Faruk Köse

Faruk Köse

Bir bayram muhasebesi

Bir bayram muhasebesi

Niye bayram yaparız Ramazan’ın sonunda? “Bir aylık açlıktan kurtulduk” diye mi, yoksa “Allah’a daha da yaklaştık, Rabbimizin hükümlerini hayatımıza gereğince uygulama yolunda yeni bir donanım, yeni bir hız kazandık” diye mi? Şeytan’ı yenmiş, nefsi dizginleyip Allah’ın buyruklarına boyun eğdirmiş, dünyayı “ilahi perspektif”le biçimlendirmede yeni bir donanım ve ivme kazanmış olmanın...

bayramı mı? Yoksa, “bitti şu mecburi diyet rahatlaması”nın ardından sergilediğimiz bir “karnaval”ı mı kutluyoruz?
Bugün bayram...
Müslümanlar Allah için “oruç” tutarlar. Ancak oruca başlama ve bitirme zamanlarını da, bayram günlerini de “ilkelerini, kendini biçimlendiren kuralları İslam’dan almayan rejim” belirler. “Tağuti rejim” Müslümanlara “oruca başlayın” der oruca başlanır, “bayram edin” der bayram edilir. Kimse de bunun doğruluğuna dair bir endişe taşımaz!
Bugün bayram...
Bayramın birinci günü oruç tutmak haram! Peki, hangi günün “birinci gün” olduğunu nasıl anlayacağız? “Hilal”i takip ederek tabiî ki... Peki hilali usûlünce takip ediyor muyuz? Hayır! Ya ne oluyor? Müslümanlar, “laik devlet”in kurumlarının komutlarına göre oruca başlıyor ya da bayram ediyor. Ama laik devlet bunu “Hilal”e göre değil, “hesap”a göre yapıyor. Hesap da bazan tutmayabiliyor. Böylece, oruçlu olunması gereken bir günde oruçsuz, bayram edilmesi gereken bir günde oruçlu olunabiliyor. Bu da “ilahi hükme ihanet” anlamına geliyor!
Bugün bayram...
İslam coğrafyası emperyalist küfür güçlerinin istilası altında. Milyonlarca Müslüman sömürülüyor, aç-biilaç ölümün kucağında inim inim inletiliyor, yurdunu-yuvasını terk ediyor, katlediliyor. Arakan, Afganistan, Moro, Patani, Suriye, Doğu Türkistan ve daha niceleri... Bizde farklı mı sanki? Ya da diktatörlükler altında inleyen “güya bağımsız” halkı Müslüman devletlerde... Müslümanlar “Allah’ın hükümleri”ne göre değil, “şeytanın yolu”na göre yaşamaya mecbur ve mahkûm ediliyor.
Bugün bayram...
İslam hayattan uzaklaştırılmış, “Müslümanım” diyenler bile Kur’an’ın rehberliğinden, Rasulullah’ın önderliğinden uzak ve hatta bîhaber, çocuklarımız vahye duyarsız, yeni nesil İslam’ın hükümlerine yabancı...
Bugün bayram...
Vakit namazlarını kılmayanlarımız bile dahil olmak üzere çoluk-çocuk camilere doluştuk. Peki, kıldığımız namaz acaba “Bayram Namazı” oldu mu? Mesela Bayram Namazının açık alanda kılınması sünnetini eda ettik mi? Velayet açısından Cuma Namazı gibi olan Bayram Namazını, mü’minlerin kendi içlerinden seçtiği “imam”ın ardında mı kıldık, “laik rejim”in atadığı imamın ardında mı? “Laik rejim”in atadığı imamın ardında namaz kılınınca mü’minler, velâyetlerini “laikçiler”e vermiş olmadılar mı? Ya hutbelerin içeriği?
Bugün bayram...
Sahi, neyi kutluyoruz? “Ramazan Bayramı”nı mı, “Şeker Bayramı”nı mı? İslam’ı hayattan uzaklaştıran rejim, Ramazan Bayramı’nın adı bile “Allah ile irtibat”ını kesmek için “Şeker Bayramı” olarak değiştirdi. “Kavramsal altyapılarındaki törpülenme”den ötürü çok duyarlı(!) Müslümanlar bile “Ramazan Bayramı” yerine “Şeker Bayramı” deyivermiyor mu laf arasında?
Bugün bayram...
“Şer’i daire”de kalmak şartıyla eğlenmenin mahzuru yok. Ancak “sevinç gaflete dönüşmemeli”, eğlence “günah unsuru” taşımamalı, “İslam’ın izzeti”ne yakışır bir bayram yaşanmalı, değil mi? “Allah’ın rızası”nı kazanmak için eda edilen “oruç ibadeti”nin ardından, Allah’ın sunduğu bir “ilahi ziyafet” olan “bayram günü”nde, “zevk ve eğlence”ye dalıp “Allah’ı unutmak” kabul edilebilir mi? Bilâkis bayram günlerinde en çok da Allah’ı hatırlayıp “şükretmek” gerekmez mi? Bir aylık “terbiye”nin ardından gelen bayram, aslında Müslüman olarak eksiklerini biraz daha tamamlamanın, Allah’a yakınlaşmanın, “Kur’an’ın rehberliği”nde ve “Rasulullah’ın önderliği”nde hayata yeni bir biçim verme kararlılığının “diploma töreni” değil mi?
Bugün bayram...
“İlahi rızaya uygun çizgi”ye adapte olmanın bayramı. “Kabir alemi”ne ve “ahiret”e daha da yaklaşmış olmanın getireceği artı dikkat ile, bir aylık “muhasebe”nin ardından “ahiret hasadı”mızda neyin eksik olduğunu görüp tamamlama kararlılığına ermenin, bu şuuru taşıyor olmanın bayramı...
Bugün bayram...
Hüzünler üzerine, keder ve gözyaşları üzerine, ezilmişlik ve parçalanmışlık üzerine, “Allah’a kul ve Rasulü’ne ümmet olma vasfından uzak bir hal” üzerine mutlu bir bayram kutlaması mümkün mü? O halde bayramlarımız “karnaval” ve “şuursuzca eğlence” olarak kutlanmamalı, her bir anında İslam’a, “Allah’ın ipi”ne, Kur’an’a sımsıkı sarılmış olmanın mutluluğunu taşımalı.
Orucumuz kabul, bayramımız mübarek olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Köse Arşivi