Faruk Köse

Faruk Köse

Yüzüğünde “Lailaheillallah” yazıyormuş; ya yüreğinde?...

Yüzüğünde “Lailaheillallah” yazıyormuş; ya yüreğinde?...

Merak ediyorum, “şu bizim müslümanlar” bu “eziklik psikolojisi”nden ne zaman ve nasıl kurtulacaklar?


Durum öyle tehlikeli bir hal aldı ki, bir zamanlar müslüman olmayan, hatta İslam’a karşı söylem ve eylem geliştiren “ünlü birilerinin birazcık İslam’ı övmesi” karşısında duyulan sevinç ve mutluluk, bugün yerini “dinini ünlü bir dinsize tasdik ettirme” noktasına kadar dayandı maalesef! Ünlü gayrimüslimlere “hoş görünmek”, onlardan “aferin almak”, onların “ama”lı da, “rezerv” koyarak da olsa “İslam’a dair küçük bir müsbet söz”ünü duymak müslümanları o kadar cezbetti ki, artık “İslam’ı gayrimüslim güç odakları nezdinde akredite ettirmek” gibi tehlikeli bir sarmalın içine düşüldü. “İzzet sahibi” müslümanlar, “ezik bireyler sürüsü” haline geliverdi!

Oysa hiç kimsenin “olumsuzlama”sının İslam’ı alçaltmayacağını da, hiç kimsenin “olumlulama”sının İslam’ı yüceltmeyeceğini de müslümanlar biliyor olmalıydılar. İslam hiç kimsenin kabulüyle şereflenmeyecek; bilakis en şerefsizler bile İslam’a yönelirlerse şeref bulacaklardır!

Oysa hiç kimsenin, “Kur’an’ı onaya sunma”ya, ya da “İslam’ı müslüman olmayanlara tanımlatma”ya hakkı ve yetkisi yoktur.

Halbuki hiç kimsenin, kendi “müflis düşünce ve inanç”larından kaynaklanan yetersizlikleri “İslam’ı tasdik ettirme gafleti”yle telafi etme hakkı ve yetkisi yoktur.

İslam “onaylanan” değil, üstelik de gayrimüslimlerce onaylanan hiç değil; bilakis herkesin ve her şeyin “meşruiyet”ini, “hak olup olmadığı”nı “onaylayan”dır. Müslümanlar “köstek”lemesin yeter ki, “tasdik”e de ihtiyacı yoktur.

Buraya kadar “usûli” bir yaklaşımla müslümanların genel olarak hal-i pür melalini resmetmeye çalıştım. Sözü geçen haftanın ilginç haberlerinden birine getirmek istiyorum. Habere göre ABD Başkanı Obama’nın alyansında Arapça “Lailaheillallah” yazıyormuş. Her ne kadar yüzükteki kıvrımlar “yılan”ı da andırıyor olsa bile, birileri sağından solundan zorlayıp teşhisi koyuvermiş.

Peki, kim bu Obama’nın yüzüğünde “Lailaheillallah” yazdığını teşhis eden? Haberde bu da ihmal edilmemiş. İnandırıcı olsun diye, teşhiste bulunanın “Mısırlı” ve “İslam bilimci” olduğu hassaten vurgulanmış. Ama garipdir ki, bu “Mısırlı İslam bilimci”nin adı “Mark A. Gabriel.” Bay Gabriel’e, “böyle bir yüzük takan kişi İslam inancına, dinine ve toplumuna şüphesiz çok yakındır” diye yorum yaptırmayı da ihmal etmemişler.

Obama’yla ilgili Amerikan basınında yer alan iddiaların devam eden “seçim süreci”ne ilişkin hesaplarla bağlantısı bir yana, ben meselenin “müslümanların zihninde uyandırdığı intiba”ya değinmek istiyorum. Zira, yüzyıllardır süregelen “yenilmişlik psikolojisi” öylesine ezmiş, öylesine etkisi altına almış ki müslümanları, “güçlü bir otorite”nin “kendinden” olduğuna dair her iddiaya balıklama atlıyorlar; bu yöndeki her emareyi hakikat zannedip bundan mutluluk çıkarmaya çalışıyorlar.

Oysa birinin parmağında ne taşıdığından, evinde ne bulundurduğundan.... ziyade, neye inanıp neyi yaptığı değil midir önemli olan? Mısırlı Gabriel, “böyle bir yüzük takan kişi İslam inancına, dinine ve toplumuna yakındır” da dese, hakikat acaba öyle mi tecelli ediyor?

Zira;

Biz, bir tek ayetini bile anlamayıp, bir tek esasına bile inanmayıp, bir tek hükmüne göre yaşamayıp da evlerinin en müstesna yerlerinde, süslü kılıflar içinde Kur’an-ı Kerim bulunduranları da biliyoruz.

Biz, bir kere alnı secdeye gitmeyip de ölünce caminin musalla taşına musallat edilenleri de biliyoruz.

Biz, “Kur’an”ı fiilen reddedip de “Cevşen”siz adım atmayanları da biliyoruz.

Biz, Kabe’ye gidip de dönüşünü alkollü içkiyle kutlayanları da biliyoruz.

Biz, gündüz oruç tutup da akşam rakıyla iftar edenleri de biliyoruz.

Biz, “müslümanım” deyip de “Şeriat”a karşı çıkanları da biliyoruz.

Obama, ya da başka birinin yüzüğünde “Lailaheillallah” yazıyormuş, bunun ne önemi var, bu neyi gösterir?

Siz, “Lailaheillallah”ın hangi gereğini yerine getiriyor, ona bakın.

Siz, yüreğinde ne yazıyor, ona bakın!

Siz, dili ne söylüyor, ona bakın!

Siz, neyle amel ediyor, ona bakın!

Siz, kime hizmet ediyor, ona bakın!

Siz, İslam’a nasıl bakıyor, ona bakın.

Siz, İslami uyanışı boğmak, İslam’ın kökünü kazımak için hangi planları icra ediyor, hangi çalışmaların içinde yer alıyor, hangi programları takip ediyor, ona bakın!

Siz, müslümanlara ne hayrı var, ona bakın!

“İnsanların yüreğini yarıp bakamayız” diyebilirsiniz. “Biz insanların yüreğinde ne yazdığına bakmayız” da diyebilirsiniz.


Biz de bakmayız aslında, ama “o yürek” bizim, müslümanların aleyhine çarpmaya başladığından itibaren, ilgilenmemek de “müslümanca” olmuyor be birader!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Faruk Köse Arşivi