Zor ama konuşmalıyız
Normal vakitte barışı herkes konuşur..
Hele bir silahlar dursun, her şeyi konuşuruz deniyor ya, klişe.. Hele durunca silahlar ninem de konuşur.. Yüreği yeten, Gaziantepin üzerine konuşsun.. Bebeklerin katledildiği gün konuşalım barışı.. Bakalım konuşabiliyor muyuz? Kelimeler nasıl da gelip gelip boğazımızda düğümleniyor değil mi? Rahmetli Türkeş kükremişti ya hani; ne mozaiği ulan diye.. Sizin de böyle dolu dolu; ne barışı ulan diye bağırmak geliyor değil mi içinizden.. İşte tam da o anda konuşacağız barışı.. Daha evvel bin defa yazdım burada.. Bu iş öyle kolay olmayacak, sinir uçlarımıza dokunacaklar diye.
PKK KORKAK BİR ÖRGÜT
Biz barışı biz bize konuşacağız.. Kimseyi karıştırmadan. Ne yabancıları karıştıracağız bu işe, ne de PKKyı.. Ey kıymetli Müslüman Kürt yurttaşım, arkadaşım.. Senin hakkını savunduğunu zannettiğin PKK var ya, bebeklerin öldüğünü görünce, yaptığı eylemi bile üstlenemeyecek kadar korkak bir örgüt.. Madem inandığın şey bu.. Madem Kürt sorununun böyle çözülebileceğine inanıyorsun. İnanıyorsun ki yapıyorsun. Yürekli bir şekilde çıkıp desene; bu topraklarda Kürtçe ana dilde eğitim hakkı verilene kadar, bebek-çocuk katletmeye devam edeceğiz... Diyebilir misin? Gel buraya ey sevgili kardeşim.. Biz dertlerimizi birlikte hallederiz. Dil mi, köy isimleri mi, edebiyat mı, sanat mı, anayasal eşit vatandaşlık mı?.. Bunlar için ne dağdaki eşkıyaya ihtiyacın var, ne silaha, ne emperyalist rejimlere.. Bunlar bu toprakların sorunlarıysa eğer, milli meselelerimiz ise yani, burada biz bize çözeceğiz.. Kendi hakkını savunduğunu iddia ettiği Kürtleri öldüren bir cinayet şebekesiyle kat edebileceğimiz bir metre bile yolumuz kalmamıştır..
BÜYÜK TUZAK
Bir üst paragrafta iki kez vurgu yaptım. Bölge oyuncuları sadece PKK ve onu yönetenler değil.. Aynı zamanda PKKyı bir yapı olarak yöneten ülkeler var. Bakın mesela BDPlilerle kucaklaşma hadisesini ele alalım. Ne oldu bu kucaklaşmanın sonunda? Hukuk devreye girdi değil mi? Bölücülük, teröre destek falan-filandan bu milletvekilleri hakkında yasal işlem yapılacak. Muhtemeldir ki dokunulmazlıkları kaldırılacak. Biraz daha götürürsek işi ileriye BDP kapatılacak.. Nasıl ama? Mükemmel değil mi? Kapatalım gitsin BDPyi.. Terörün uzantılarının TBMMde ne işi var? Böyle görünüyor değil mi uzaktan bakınca.. Peki.. BDP kapatılınca, bu kesimin tek temsilcisi kim olacak biliyor musunuz? Bize yasal zeminde siyaset yapma hakkı tanınmıyor diyen PKKdan başkası değil.. ve de haklı olacak işin garibi.. Sen ona fikirlerini, düşüncelerini, taleplerini TBMMde gündeme getirme hakkı tanımazsan, o da mecburen (!) silahlı çözüm arayışına gidecek.. Ve elinde silahı olan, ateş etmeye devam eder.. Türkiyeyi bu tuzağa çekmeye çalışan, dağdaki iki yarım akıllı değil herhalde.. PKKnın kurmay zekası olarak onları görmek, (moda tabirle söylemek gerekirse) büyük resmi ıskalamak olacaktır.
FOTOĞRAFIN TERSTEN OKUNMASI
Bir tarafıyla yukarıda anlattığım gibi manzara.. Ancak bir tarafı daha var.. Kızmadan okuyacaksınız bunları da.. Şemdinlide BDPlilerle o malum kucaklaşma yaşandıktan sonra, başka bir şeyi konuşuyor olamaz mıydık?.. Açıyorum.. Bakın orada milletvekillerine sarılan, kandırılmış kürt gençleri, evlerine dönebilmek için vekillerinden destek istediler diye verilebilir miydi bu haber? Neden verilmedi peki? BDPli vekile sarılan terörist 8 mehmetçiğin katili çıktı.. Eyvallah.. Bu haberdir. Peki eve dönmek istiyorlar haber değil mi? Hüseyin Aygün tek başınaydı.. Evlerine dönmek istiyorlar, bu anlamsız savaşın bitmesini istiyorlar dedi.. Doğru mu, yanlış mı bilmiyoruz.. Şemdinlideki PKKlılar da bunu demiş olsalardı ya.. Ne olurdu?.. Mesela kaza yapan askeri aracın başına koşan Uludere köylülerinin canla başla çalışması neden büyük büyük verilmedi televizyonlarda.. O kazada yitirdiğimiz Mehmetçikler kadar haberdi onları kurtarmaya çalışan Uludereliler oysa ki.. Kızmayın. Soru soruyorum. Cevabını bilen varsa versin.. Kalın sağlıcakla.