Alevî mi, Kızılbaş mı? Yoksa başka bir şey mi?
Dağ çocuklarının konuğu Hüseyin Aygün, CHPnin geleceğini belirleyecek bir düğüm olarak önümüzde duruyor. Ve hatta giderek kördüğümleşiyor.
Kendini Dersim milletvekili olarak tanımlıyor. Milletvekili olduğu TBMM böyle bir vilayet tanımıyor!
Kendini Alevi olarak tanımlıyor. Fakat Aleviliğin İslâmdan ayrı bir din olduğunu söyleyerek! Partisinden bir Alevi hanım milletvekili Aleviliğin İslam dışı olmadığını görüşüyle ona karşı çıkıyor.
O Tunceli milletvekili! İsim resmen değişinceye kadar, böyle olmak zorunda. Yoksa, Meclise gidip ben Dersim vekiliyim, maaşımı alacağım dese, veya bu sıfatla bir önerge verse, eline geçecek bir şey yok.
Bu ucuzundan devrimcilik. 1970lerden kalma!
Hüseyin Aygün hukuk tahsili yapmış. Bir avukat. Halaoğlu onu partiye davet etmiş. Halaoğlu kim? Kemal Kılıçdaroğlu! Akraba ve mezhep dayanışması desek yanlış mı olur?
Bu akrabalık üzerine de konuşmak lâzım.
Kılıçdaroğlu kendini Alevi, Peygamber soyundan gelen ve Türk olarak tanımlıyor. Arap desem, şimdi bana kızar. Ya ne peki? Yoksa Peygamberimiz Türk müydü? (1930larda böyle diyenler de zuhur etmiştir bu memlekette!).
Kemal Kılıçdaroğlu neden Türkiye siyasetinde var?
Aleviler bu toplumun yaygın dini anlayışından ayrıntıda farklı, yüzde beş kadar nüfus. Siyasette temsil oranları, elbette bunun çok üstünde. Neden?
Bir zamanlar (kısmen şimdi de) doğuda aşiret reisleri, tarikat hanedanları neden seçilip Meclise geliyorsa, onlar da o sebepten Meclisteler.
Bunu tahkik etmek imkânına sahip değilim, fakat, Mecliste mevcut olan Alevi milletvekillerinin hiç biri sıradan Alevi değil! (Eski adalet bakanı Oktay dededen, bugünkü Hüseyin dedeye kadar! Dağdan indikten sonra neden yaşlı başlı insanlar eline yapışıp şapur şupur öpüyorlardı acaba?)
Soydan gelen, dini bir dinastinin mensupları onlar.
Türkiyede Aleviliğin dini önderliği, bilgiye değil, soya dayalıdır. Aleviliğin bütün bilgisini tesahüp etseniz, deniz derya olsanız, sizin dede veya baba olmanız mümkün değildir.
Buna mukabil, bir soydan geliyorsanız, hiçbir şey bilmeseniz, hatta bilinenlere aykırı bilgilere sahip olsanız ve bunu savunsanız netice değişmez: Siz zaten seçilmişsiniz. Söz sizindir.
Şunu demek istiyorum: Alevilerin seçilmişleri Mecliste. Seçilmişler arasından birileri güya seçilerek Meclise geliyor.
Bu Sünnilikte mümkün müdür?
Mümkün olanı, biraz önce yazdım. Doğunun bazı seyyid olarak bilinen ailelerinin temsilcileri Mecliste hep yer aldı. Fakat bu bir bölgeye mahsustu ve çok sınırlı idi. Hiçbir zaman Sünniliği temsil edecek ölçekte değildi. Sayıları da gittikçe azalıyor.
Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlunun aksine kendini Kürt olarak tanımlıyor. Seyyid ve Kürt! (Öteki de Seyyid ve Türk ya!)
Alevi tanımı belki de bu yüzden Türkiyenin umumi Alevi tanımından farklı. Acaba Kızılbaş mı desek?
Kızılbaş, 15. Yüzyılda Şah İsmailin Safevî devletine taraftar olanlara verilen sıfat. Kızıl başlıklar giydikleri için... Tamamen siyasi bir tanımlama. Fakat bugün Alevilikten farklı bir anlayışı, siyasi bir tavrı ifade için kullanılabilir mi?
Belki de kullanılacak. Aygün, yaygın Alevilik inancının dışında kendini ifade için bunu seçecek.
Bu seçim onu, hem partinin Alevilerinden ayıracak, hem de partinin Sünni gövdesinin hasmı haline getirecek.
Aygün bir dahaki seçimde CHP adayı olabilir mi?
Eğer genel başkanın acemiliklerle yüklü dindarlık açılımı yüzde on bile uygulansa, bu mümkün olmaz!
Bir zamanlar Kılıçdaroğlunun selefi, yani Baykal İstanbul il başkanı için Sünni ve Türk açıklaması yapmıştı. Bu boşuna yapılmış bir açıklama değildi.
Kılıçdaroğlu CHPyi Alevi partisi yapabilir mi?
Bu teorik olarak mümkündür. Fakat, CHPnin Sünni gövdesi bundan rahatsız olacağı için, en azından onların partiden kaçmaması için Sünniliği okşayan bir siyaset takip emek zorunda. Bu CHPnin mutedil Alevilerini kesse bile, Hüseyin Aygünü kandırmaz.
Velhasıl, değneğin iki ucu da temiz değil!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.