CHPnin zararları
Hâlâ tezkere meselesi tartışılıyor yüksek perdeden. Ve ben her tartışmada CHP’nin, bu ülkeye nasıl zarar verdiğini gözyaşları içinde izliyorum.. Hükümete yetki verilmesine, Suriye’ye müdahale edilmesine, kavramsal ya da olgusal olarak savaşa karşı olabilirsiniz..
Bir ilkesel duruşunuz da olabilir. Yok biliyorum ama olsa bile bu da kabul edilebilir. Irak sınırlarından içeri koşa koşa gidelim derken, Suriye’de “hayır kenardan izleyelim” politikası, her hangi bir ilkesel duruşunuz da olmadığının en açık kanıtı. Dolayısıyla bunu fazla tartışma taraftarı da değilim. Benim ise burada dikkat çekmek istediğim husus şu; tezkere çıktığı günden bu yana havada açıklamalar uçuşuyor. Bunun tek bir nedeni var, o da muhalefetin hükümeti bu açıklamalara zorlaması..
KENAR SÜSÜ MÜ, SAVAŞ TEZKERESİ Mİ?
Bir hükümet yetkilisi çıkıp diyor ki; “biz bu tezkereyi süs olsun diye çıkarmadık”.. Başbakan başta olmak üzere diğer yetkililer de bu sert beyanatın üzerine, tezkerenin bir savaş tezkeresi olmadığı, caydırıcılık olması bakımından çıkarıldığını söylemek durumunda kalıyor. Başbakan ve hükümet üyelerinin bu ihtiyatlı açıklamalarının sınırın diğer tarafında nasıl yankılandığını ise bilmiyoruz. Mesela önce, son derece sert ve kararlı bir Ankara’nın, bu tavrı neticesinde; “diplomasi kapılarını yeniden açalım” diyen bir Şam görüyoruz.. Bir anda, tam da diplomasinin tesis edilmesinden bahsederken, Hatay’a, Urfa’ya top mermileri düşmeye devam ediyor.. Hani diplomasi peki? Olmaz tabii diplomasi.. Çünkü sizin içerideki muhalefetiniz, sizi, “biz aslında kimseye bir şey yapacak değiliz. Tedbir olsun diye tezkere çıkarttık” demeye zorlamış.. Bu tavır ise, zalim Esad Diktatörlüğüne bağlı asker-milis güçlerin, daha fazla cinayet işlemesini beraberinde getirmiyor mu? “Nasıl olsa tedbiren, caydırıcılık olsun diye çıkarmışlar tezkereyi” diyen Esad, daha fazla ve artık daha da rahat vurmuyor mu masum halka, çoluğa-çocuğa?.. Türkiye’ye daha rahat kafa tutmuyor mu? Meydan okumuyor mu?
BAASÇI DEĞİL Mİ?
Sonra “Baasçı bunlar” deyince, CHP içinden birileri çıkıp; “muhaliflere bizi kıtır kıtır kestirmek istiyorlar” diye feryad ediyor.. Kimse sizi muhaliflerin kucağına falan atmıyor. Bunu kendi kendinize yapıyorsunuz. Bu kadar “Esadsever”liğin sonunda, SUK ya da Suriye muhalefetinden birilerinin size öfkelenmesini de doğal karşılamanız lazım. Türkiye’nin elinin güçlü olması gereken böyle bir dönemde, sırf kategorik olarak Ak Parti’ye olan karşıtlığınız yüzünden ülkeyi güçsüz ve tutarsız gösteriyorsunuz. Bravo.
**
SEÇİMDEN KORKAN MUHALEFET
Yerel seçimlerin 5 ay öne alınması tartışmasından atlanan bir husus var farkında mısınız? Belki de çok partili siyasi hayatımız başladığından bu yana ilk kez, muhalefetin seçimden korktuğunu, iktidarın koşa koşa seçime gittiğini görüyoruz. Sizce de bunda bir gariplik yok mu? Muhalefet partisi, doğası gereği, her an erken seçime hazır olması gerekmez mi?. Her türlü tartışmalı ortamda, “buyurun sandığa gidelim, halka soralım” diyerek meydan okuması gerekmiyor mu muhalefetin?.. Oysa CHP ne yapıyor? Aman ne kadar geç olursa o kadar iyi.. Neden? İstanbul’u, Ankara’yı istemiyor musunuz? Yoksa 5 ay daha fazla bira festivali yapmak mı siyasi hedefiniz? Sandıktan korkan muhalefet olur mu?. Gör ey CHP’ye oy veren elit azınlık.. Artık hiçbir beklentisi kalmayan partiniz, erken seçimden kaçar durumda. Kimin ve neden peşinden gittiğinize bir bakın isterseniz. Kalın sağlıcakla.