Tatilin bitişi, okulun açılması hakkında konuşan miniklerin sohbetine kulak misafiri olan Barlas, çocuklardan birinin 'Gelecek sene yine tatil varmış' sözünü aktardı ki o ifadeye bayıldım.

Öyle ya, olmayabilirdi de.

Bir başlardı çocuk yedi yaşındayken okula...

Hayır, altı yaşında.

Yoksa beş buçuk muydu?

Sizinki rapor almamış mıydı?

Hay Allah!

İyice karıştı.

* * *

Ne diyorduk; bir başlardı yaşı gelince -bakınız bu tam oldu işte; uğraşmaya hiç gerek yokmuş- aralıksız devam edebilirdi.

Çok şükür arada tatiller var.

Bir sınıf bitip de diğeri başlamadan önce, yaz boyunca öğrenciler okuldan uzak.

'Artık okullu olduk, sınıfları doldurduk. Sevinçli olsak da eskisi gibi serbest değiliz. Koca adamlar arasına girdik. Bundan sonra hep okul, hep okul...'

Olacak zanneden minikler, aralarda tatillerin bulunduğunu öğrenince, havalara uçacak kadar seviniyorlar.

Arada bir de onbeş günlük yarıyıl tatili.

Bayramları unutmayalım.

Uzun tatillerden birinin içine denk gelmediği zamanlarda Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri toplamda bir haftayı uçuruyor.

Bir de resmî bayramlar var.

Daha ne?

* * *

Öğrencilerle öğretmenlerin tatili aynı değil.

Öğretmen milleti okul açılmadan hafta önce başlıyor, yıl sonunda karne verildikten sonra da iki hafta okula devam ediyorlar.

'Seminer dönemi'.

Müfettişler ya da profesörler tarafından öğretmenlere seminer veriliyor.

Kâğıt üstündeyken bakıldığında, çok gerekli ve faydalı görünüyor.

Ancak pratikte hiç öyle değil.

Yasak savmanın en ideal örneği.

O seminer salonlarına birer kamera konulsa ve görüntüler izlense, 'mış gibi yapmanın' ne demek olduğu layıkıyla anlaşılır.

Yalnızca seminere katılan öğretmenler değil, ders veren hocalar da aynı davranış içinde.

Tam anlamıyla âdet yerini bulsun mantığı.

* * *

Seminer komedisinin ne olduğunun daha iyi anlaşılması için dinî açıdan bir benzetme yapmak istersek:

Abdestsiz namaz kılmak gibi...

Siyasî açıdan benzetme yapmak istersek:

Tek partili rejimlerde seçim yapmak gibi...

Askerî açıdan benzetme yapmak istersek:

Mermisiz tüfekle talim yapmak, nöbet tutmak gibi...

* * *

Peki, günün birinde seminerler, gerçekten de kâğıt üstünde göründüğü ölçüde 'kaliteli ve faydalı' bir şekil alır mı dersiniz?

İnşallah... Neden olmasın?

İşte o günden sonra kimse bizi tutamaz.

Zira bugüne kadar olduğu gibi, bugünlerde de bizi tutanların sayısı epey fazla. Maalesef.

* * *

İlkokula yeni başlayan ufaklık, okul dışında bir yerde İstiklâl Marşı çalındığına şahit olunca şöyle söylemişti:

'Aaa, bu bizim okulun şarkısı...'

O ufaklık artık büyüdü.

Bu sene altıncı sınıfa gidecek.

Bütün öğrenci ve öğretmenlere hayırlı bir eğitim öğretim yılı dilerken, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden...