Âkil adamları ahmaklar dinler mi?
Bir Kürt aklı var mı? Elbette vardır... Bu akıl, PKK veya uzantısı BDP aklı ile aynı olabilir mi peki?
Kürt aklı ve Türk aklı binlerce yıldan süzülmüştür ve birbiriyle asla çatışmıyor. Bütün akılsızca tahriklere rağmen bu çatışmayı bugüne kadar başaramamalarının sebebi bu.
Peki PKKnın aklı var mı?
Elbette var!
Kürtün aklı tabiî akıl, PKKninki koyma akıl!
Kürtlerin medenî, kültürel, siyasî hakları mücadelesi silâhla değil de sivil, barışçı yollarla yapılsa idi bugüne kadar büyük mesafe kat edilirdi.
Nedir talep edilen?
Türkiyenin ortak zihni zaten ayrımcılık tanımıyor. Bütün Müslüman toplum çeşitli derecelerde ortak bir kültürün içinde yaşadı yüzyıllarca. 20. Yüzyılda zihnimize musallat edilen etnik tezler ve karşı tezler yok sayılırsa, büyük farklar bulmak mümkün değil.
Bin yıldır bütün etnik topluluklar oldukları gibi yaşıyorlardı. Bütüne katkıda bulunuyorlardı ve bütünlüğü sürdürüyorlardı.
Türkçe, bütün bu coğrafyanın ortak değeri idi. Şehir kültürü bu dil üzerinden oluşuyordu. Elbette, bu coğrafyada Müslüman kavimlerin, Arapların, Kürtlerin ve diğerlerinin kendi dilleri ile ortaya koydukları yazılı ve sözlü kültür de dolaşımda idi.
Nice zahmet çekerek ayı yerine getirmemiz lâzım geldi. İsteyen kendi dilini, kültürünü geliştirebilir. Devlet buna izin verir, hatta destek verir. Türkiye bu aşamaya tekrar geldi. Fakat buna rağmen şiddet, tedhiş, terör azalacağına artıyor.
Açılım, açılımı safça uygulamak isteyen hükümetin ayağına dolaştırıldı. Buna rağmen, hükümet vaadlerini yerine getirdi, getirmeye devam ediyor.
Akıl bunu görüyor, âkıl/âkil (akıllı) bunu fark ediyor. O zaman ne olmalıydı? Dağdaki şiddet eğilimi düşmeli, uzantı siyasetçiler buna uygun tavır ortaya koymalıydı.
Aklı devre dışı bırakan nedir peki?
Görünüşte azgın etnikçilik. Türkiyenin bir kısmında etnik bir devlet kurulmak isteniyor. Bunun olabilirliği üzerinde yine aklı olan düşünmüştür.
Aklı devre dışı bırakan asıl unsur, işe sosyalizm mücadelesi ile başlayan, sonra etnikliğe indekslenen ve güya Kürtlerin hakları için savaştığını öne süren savaş mekanizmasının tam manasıyla profesyonelleşmesidir.
Profesyonelliğin raconu, parayı verenin düdüğü çalmasıdır.
Şu sıralar kimler PKKya patronluk ediyor?
İsrail hep ön sırada idi, arka planda ABD belli ölçüde vardı. Avrupanın hâkimiyet mücadelesini sürdüren şimdi geri plana düşmüş devletleri (başta İngiltere).
Ortadoğunun küçük patronları. Küçüklerin en büyüğü İran!
İran aklı şu sıralar dumura uğramış durumda. Suriyedeki hâkimiyet mücadelesi onun İslâm dünyasındaki bütün itibarını silip süpürmek üzere.
Mısırın uyanış lideri Mursinin Tarhandaki mesajı İranın aklını başına getirmediyse, daha büyük musibetleri beklemelidir.
Diyarbekirden iki kurum, bir işadamları kuruluşu ve baro mutlaka iyi niyetle âkil adamlar teklifi ile ortaya çıkıyor. Diyalog çağrısı yapıyor...
Hadi âkil adamları bulduk. Bu âkil adamları dinleyeceklerin de âkil olması gerekmiyor mu?
O aklı bir bulsak zaten işi çözeceğiz!
Suriyenin babadan diktatörüne arabulucu olarak gönderilen Kof(t)i Annan sonunda açıkladı. Beşşarın sözünü tutmayacağı belli idi diye.
Ya bizim âkiller?
Ya bir ara BDPde bulunduktan sonra siyasetten silinen Ufuk Urasın durumuna ne demeli? Oylamaya katılması halinde ölümle tehdit edilmiş, yeni öğreniyoruz.
Velhasıl arkadaşlar, halis niyet bir işe yaramıyor.
Kanun belli: Kılıçla gelen kılıçla bertaraf edilir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.