Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Atatürk, Atatürkçülerin elinden nasıl kurtulur?

Atatürk, Atatürkçülerin elinden nasıl kurtulur?

“Yine mi Ulusal Kanal” diyeceksiniz, evet yine Ulusal Kanal.

Ne yapayım canım, seyretmesi eğlenceli oluyor. Zaten benden başka da seyredeni kalmadı galiba. Fırsat buldukça seyredin de masa başı ve Anıtkabir Atatürkçülerinin hal-i pürmelalini görün. Son devrin nesli tükenmiş Atatürkçülerinden Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Yekta Güngör Özden’in de konferans verdiği 1000 kişilik salonda 80 kişinin arz-ı endam ettiğini görünce feryadı basmış ve:

- Ey Atatürkçüler, neredesiniz? İslamcıların bir konferansı olduğu zaman salon tıklım tıklım doluyor, millet ayakta dinliyor demişti. Ulusal Kanal’da program yapan, Özden gibi neslinin son temsilcisi 1960 darbesinin tetikleyicisi Akis dergisinin yazı işleri müdürü 60 yıllık gazeteci Kurtul Altuğ, son liman olarak sığındığı kanalda kendisinin hafife alındığını, istiskale uğradığını söylüyor. İstiskalin sözlük anlamına gelince “soğuk davranma, dolayısı ile kovma, hoşlanmadığını hissettirme” anlamına geliyor. Sayın Altuğ da böyle bir muamele karşısında çok üzüldüğünün altını çiziyor. Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek’in de özürleri ve ortamı yumuşatma çabaları boşa gidiyor. Altuğ, bu programdan para bile almadığını, ancak bu kanalın konuklarının taşınması işini bile beceremediğini söyleyip, “Böyle giderse bu kanal batar” deyiveriyor.

Bu sırada da kulaklıktan “Genel Yayın Müdürümüz hakkında ileri geri konuşma” uyarısı alıyor ve bu uyarıyı canlı yayında dinleyicilerle paylaşıyor. Tabii ortalık bir anda toz-duman oluveriyor. Bu arada verilen reklam arası takriben 40 dakika sürüyor. Belli ki Altuğ, yönetimle kavga ediyor ve ikna edilip program tekrar başlıyor. Konukları, Şule Perinçek (Atabe Genel Yayın Müdürü), CHP Bursa eski İl Başkanı Gürkan Akdoğan ve CHP İstanbul Milletvekili, ikna odaları mucidi Nur Serter. Programın ikinci bölümünde Yrd.Doç.Dr. Orhan Çekiç de programa katılıyor. Ama konu Ulusal Kanal’ın bütün programları gibi Atatürk nasıl kurtulur ve laiklik hasta yatağından nasıl kaldırılır? Aslında Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün bir yere gittiği filan yok, laiklik de öyle. Bütün yaygara kendileri için, kendi çarpık düzenlerini sürdürmek için icat ettikleri, aslında o şekilde hiç yaşamamış Atatürk’ün küçük bir rüzgârla yıkılıyor olması. Neredeyse şu kehanette bulunacağım: Atatürk, mezarından kalkıp, bunların yakasına sarılacak ve:

“Yeter ulan, benim adıma yaptığınız üçkâğıtçılıklardan bıktım. Darbe yaparsınız benim adıma, banka batırırsınız benim adıma, üniforma ile siyaset yaparsınız benim adıma, ne halt ederseniz edin, benim adımı kullanmayın, hırsızlık yaparsınız benim adıma, mezarımda rahat bırakın beni!”

Kurtul Altuğ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD emperyalizminin maşası Soros’un bir projesi olduğunu söyleyip ardından Kemalist bir dayanışma sergiliyor:

- Bu konu ile ilgili sorumu Sayın Nur Serter’e sorup, onu sıkıntıya sokmayayım.

Ve CHP Bursa eski İl Başkanı’na dönüyor, soru ona soruluyor. Bütün çaba Atatürk’ü kuyudan çıkarmak!

Gençler neden Nutuk okumuyor sorusuna cevap aranıyor. Bugünkü eğitim sistemi masaya yatırılıyor. Bu arada bir dinleyicinin mesajını okuyor Kurtul Altuğ: O hastalıklı kafa okullarda neden Atatürk’ün hayatı değil de peygamberin hayatı öğretiliyor diye soruyor.

Aklıma Peygamberimizin daha iyi anlaşılması, anlatılması için oluşturulan “Kutlu Doğum Haftası”na karşı alternatif olarak oluşturulan “Atatürk’ü Anlama Haftası” geliyor. Aynı hastalıklı kafa, bir komutanla bir peygamberi kıyaslama ve karşılaştırma cehaletine düşüyor. Hurafeler içinde kaybolan insan Atatürk’ü de yazmak galiba suyun öbür tarafındakilere nasip olacak.

Bu arada; Nur Serter’in 28 Şubatçıları savunurken ortaya koyduğu argümanlara gülmeden ve şaşırmadan edemiyorum:

- İstanbul Üniversitesi koridorlarında sarıklı, cübbeli Aczimendiler gördüm. Öğrendim ki bunlar Prof.Dr. Toktamış Ateş Hoca’nın doktora talebeleri imiş.

Şaka yapmıyor CHP Milletvekili Nur Serter. Anlattıkları doğru ise Türkiye’nin en su katılmamış hocası Toktamış Hoca’nın Aczimendilerle ne işi olabilir? Nur Serter, o dönem, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı, Fadime Şahin ve Aczimendilerin 28 Şubat’ın başarılı bir dezenformasyon örneği olduğunu sanki bilmiyor gibi davranıyor. Böylece memleket elden gidiyordu, Atatürkçü subaylar ve sivil kuvvetler el ele vererek memleketi bu vahim durumdan kurtardılar demeye getiriyor.

Tabii hiçbir konuk da Kurtul Altuğ’a ABD’nin başımıza bela ettiği bu PKK’nın eli kanlı eşkıya başı Abdullah Öcalan’a Bekaa’daki ininde gül sunan Doğu Perinçek’in kanalında hangi yüzle program yaptığını sormuyor.

Ne diyelim, herkesin kendine göre bir Atatürk’ü var. Baksanıza 12 Eylül 1980’de Kenan Evren’in medyadaki destekçisi, en Atatürkçü Kurtul Altuğ’un bugün programında Evren’e faşist cuntacı yaftası yapıştırılıyor.

Altuğ’un da hiç sesi çıkmıyor. Biliyorsunuz, Altuğ’un bir şeyhi daha vardı vaktiyle, Hasan Celal Güzel’in siyasi münafık dediği Süleyman Demirel! O zaman şöyle der geçeriz:

Dün dündür, bugün bugündür.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi