Hadi BDPye dokunalım!
PKK’lılarla kucaklaşan BDP’lilerin durumu için siyaset sahnesinde hareketlilik devam ediyor.
Hemen ifade etmek gerekiyor ki Ankara’daki herkes kurulan büyük tezgahın apaçık farkında. BDP’liler, bu hareketlerinin siyasi sonucunun ne olacağını çok çok iyi biliyorlardı. Yol kesen teröristle sarmaş dolaş verilen resmin bir faturası olacağı, kimseye sürpriz olmamalıydı. Olmamıştır da sanıyorum. Asıl burada köşeye sıkışan BDP değil. Onlar suçlarını işlediler, cezalarını çekmeyi bekliyorlar. Peki ya sonra? Daha ilk gün, bu meseleyi daha sık konuşacağımızı yazdım. Bunlar daha iyi günlerimiz. BDP’lileri bihakkın yargılamazsanız bunun hesabını vatandaşa veremezsiniz.. Eğer tam tersi olursa, sivil siyasetin önünü tıkar, PKK’nın elini güçlendirirsiniz.. PKK çıkıp; “Gördüğünüz gibi bize Ankara’da olma şansı tanımıyorlar. Silahlı mücadeleden başka elimizde bir şey kalmadı” der.. Ve der bunu... BDP, 2014 öncesi seçmenine çıkıp; “Bakın ne kadar güç koşullarda siyaset yapıyoruz. Gördüğünüz gibi 1994 koşullarına geri döndük” der.. Ve der bunu.. “İki ucu b*klu değnek” diye bir söz var ya.. İşte durum aynen de budur..
MHP’NİN DOKUNULMAZLIK TEKLİFİ
Süreç Anayasa değişikliği talepleri ile devam edecek.. İlk çıkış MHP’den gelmiş durumda. Dokunulmazlıkları düzenleyen 83. maddenin 2 ve 3. fıkrasına bir ek yapılmasını istiyor MHP.. Anayasa’da yer alan; “.. Suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça hakkında gözaltına alınma ve arama kararı verilemez, tutuklanamaz..” ifadesinin arkasına; “... Ağır cezayı gerektiren suçüstü ve terör eylemlerine katılma ve terörü destekleme halleri ile anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır…” şeklinde bir ibare eklenmesini istiyor.. “Terör” kelimesi dışında diğerleri zaten var. Ama MHP işi sağlama alıp, sorunu kökten çözmenin derdinde.. Peki bu teklifin yol açabileceği başka arızalar da olabileceğinin hesabı yapılmış mıdır acaba? Mesela işgüzar bir savcının, kategorik olarak PKK’yı, şiddeti, terörü reddettiği halde; “Bu topraklara artık barış gelsin istiyorum, Kürt ve Türk gençleri ölmesin” diyen bir CHP ya da MHP veyahut AK Parti milletvekili hakkında da dava açabileceğini düşünmüşler midir MHP’liler?.. Terörü desteklemenin sınırları ne ki?
SİVİL SİYASET
Bizim şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz ve de bir karar vermemiz gerekiyor.. BDP’yi parlamentoda istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Biliyorum ancak faşist diktatörlüklerde sorulan türden bir sorudur bu. Yoksa kimin parlamentoda olup kimin olmayacağına halktan başka kimse karar veremez. Ama o malum görüntüler yayınlandığı günden beri yüksek sesle; “TBMM’de terörist istemiyoruz” sözlerinin söylendiğini duyuyorum.. Bu ifadeyi şöyle çevirip önünüze koyduğumda ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim sanıyorum. “TBMM’de terörist istemiyoruz. Terörist dağda olur, dağda olsun”.. Sıkıntılı bir cümle olduğunun farkındayım. Ama eğer teröristi TBMM’de istemiyorsanız, dağda olmasından dolayı da şikayet edemezsiniz. Çünkü ortada bir mesele var.. Demokratik Özerklik’ten tutun da ayrı devlete kadar her ne konuşulacaksa, bunun yegane konuşulacağı yer vardır, orası da TBMM... Demişti ya merhum Ecevit Merve Kavakçı’ya; “Burası devlete meydan okunacak yer değildir” diye... Ha işte o, Ecevit’in tarihi yanılgılarından biriydi.. Devlete de meydan okunacaksa, bu millet iradesinin en yüce tecelligahında, yani millet meclisinde okunacak.. Halkın tercihlerine dayalı sivil siyaset yapmak istiyorsak, tahammül etmeyi öğreneceğiz..
AÇMAZDAN NASIL KURTULUNUR?
Eminim savcılar enine boyuna düşünmüşlerdir. Onların hukuk dışında başka saiklerle karar vermesi söz konusu değil ama, işin sosyolojik tarafını da düşünürlerse, belki daha akılcı kararlar verebilirler.. Örneğin, mevcut delillerle gıyaben yapılacak bir yargılama ve haklarında bir karar verilirse eğer bunun milletvekillikleri sonrasında uygulanması gibi.. Aksi, nur topu gibi sorunlarımız doğmasına neden olacak gibi geliyor bana.. Kalın sağlıcakla.