Bulgaristanda neler oluyor?
Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi, Bulgaristandaki Müslüman ve Türkleri temsil misyonuyla, Ahmet Doğanın liderliğinde 22 Aralık 1989da kuruldu. Haziran 1990daki Parlamento Seçimlerinde 370 bin oy alan HÖH, elde ettiği 23 sandalye ile ülkenin üçüncü büyük partisi oldu.
HÖH, bu tarihten sonra katıldığı tüm seçimlerde, aldığı desteği hep artırdı. Öyle ki, Bulgaristanda hükümeti kimin kuracağını HÖHün tercihi belirler hale geldi. Sonrasında, 2001-2009 yılları arasında, iki dönem iktidar ortağı oldu. Ancak HÖH, seçmenlerinin taleplerini yerine getirme noktasında oldukça yetersiz kaldı.
Bulgar siyasetçiler tarafından İslami bir parti olarak algılanan HÖH, ülkedeki dindar Müslümanların hassasiyetlerine hep mesafeli oldu. Aslında HÖH, yalnızca dindar Müslümanların değil, kendisine destek veren herkesin beklentilerini az veya çok boşa çıkardı.
HÖH, Bulgar derin devletinin bir ürünü olmak, komünist dönemde ajanlık yapan Türkleri parti bünyesinde bulundurmak, Türk azınlığın haklarında ilerleme kaydedememek, koalisyon ortağı olduğu Türk bölgelerine yatırım yapmamak, camilere sahip çıkılmazken İstanbuldaki Bulgar kilisesine bağış yapmak, Ahmet Doğan ve parti yöneticilerinin Karunlaşması ve Firavunlaşması, parti içi özeleştiri yollarının kapalı olması gibi bir çok konuda eleştirilerin muhatabı oldu.
Geçtiğimiz Mayıs ayında, Filibe Belediye Meclisinde, Cuma Meydanının (Cumayata) ismi Roma Stadyumu olarak değiştirilirken, HÖH üyelerinin bu değişiklik lehinde oy kullanması partinin geldiği nokta adına önemli bir örnektir.
HÖH, böylesine önemli eleştirilerin muhatabı olarak girdiği 5 Temmuz 2009daki son parlamento seçimlerinde, 610 bin 521 oya karşılık, 38 sandalyenin sahibi oldu. Ancak HÖH, sekiz yıllık iktidar ortaklığının ardından muhalefete geriledi. Kurulan azınlık hükümetiyle iktidara gelen GERB ise, Türk ve Müslüman unsurlara yönelik politikalarıyla, komünist dönemi anımsatıyor.
Başmüftülük krizi, Bulgar ulusal kanalındaki on dakika Türkçe haberlerin kaldırılmak istenmesi, seçim sandıklarında usulsüzlükler olduğu gerekçesi ile Türkiyede oy kullanmayı yasaklama talebi, Bursa Konsolosluğu sorunu, Tazminat meselesi, GERB döneminde yaşanan gerginliklerden sadece birkaçı.
Hükümetin, Türk azınlığa yönelik baskıların artması, HÖH içerisindeki muhaliflerin eleştirilerini daha yüksek sesle dillendirilmesine de zemin hazırladı. Ancak parti içindeki tek sesliliği aşmak hiç de kolay değildi. Bu sebeple, seçimlerden yaklaşık bir buçuk yıl sonra, Hak ve Özgürlükler Hareketinin Genel Başkan Yardımcısı ve kurucusu Kasım Dal, Ocak 2011de Merkez Yürütme Kurulundan istifa etti.
Kasım Dalın istifasını, HÖHun yirmi iki yıllık Genel Başkanı Ahmet Doğanın büyük ümitler beslediği Korman İsmailovun partiden ihracı izledi. Korman İsmailovun, partiden ihraç sebebi oldukça ilginç: Ahmet Doğanı eleştirmek!
HÖHden ayrılan Kasım Dal, Ekim 2011deki Yerel ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, Halk Birlik Partisi-ENP işbirliğine gitti. Özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde, HÖHden aday gösterilmeyen Türk adayların ENPden aday gösterilmesini sağladı.
Uzun bir süre HÖHte Türkiye ile İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Kasım Dal, bu görevindeki birikimlerinden fazlasıyla yararlandı. Kasım Dal, Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç nezdinde önemli bir yere sahip. Kasım Dal ve Korman İsmailovun, Aralık 2011de, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilmesi bu durumun açık bir tezahürü idi.
Başbakan Erdoğanın, Bulgar mevkidaşı Boyko Borisov ile 18 Mayısta gerçekleştirdiği görüşme esnasında Kasım Dalı yanında bulundurması, aslında, Ankaranın tarafını fiili olarak ortaya koydu. Ankaranın bu tavrı, Ahmet Doğan ve HÖHdeki destekçileri tarafından pek hoş karşılanmadı. Ne var ki, Saraybosnanın, Sancaktaki Boşnaklara; Tiranın, Makedonyadaki Arnavutlara duyarsız olması beklenemeyeceği gibi Ankaranın Bulgaristandaki Türk azınlığın siyasi geleceğine kayıtsız kalması da beklenemez.
Kasım Dal, başlangıçta, parti kurmayacağını ve HÖHü içeriden değiştirmeye çalışacağını söylese de, Ankaradan gelen desteğin ardından, Korman İsmailov ile birlikte yeni siyasi parti kurma çalışmasına hız verdi. Artık son aşamaya gelen partinin ismi de belli oldu: Hürriyet ve Şeref Halk Partisi.
Hürriyet ve Şeref Halk Partisinin, sanılanın aksine, Bulgaristandaki Türk azınlığının siyasi varlığını zayıflatmayacağı gibi, daha güçlü ve etkili bir yapıya kavuşmasına vesile olacaktır diye düşünüyorum. Kasım Dal ve Korman İsmailova bu zorlu yolda başarılar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.