Karagümrük.. Vefa.. Beyoğluspor.. Galata.. Neydi o günler!.
Geçen gün Fatih’ten Edirnekapı’ya doğru gidiyorum.. Hava oldukça sıcak.. Malûm Temmuz ayı.. Gölge tarafından yürüyorum..
Eczacı kardeşim Mustafa Bahçıvan’a şöyle bir uğrayayım, hem dinlenmiş oluruz, hem de Mustafa’yla iki çift laf ederiz dedim, ama baktım ki, Mustafa yerinde yok, devam ettim.. Mustafa kardeşimden bir çay alacağımız baki kalsın!..
Atikali, Karagümrük derken, Vefa Stadı’nın önüne geldim.. Ayaklarım gayri ihtiyari durdu ve gözümün önüne yıllar öncesi geldi.. Kendi kendime söylendim..”Hey gidi Vefa Stadı.. İhtiyar Vefa Stadı.. Seninle ne hatıralarımız var.. Tribünlerinde ne keyifli maçlar izledik!..”
Bir müddet caddeden seyre daldım stadı.. Stadyum bomboş!. Ama bana dopdolu geldi..
Ve ben o an kimleri görmedim ki, kimlerle konuşmadım ki..
Vefa’lı golcü Zeki, altıpastan voleyi çakıyor, Beyoğluspor’un panter kalecisi Aleko, nefis bir plonjonla topu çıkartıyor!.. Şimdiki gençler nereden bilecek varyeteci, tiktakcı Beyoğluspor’u?.. Kazancı’yı, Panayot’u, Kalfin’i, Arap Güngör’ü!.
0 zamanki Beyoğluspor, İkinci Lig’de pekçok takımın tozunu atıyordu.. Kimbilir nerede şimdi?. Ya Beylerbeyi’nin akrobat kalecisi üner?.. İnanın kauçuk gibi kaleciydi.. Bir köşeden öteki köşeye uzanırdı..
Yine hatıralar film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden!. Karagümrük’lü çolak Yılmaz!.. Korner çizgisi üzerinde yaptığı seri çalımları hatırlıyorum Yılmaz’ın!. Galatalı Sabahattin’in fuleli koşuşu.. Kasımpaşalı Tayyar’ın adresi bulan kafa şutları.. Vefa’lı kaleci Hakkı’nın rakiplerinin ayaklarına fedakârca atlayışı geliyor yine gözümün önüne.. Zeki, Güray, Abdülmetin, Fikri ve penaltıcı Bekir’i hatırlıyorum!.. Bekir öyle sert penaltı atardı ki, kalecinin hiçbir şansı olmazdı.. Ve de daha niceleri!.
Maziye özlem dolu olarak, stadın yanından ayrıldım..
Değerli dostlar; o günler bambaşkaydı.. 13-15 yaşlarında olduğumuz zaman diliminden bahsediyorum.. Sanki hep ufak kalacağız, hiç yaşlanmayacağız gibi gelirdi bize!. Şimdiki çocuklarda olduğu gibi cep telefonlarımız yoktu.. Pantolonun cebinde pek harçlık da bulunmazdı.. Ayağımızda “raf” marka lastik ayakkabımızın olması yeterliydi.. Arkadaşlarımızla aramızda sevgi ve paylaşma vardı.. Parasız gezeni, parası olan idare ederdi.. Hafta sonları Vefa Stadı’na gitmek en büyük zevkimizdi.. Fakat maça girecek paramız yoktu.. Biz de, Allaha emanet, stadın Karagümrük’e bakan tarafından yaklaşık 5-6 metrelik bir duvardan aşağıya atlardık!. Görevliler görürdü, ama onlar da idare ederlerdi ve ses çıkartmazlardı.. Bazen amatör maçlara denk gelirdik.. Sabahtan akşama kadar, neredeyse 4-5 maç izlerdik.. Tabii, işin daha da büyük zevkini İkinci Lig maçları verirdi.. Bursaspor o yıllar İkinci Lig’deydi ve yanılmıyorsam 1966-67 yıllarında Birinci Lig’e terfi etmişti.. Ama 1964-65 sezonunda şampiyonluğu Vefa’ya kaptırmıştı, hem de çok küçük bir averajla.. 0 tarihteki Vefa-Bursaspor maçını unutamam!..
Yine; Beylerbeyi-Bursaspor, Vefa-Beyoğluspor müsabakaları da unutulmazlar arasındaydı.. Hele de Karagümrük-Vefa maçı.. Semtimizin iki takımının mücadelesi.. Vefa Stadı, tıklım tıklım olurdu.. Karagümrük’ün seyircileri eskiden beri bıçkındı!. Hâlâ daha öyleler!.
“KARAAA-GüMRüKKK” diye doksan dakika bağırıp çağırırlardı!. Vefa’lılar daha azınlıktaydılar.. Fakat, Vefa da postu kolay deldirmezdi.. çok kaliteli futbolcuları vardı.. Şahane müsabaka olurdu.. Sahada olan sahada kalırdı.. Futbolcular maç sonu birbirleriyle sarmaş dolaş olurlardı.. İki takımın yöneticileri de aynı şekildeydi.. Zaten çoğu arkadaştı ve birbirlerini iyi tanırlardı..
Netice-i kelâm, iki takım maç yapardı, kazanan hep “dostluk” olurdu..
Fakat ne acıdır ki, bu güzide takımlarımızdan 1908 doğumlu Vefa’nın yerinde şimdi yeller esiyor!. Vefa elbette var.. Ama nerde?.
İstanbul Amatör Ligi’nde!.
Karagümrük biraz daha iyi durumda.. 0 da geçmişte amatör kümeyi gördü.. Ama yılmadı, 1. Lig’e kadar çıktı.. Ardından tutunamadı düşüş o düşüş!.. Bu sezon da 3. Lig’e indi.. Bu iki takımın durumu beni üzüyor.. Pekçok hatıralarım var ikisiyle de..
Neyse.. Umarım başınızı ağrıtmadım..
Biraz nostalji yapıp maziye seyahat etmek istedim..
Kimbilir, belki de hatıralarınızı depreştirdim..
Genç okuyucularıma sesleniyorum ve yazımı bitiriyorum..
Maziyi unutmayın değerli kardeşlerim..
Geçmişini bilmeyen, geleceğinden tad alamaz..