Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Neronlar Yakıyor, Heronlar Nerde?

Neronlar Yakıyor, Heronlar Nerde?

Bölücü örgüt günlerdir saldıracağını söyledi durdu…

23 Temmuz’dan beri de “devrimci operasyon” adı altında Şemdinli ve Çukurca’da saldırıyor. Hedeflerinin buraları “kurtarılmış/koparılmış bölge” yapmak olduğunu her gün ilan ettiler yayın organlarında.

Teröristin tabiati buydu… Yıllardan beri hep yaptığı gibi saldıracaktı. Saldırı şekli ve bölgesi belliydi. Değil sadece bölgesi, hatta yolu, patikası, tepesi, hedefi ve noktası belliydi. Saldırı şekli ve yerleri sürpriz değildi ki…

Amaç belli… Son yıllarda esen “bahar havaları”na Türkiye de kapılsın isteniyor. Hazır Suriye’nin kuzeyinde birkaç şehir “koparılmış bölge” olmuşken, Türkiye’den de bir parça koparılmak isteniyor.

Ayrıca, son zamanlarda oluşan barış havası ve PKK/KCK zayıflamasını durdurmak için, örgütün Haziran ayından beri, “Gençler dağlara” demesi ve 14 Temmuz’da Diyarbakır’da büyük bir gövde gösterisine ve kıyama kalkmasından belliydi yeni strateji… Gün geçtikçe zayıflıyorlardı, gün geçtikçe halktan kopuyorlar ve ölümüne sebep olacakları yeni Kürt gençlerinin sayısı azalıyordu.

O zaman öyle bir hamle yapmalıydılar ki, bünyesindekilere ve sempatizanlara büyük bir moral olsundu…

Şemdinli ve Çukurca eylemlerinin arkasındaki strateji ve psikoloji budur. Örgüt yayınlarını az çok takip eden biri bunu rahatça anlar… Terör uzmanı olmayan ben bile bunu anladıysam, koca koca terör uzmanı görevlilerin de görmesi lazımdı. Lazımdı ve devlet aygıtlarının buna göre hazırlanması da lazımdı.

Ama hazırlanmadığını gördük…

Neronlar 23 Temmuz’dan beri her yeri yakıyor… Yaktıklarını ve yakacaklarını da ilan ediyorlar… Nerde bunları gözleyecek Heron’lar?... Heronları manzara resmi çekmek için mi aldık veya paparazzi işlerinde kullanmak için mi?...

23 Temmuz’dan beri olan saldırıları görmezden gelerek, güya “pasif psikolojik harekât” yaptık. Ama 4 Ağustos gecesi Geçimli köyü etrafında gerçekleşen saldırıda 6 Mehmetçik 2 korucu şehit olunca, mızrak çuvala sığmaz oldu. Hiçbir hazırlığımızın olmadığını gördük. Öyle hazırlıksızmışız ki, kamuoyuna neler söylenebileceği konusunda bile hazırlığımız yokmuş… Baksanıza… Beşir Atalay, olayı anlatırken “15 terörist kaybı var” diyor. Atalay’ın, beyin olarak hazır olmadığını bu cümlede görebilirsiniz. Ne demek “15 terörist kaybı”?... Onlar senin adamın mı da “kayıp” diyorsun. Bu basit bir dil sürçmesi olamaz.

Terörü, sadece terörist azdırmaz…

Terörü, lojistik, stratejik ve teçhizatsızlık azdırır…

Terörü, devleti zaafa uğratmak azdırır…

Terörü, her olaydan sonra, iç siyasi çekişmelere kurban etmek azdırır…

***

Örgütün yeni stratejisi belli… Koparılmış bölgeler yaratmak… Artık var gücüyle buna yüklenecektir örgüt…

Saldıracağı yerler ve hatta noktalar; geçeceği yerler, konuşlanacağı yerler bellidir. Hatta Yiğitler köyünde olduğu gibi, artık köylere sızıp askeri köylere çekecek ve oradan saldıracaktır.

Bu saldırılar, var olmak veya ebediyen yok olmanın belirtisidir.

Şimdi yapılacak olan şey, Heron’ları mutlak etkin kullanmaktan geçer… Heron’lar görecek, asker vuracak… Tek çözüm budur… Yok müzakereydi, yok siyasi çözümdü, yok falandı, yok filandı… Bu dönem geçti… Akl-ı selim devri geçti, şimdi Yavuz Selim devri…

Teröristin verdiği pası, iktidar çok iyi değerlendirmelidir. Silah dayayana silah dayanacağını iktidar açıkça göstermeli, geliştirip uyguladığı strateji ile sadece teröristi değil, tüm dünyayı şaşırtmalıdır. Yoksa “cenaze milliyetçileri” sotada bekliyor… Onlara gün doğar ve olayları istismar edip iktidara gelme şansları da var.

O zaman yapılacak en etkili şey, Neron’ların üzerine Heron’ları göndermek ve nefes almalarını bile izleyip inlerinde vurmaktır.

Bu ateşi söndürmeyen iktidar, Kartaca gibi yanar….

***

Gitti bizim “Anneme ‘yanaşma’ olduğumu söylemeyin, o beni hâlâ ‘İslamcı’ sanıyor” yazısı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi