Profesyonel kurtarma timi
Proof of life.. Türkçe’ye “Yaşam Kanıtı” olarak çevrildi.. Russell Crowe ve Meg Ryan başrollerinde oynuyordu. İzleyenler hatırlayacaktır. Güney Amerika’da bir baraj projesi üzerinde çalışırken, gerillalar tarafından kaçırılan bir mühendisi kurtarma operasyonunu anlatır.. Bizim için bu filmde yeni olan ise uzman bir kurtarma timinin, bir ücret karşılığında operasyonu yürütmesidir. Bu filmde mesele tabi fantastik yönleriyle işleniyor. Gerçekten farklı olarak. Ama düşünmeden edemiyoruz, acaba Türkiye’nin de böyle bir timi var mı yok mu? Bu tim, polis içinde olabilir, asker içinde olabilir, MİT içinde olabilir ya da özel olabilir.. Bilemiyorum. Fakat bildiğim tek bir şey var ki, acilen gerçek işi adam kurtarmak olan böyle profesyonel bir ekibe ihtiyaç duyduğumuzdur.
KAÇIRILAN YURTTAŞLARIMIZ
Sadece içinde bulunduğumuz dönemde, gerek PKK’nın elinde, gerek Esad Rejimi’nin elinde ve gerekse başka belki taşeron örgütlerde yurttaşlarımız var. Bu insanlar kurtarılmayı bekliyor. Sağ-salim teslim alınmayı bekliyor. Hepsi de Dersim dağlarına pikniğe davet edilmedi ya. İçlerinde ölüm korkusu yaşayanlar var. Ailelerine bir daha kavuşamama endişesi taşıyanlar var. Bunun için ne yapılıyor? Eminim güvenlik güçleri de istihbarat birimleri de ellerinden geleni yapıyorlar. Ama sonuca böyle ulaşılabileceğini hiç zannetmiyorum. Kaymakamımız ne kadar zamandır PKK’nın elinde? Ya da polis ve askerlerimiz.. Demek ki başka bir yolu olmalı bunun..
ABARTTIĞINDA KIYMETİ ARTIYOR
Adem Özköse ve Hamit Coşkun Suriye’de kaçırıldığında Başbakan, Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı’na kadar herkes öylesine önemli mesajlar verdiler ki.. Bir an evvel meslektaşlarımızın kurtarılıp evlerine dönmeleri için gerekenin yapılacağını söylediler.. Bu tavır hepimizin çok hoşuna gitti değil mi? Bugün mesela Adem Özköse çıkıp; “Cüneyt Ünal için, benim için yapıldığından daha fazlası yapılmalıdır” diyor.. Çok pozitif sözler bunlar. Amenna.. Peki bu kadar çok geri dönmesi gerektiği konusunda Türkiye kamuoyunda gündem yaratılan Adem ve Hamit’in, belki de sırf bu yüksek perdeden sesleniş nedeniyle daha fazla Suriye’de tutulduğunu söylesem size.. Esed dedi ki; “bu kadar çok istiyorlarsa bu iki gazeteciyi, biz bunların karşılığında bir sürü şey talep edebiliriz Türkiye’den”.. Böyle de oldu.. Hep daha fazlasını istediler. Daha çarpıcı bir şey söyleyeyim size. PKK’nın elindeki yurttaşlarımız, Adem ve Hamit Suriye’de kaçırıldığı günlerde evlerine dönüş hazırlığı içindelerdi. Türkiye kamuoyu bu meseleyle o kadar çok ilgilendi ki, PKK da yaptığı işin ses getiren bir iş olduğunu fark ederek, elindeki yurttaşlarımızı vermekten vazgeçti.. Bu kadar da açık..
İNSANİ DİPLOMASİ
Yazının başında sözünü ettiğim kurtarma timi gibi bir tim kurulması artık kaçınılmazdır. Bu timin içinde gerekirse istihbarattan da adamlar olabilir ama asıl olarak, sivil toplum kuruluşlarından ve sivillerden oluşan bir müzakere ekibi olmalı.. İHH’nın zaman zaman yaptığı gibi.. İHH bunu, “insani diplomasi” olarak adlandırıyor.. Bir an evvel böyle bir yapının tesis edilmesi lazım. Ve insanlarımızın geri alınması.. PKK ile de Esed Rejimi ile de.. Ya da daha başka örgütler içinde başka yurttaşlarımız varsa onlar için de.. Bu artık bölgenin bir gerçeği ve biz bu gerçekle yaşamaya alışmak zorundayız.. Kalın sağlıcakla.