Ramazan Bayramında likör alır mıydınız
Ramazan Bayramının birinci günü. Türk medyasının belli başlı gazetelerinde tam sayfa birer likör reklamı yer alıyor. Cumhuriyet öneminin yeni model Müslüman tipi için likör çok masum bir içecektir. Tıpkı bira gibi çok masum bir içecek. Benim çocukluğum Malya Devlet Üretme Çifliğinde geçti. Babam memurdu ve tipik bir devlet örgütlenmesi bizim mahitimizdi. Bayramlarda gün görmüş, sözüm ona bilgili, aydın tavırlı, çiftlikte sözü geçen makam-mevki sahibi müdürlerin, amirlerin gelen konuklara likör ikram ettiklerini hatırlarım. Neden mi bu likör muhabbeti? Mehmet Doğanın büyük sözlüğüne likör kelimesine bakıyoruz. Meyve aromalı alkollü içecek diye tarif edilmiş. Bunu açıkladıktan sonra Ramazan bayramında likör ikram etmenin tuhaflığını anladınız sanırım. Dini bir bayramda Allahın içilmesini yasakladığı alkollü bir içeceği misafirlere ikram etmek olsa olsa bir densizlik ya da terbiyesizlik, haddi aşmak, Ramazanın uluhiyetine hakaret, örnekleri çoğaltabilirsiniz. Bu ilanı yayınlayan Hürriyet gazetesi iftar menüsünü verirken şaraplı bir yemek tarifi de vermişti okuyucularına. Bu Hürriyetin tıyneti açısıdan yadırganacak bir durum değil elbette. Okulun çatısında namaz kılan 5 öğrenciyi helikopterle fotoğraflayıp tam sayfa bir suçlu gibi kamuoyuna ve devletin kurumlarına gammazlayan gazete Ramazan Bayramının birinci günü likör reklamı yayınlamış, olur, olabilir diyorum da aynı ilan Serhat Albayrak yönetiminde yayınlanan ve iktidarın savunuculuğunu yapan Sabah gazetesinde de yayınlanmış. Böyle durumlar için Anadoluda güzel bir söz vardır, O adam iyice elini altına saldı denir. Bu gazete de iyice elini altına saldı. Başbakan alkolle ciddi bir mücadele için kolları sıvarken bu gazete likör, bira, şarap, rakı, viski, votka reklamlarını hâlâ fütursuzca yayınlamaya devam ediyor. Sayın Serhat Albayrak, topladığınız sevaplar yıktıklarınızı, alkolün pençesine düşürdüklerinizi kurtarmaya yetecek mi dersiniz? Bu gazeteyi evinize götürdüğünüzde çocuklarınız, yaşının verdiği saflıkla,
- Baba bize likör al, derse ne diyeceksiniz?
Bir dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği aklıma geliyor. Aynen Cumhuriyet dönemindeki gibi ahlâki bir erezyon yaşanmış. Devlet, elinden geldiği kadar dini emir ve yasakların içini boşaltıp, sadece adı Müslüman olan bir Türki Cumhuriyetler Birliği meydana getirmişti. Votka tüm Rusya ve hegemonyasındaki ülkelerin milli içkisi olarak su niyetine tüketilmeye başlanmış. Öyle ki bunu tüketen ve adı Müslüman olan insanlar bu harama besmele çekerek uzanmayı da asla bırakmamışlar. İşte o mendebur kafanın bir benzeri de burada likörü tedavüle sokmuş. Bohem hayatı yaşayan kesimler, bürokratlar, batının güdümünde yaşayan inkılap zenginleri, CHPnin seçkinleri dini bayramları da laikleştirerek likörü çok masum bir içki olarak küçük fincanlarda sunmayı bir ınkılap yemini olarak hayatlarına taşımışlar.
- Bakınız, bu bayramı kutluyoruz ama adını dahi şeker bayramı olarak değiştiriyoruz. Likör de içiyoruz, içiriyoruz. Biz kitabın değil, sizin isteğiniz kadar Müslüman olduğumuzu bizatihi gösteriyoruz!
Ve bugün Ramazanda bir ay boyunca kaybettikleri müşterilerini yeniden toparlamak için reklam atağına geçen içki firmaları öncelikli olarak çok satan günlük gazetelere yüklendiler. Çarşaf çarşaf reklamlar ardı ardına yayınlanıyor. Sigara gibi alkolün de reklamını yasak bilirdik. Bugün kanun nasıl delindi, nasıl bu reklamlar yayınlanıyor doğrusu merak ediyorum. Bu mücadelede öncü kuruluş Yeşilayı ve tüm sivil toplum kuruluşlarını yeni bir mücadeleye davet ediyorum. Ne olur, alkole karşı ciddi, öldürücü bir darbe vurmak üzere el ele, gönül gönüle bir savaş verelim, kimbilir böyle bir iyilik mevsiminde Sabah gazetesi de utanır ve içki reklamı yayınlamayı bırakır. Olur mu olur!