

Olmasa Esat işler kesat!

Doğrusu “Esed” ama, onlar “Esat” diyorlar. Biz de kafiyeye uyduğu için öyle yaptık!


Bu kavurucu yaz, hele de Ankara’da 40’ların üzerine çıkan termometreler, insanda akıl fikir koymuyor. (Anlayacağınız, yaz yazlığını, kaz kazlığını yapıyor). Haber hararetiyle kavrulan basın yayın kuruluşları Esed’e dört değil, 14 elle sarılıyor.
Bu “yaz”ı Esed’le kurtaracaklar!
Muhalefetin milliyetçi kanadı, devletimizin “muteber” kaynakları 1940’larda “Nuseyriler öz-Türk’tür” dediğinden olmalı, baştan beri Esat’çı! Onun kılına halel gelmesini istemiyorlar. Türkiye’de Devlet (Bahçeli), Suriye’de Esat (Beşşar)! İki büyük Türk lider! (Bu arada Koray beyin Devlet’in koltuğunu sallamak için yola çıktığını da unutmayalım.)
Esatgiller sadece “milliyetçi”lerden ibaret değil, ulusalcılar da sımsıkı Esatçı. Bakın gazetelerine, parti liderlerine. Onlar da mezheb bağından mı böyle yapıyor acaba?
Şu sıralar, Suriye’de ramazan filan yok. Oruç tutanların karnına Esad’ın tankları mermi dolduruyor, cebren oruçlarını bozuyor. Halep Halep olalı böyle hayâsız tecavüz görmedi. Şehrin üzerine yüzlerce tank yürüyor, helikopterler, teyyareler desteğinde...
Milliyetçilerimiz, ulusalcılarımız, liberallerimiz... ve bilcümle Erdoğan ve Davudoğlu düşmanları, Esed’le yatıp Esed’le kalkıyorlar. “Sen neymişsin be ağbi!”
Meğer millî birlik ve beraberliğimizi bu Suriye Baas Partisi lideri zata borçlu imişiz!
Eğer o iktidardan inerse, Türkiye’yi de bir arada tutmak asla mümkün olmazmış!
Peki Esed Halep’i alabilecek mi?
Alırsa da kaybedecek. (Alamazsa zaten kaybetti!)
Fakat Türkiye’deki Esed cephesi ondan Halep’de nihaî zafer bekliyor. O zaferi kazandığı an, Türkiye’de de zafer yakın olacak!
Esat’ın Halep zaferi, Türkiye’de büyük kutlamalara vesile olacak. (Bu arada kına sarfiyatında da epey artış bekleniyor.)
Artık Suriye Suriye değil ve Esed de Esed değil. (Zaten Esat!) O bir mitolojik unsur. Ona dokunan yanıyor. Dünya siyasetinin yegâne belirleyicisi...Dünya bir yana, o bir yana!
Esat Halep’e girse, kontrolü ele geçirse, iş bitecek mi? Onbinlerce insanın kanı, yakılan yıkılan bir ülke...Böyle bir ülkeyi bu saatten sonra hiç bir şey olmamış gibi kim yönetebilir?
E ne yapacağız, Kuzey Suriye’yi?
Ora da “Kürdistan” oluyor!
Suriye’nin kuzeyi tamamen Kürt nüfusa mı sahip? Bazı kasabalarda, bazı köylerde Kürtler ağır basıyor. Baba ve oğul Esed yıllarca onları adam yerine koymadı. Bir çoğuna nüfus kâğıdı bile vermedi. Fakat, kaçar ayak, Esed’in kankası oldular. Daha doğrusu Esed Türkiye’ye karşı “Kürt kart”ını oynadı. Kartı Esed’den kapan PKK’cılar sınıra yakın yerlerde habire kart sallıyorlar.
Ya Mikro Barzani hazretlerinin durumu?
Bu adamda biraz feraset var sanılırdı... Olmadığı Suriye’de olayların akışından anlaşılıyor. Kendi postunu kurtarmamışken komşu ülkenin içişlerine karışmak neyin nesi?
Kürt aklı nerede? Bu siyasi kürtçülerin en akıllıları değirmene yoğurt öğütmeye gidiyor. Bir taraftan Baydemir dört Kürt başkentinden söz ediyor, diğer tarafta eş-meş başkan Türkiye’deki 20 milyon Kürt’ten dem vuruyor!
Akıl akıl gel çengele takıl! Yani ki Türkiye’de her üç kişiden biri Kürt! (Neredeyse). Kürt nüfus 20 milyon olsa, aklı olan Kürt siyasetçi bölgeci olmaz, Türkiye’nin tamamına hükmetmek ister!
Anlayacağınız bu sıcaklar, bu eyyam-ı bahur kimsede akıl bırakmadı! Beyinler tabahhur etti!
Giden aklı çağırmak için hep bir ağızdan “Eylülde gel!” şarkısını söylemekten başka çare kalmadı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi