Milli Eğitimi 66ya bağlamak
Milli Eğitim üzerinden stratejik savaş yürütülüyor. 66 aylık çocuklar okula başlayacak ya, 66 üzerinden vurmaya çalışanlar yoğun faaliyette. Hani, bari esaslı sorunlara temas etseler neyse. Asıl amaç Hükümete yüklenmek için yeni bir cephe açmak; sorunun esası kimin umurunda?
66 meselesinin psikolojik-pedagojik yönlerine bakmayacağım. On yıldır Hükümette olanların, araştırmadan, öyle körü körüne, ben istedim oldu kabilinden hareketle, psikolojik-pedagojik gereklilikleri es geçerek karar alacaklarını sanmıyorum. Nitekim bu hususta Başbakanın şu ifadeleri hem niyetin ne olduğunu, hem de yasanın masa başında çıkarılmadığını göstermeye yetiyor:
Biz bu 66 ayı söylerken rastgele atmadık ki. Bunun da biz incelemesini yaptırdık. Dünyadaki uygulamalar önümüzde. Bizim kendi ailelerimizde yaşadıklarımız elimizde. Biz istiyoruz ki bir an önce yavrularımız okullarına başlasınlar, bir an önce de hayata girsinler.
Lakin 66 aya karşı çıkanların hepsini aynı kefeye koymak doğru olmaz. Zira öğretmenlerin 5-6 yaşındaki çocukları eğitme yeterliliğini haiz olup olmadıkları, 66 aylık bir çocuğun kalabalık okul ortamında kişisel ihtiyaçlarını nasıl gidereceği, kendini nasıl ifade edeceği gibi tereddütlerin de giderilmesi lazım.
Ancak bu yazıda bu hususa da değinmeyeceğim. Zira her şey tartışılıyor da, sorunun esası tartışılmıyor. Esas sorun şu: Acaba 66 aylıktan itibaren eğitim çarkına dahil edilen çocuklarımızın kafasını ve gönlünü neye göre, nasıl şekillendirecekler? 66 aylık çocuk Laik-Kemalist ideoloji ile mi, bu ideolojiye kapılmış ve başkaca da bir şey verilmemiş olarak mı yetiştirilecek; yoksa inanç değerlerine göre mi, inanan, akleden, üreten, kimlik ve kişilik sahibi biri olarak mı yetiştirilecek? Bence üzerinde durulması gereken ana sorun bu.
Şimdi meri duruma bir göz atalım. Önce Anayasa...
Anayasanın 174. Maddesinde korumaya alınan Tevhidi Tedrisat Kanunu ülkemizde İslami Eğitimin canına okuyan yasadır ve Milli Eğitim bu yasaya göre işler.
Anayasanın 24. Maddesine göre Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi, Laik-Kemalist Devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Ancak okullarda okutulan mecburi din eğitimi, İslamı öğretmez, genel olarak bütün dinler hakkında verilen Din kültüründen ibarettir. Nitekim bu hususu en son Danıştay kararında gördük. Danıştay 8inci Dairesi, müfredatın din eğitimini değil, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimini kapsadığına işaret etti. Zaten aynı anayasa maddesinde, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma yasaklandığından, burada kastedilen dinin İslam olmadığı baştan belliydi.
Anayasanın Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen 42. Maddesinde ise, Eğitim ve öğretimin, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı esasa bağlanmış. Doğrudan olmasa da dolaylı olarak eğitimle alakalı bir anayasa maddesi de Gençliğin korunması başlıklı 58. Madde. Bu maddeye göre, Devlet, gençleri Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda yetiştirecek ve bu yönde gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alacaktır.
Gelelim Milli Eğitim Temel Yasasına... 24.06.1973 tarih ve 14574 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1739 Sayılı Yasanın 2. Maddesinde beyan edildiği üzere, Türk Millî Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; ....Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir.
Aynı yasaya göre Türk Millî Eğitiminin Temel İlkeleri arasında Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği özel bir yer tutar. Yasanın 10. Maddesi uyarınca, Eğitim sisteminin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Yine 12. Maddeye göre ise, Türk millî eğitiminde lâiklik esastır.
Görüldüğü üzere, benim bu yıl okula başlayacak olan 66 aylık kızımı Devlet alacak, bembeyaz kafa ve gönül sayfasına Laikliki ve Kemalizmi yazacak. Ben de Lailaheillallah, Muhammeden Rasulullah ilkesine iman etmiş biri olarak buna razı olacağım.
Yok, böyle olmayacak. Her gün akşam eve gidince müfredatın tashihini yapacak, kızımı Laik-Kemalist ideolojiye teslim etmeyeceğim!
Ey müminler, ya siz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.