Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Sözde Selahaddin!

Sözde Selahaddin!

“Selahaddin” Mehmet Âkif gibi benim de vazgeçilmezlerimden. Koca şair onun için “şarkın en sevgili sultanı” sıfatını kullanıyor.
Neden “şarkın en sevgili sultanı”? Bunu bilmeyene anlatmak zor! Bunu bilmeyen (veya bilmek istemeyen) söylediklerimizden de hiçbir şey anlayamayabilir. Taşa konuşur, boşa konuşuruz!
Onlar anlamazlar, anlamak istemezler!
Kimler? “Selahaddin” adını takındığı halde, Selahaddin’in ayağının tozu, kestiği tırnak bile olamayacaklar!
Partilerinin adını “barış” koydukları halde, savaştan ve şiddetten başka şey düşünmeyenler.
İsimlerindeki “demokrasi” ile ancak eski doğu Almanya tipi Stalinist bir diktatörlük kastedenler.
Selahaddin’e muhabbetim, onun hayatını, yaptıklarını ve düşmanına bile şefkat ve merhametle yaklaşmasını bilmekten kaynaklanır. O gerçek bir kahramandır. Ne zaman Suriye’ye gitmek istesem, aklımda ilk sırada Selahaddin’in kabrine uğrayıp dua etmek vardır.
Kaç kere onun Şam’da Emevi camiinin yakınındaki türbesini ziyaret ettim. Kaç Fatiha, kaç İhlâs okudum... Esed zalimi defolup Suriye barışa kavuşunca yine gideceğim. Bu sefer Yasin okumak üzere!
Onun ruhaniyeti huzurunda Cenab-ı Hak’dan İslâmın birlik ve bütünlüğü için ne niyazlarda bulundum...
Selahaddin, Türkiye’nin her tarafından rastlanabilir bir isim... Ona bütün Müslümanlar sahip çıkar. Bazıları da ırkçılık damarları dolayısıyla sahip çıkar. Onlar için yalnız “Kürt Selahaddin” vardır.
Kardeşleri, çocukları Türkçe isimli Selahaddin ister Kürt olsun, ister Arap, isterse Türk! Bizim için fark etmez.
Onun yaptıkları önemli, şahsiyeti önemli. Kudüs’ü işgalci kâfirlerden kurtarması önemli.
Gerçek Selahaddin belli... Fakat adı “Selahaddin” olan niceleri var ki, onu mezarından uğratacak kadar bu isme yabancı duruyorlar.
Böylelerini tanıyorum. Fakat bir tanesi var ki, o isme liyakat konusunda en dipte olduğunu yakın zamanda bir daha ısbat etti.
O bir “eş başkan”!
Keşke Selahadin’e eş bir şahsiyet olsa idi. Emin olun onun hepimiz peşine düşer, ölüme giderdik.
Selahaddin... Dinin iyiliği, selâmeti, barışı... Tarihteki Selahaddin ismi ile müsemma idi.
Şimdinin Selahaddin’inin önce “din”le akalası yok. İsmine bakmayın.
Ona belki “Silahaddin” diyebiliriz. Yani dinin silahı! Dinle alâkası olmadığını söylemiştik. Belki vardır. Şiddet dinini seçtiği kesin, ayrıca etnik putlara tapıyor olabilir. İşte onların silahı olabilir bu eş-başkan!
“Şemdinli kuçaklaşması”, partisinin foyasını meydana çıkardı ya. Teröristle kucaklaş, polise tokat salla! (Tokatladığı polis de “Kürt”!)
PKK’nın derdi daha fazla Türk ölsün değil. Daha fazla Kürt ölmesi daha çok işine gelir. Son günlerde bunun için elinden gelenden fazlasını yapıyor. Yüzlerce genç dağlarda hayatını kaybetti. İçlerinde reşid olmamış çocuklar da var!
Selahaddin’in kuyruğu bu kucaklaşmadan ötürü sıkışmıştı. (Kuyruğu tabirini mecazî anlamayanlara açıklama: Kendisi aslan ya, elbette kuyruğu olacak!). Bunu öyle veya böyle savuşturabilirdi. Asıl Gaziantep saldırısı onu zora düşürdü.
Fakat, hani yüzlerinde bir mahlukun derisi olanlar hiç utanmazlar mış ya, adam o misüllü.
“Bunu yaptığını PKK açıklamazsa, o yapmamıştır!” Buyuruyor. PKK senin örgüt elemanı olduğunu da açıklamadı henüz. Ne yapacığız şimdi?
Hemi de cenazeye katılacakmış da, havayı uygun bulmamış! Dedik ya, adamın sıfatının üstüne başka bir deri gerili diye. Gece öldür, gündüz cenazesine katıl!
Biz zihninden geçeni okuyalım: “Dokuz kişi daha temizlendi! 4’ü çocuk ama, fark etmez! Propagandamız en üst seviyede!”
Sen Selahaddin’e kurban ol! Fiiline, kişiliğine uygun bir isim al! Milleti boşa yanıltma!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi