Fakir kim?
Hali vakti yerinde bir adamcağız, dünyanın hay huyu ile uğraşırken, alıştı verişti satıştı koşturup dururken, senetti sepetti, çekti mekti uğraşırken, bir gün yolu bir dergâha düşer.
Düşüş o düşüş.
Kapılanır kalır.
Yavaştan usul erkân öğrenir.
* * *
Günlerden bir gün, bir arkadaşına hatıralardan, geçmiş günlerden bahsederken, şöyle söyler:
'Fakir bir mersedes aldı...'
'Ne? Mersedes mi, fakir mi? Nasıl alır bir fakir mersedesi? Artiz ne arar la pazarda?'
'Efendim, fakir, fakir...'
'Kimmiş o fakir, nasıl fakirmiş öyle?'
'Kardeşiniz...'
'Benim kardeşim? Git işine hemşerim! Kardeşim mersedes alacak da...'
* * *
Biri anlamamakta ısrarlı, diğeri adab gereği 'ben' dememekte kararlı.
Velhasıl anlaşamıyorlar.
Fakir kim, Nigar kim, Kiziroğlu kim belli olmuyor, olamıyor.
SOKAĞIN DİLİYLE İZAH
Bn. Yılmaz adlı bir sayın okurumuz, okuduğu haber başlıklarına takılmış, müşkülünü çözmek için fakirden yardım istemeye karar vermiş.
'Sn. Şeker... Şu güncel parametreleri izah eder misiniz?' dedikten sonra, 'Ekonomi Güncel' başlığı altında tek tek sıralamış...
Ekonomi sayfalarında görüp tespit ettiği haber manşetleri şu şekilde:
'Yabancılara mülk satışında sınır yükseltildi.
Yabancıların mülkiyetindeki hisse senedi 54.4 milyar dolar oldu.
Yabancılardaki Devlet İç Borçlanma Senedi 52.7 milyar dolar oldu.
Yabancılar son 40 günde 8.2 milyar dolar getirdi.
Türkiye 7 ayda 8 milyar 551,88 milyon dolar dış borç ödedi.
Bankalardaki toplam mevduat bir haftada 11,7 milyar lira arttı.
Banka kartlarıyla alışveriş 8 milyar lirayı aştı.
Vatandaşın bankalardaki parası 668 milyar 931 milyon liraya çıktı.'
* * *
En başta sorduğu paralı metreli suali unutmuş olmalı ki en sonda bir sual daha tevcih buyurmuş:
'Bütün bunlar ne demek oluyor sokağın diliyle?..'
Bu kadar samimiyet ve nezaketle sorulduktan sonra cevap vermezsek, muhakkak eşeklik etmişsin derler bize sokağın diliyle.
Hemen cevap verelim...
Sen git yat sayın ablacığım.
İftara daha vakit var.
İKİMİZİN ARASINDA BİR DEVE
Mu'temer İbni Süleymandan nakledilen bir hikâyeyi, 'Süheylî'den Duyulmadık Hikâyeler' ismiyle yayına hazırlayan İlknur Kirenci aktarıyor...
(Büyüyen Ay'dan yeni çıktı. Mürekkebi kurumak üzere.)
Hilâl-i Mâzenî de meşhur oburlardandı. Kendisine sormuşlar:
'Senin için son derece oburdur diyorlar. Doğru mudur, bize gerçeği anlatır mısın?' demişler.
Mâzenî de şöyle anlatmış:
'Vallahi dünkü gün dört yaşında, semiz, iyi bir devem vardı. Boğazlayıp pişirdiler. Ciğerini baharatla kıyma edip doldurdular. Hatunumla oturup yedik. Gece olunca hatunumla döşeğe yatıp mübaşeret eylemek istedik. Gücüm yetmedi. Hatunum:
'Be hey adam, ikimizin arasında bir deve yatıyor, boşuna uğraşma' deyince ben de vazgeçtim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.