Tırışkadan nameler...
Bakın gazetelerin spor sayfalarına!.. İş olsun torba dolsun misali bir dolu martaval!.. Transfer haberleri adı altında bir sürü kurt masalı!.. Yok o şunu almış, yok öteki berikini peylemiş!.. Bir sürü tırışkadan zırva!..Tabii bunlar bu seneye mahsus şeyler değil.. Yıllardır devam eder.. Haberi abartacaksın, ya da işkembe-i kübradan sallayacaksın ki, ilgi çekesin!.. özellikle spor gazeteleri, doğru ve ciddi haber yerine, sansasyonel, magazin ağırlıklı konuları taşıyor okurlarına!..
Şimdi yaz mevsimi..
Havalar sıcak!..
Bir bakmışsınız ki, havuzbaşındaki meşhur topçunun yanına vücudunun % 90’ı hodri meydan olan bir hatun yanaşmış gazete sayfasında!..Ya da yanaştırılmış!.. İşte falanca ünlü futbolcunun arkadaşı!.. Pardon, yazlık manitası!..
“Peki, şu telefon hatlarındaki hayasızlığa ne demeli?..”
Zaman zaman gündeme getiriyorum.. Aslında yine getirmek istiyorum!.. Sıkıştıkları zaman, sporu; “centilmenlik, kardeşlik, sevgi, ahlak” olarak tarif ederler!.. Aslı da budur!.. Ama en çok “ahlaklı” olmaları gereken spor gazeteleri, sayfalarının içine “ara beni” hatlarının reklamlarını koymakta beis görmezler!.. İsterik bakışlı sokak lolitalarını, 15-16 yaşlarındaki henüz büluğa ermiş okur kitlesine askıntı ettirirler!.. Neymiş efendim; “ara beni, sohbet edelim” miş!.. çocuk ne yapsın?.. Merak ediyor tabiiki!.. Anne, baba da bir şey vermemişse, altyapı teneke ise, şuurdan yana bir şeyler yoksa, takılmayacak da ne yapacak?.. Ha çocukları esrara, eroine alıştırmışsın, ha bu tür hayat kadınlarının telefon numaralarını vermişsin!.. İkisi de aynı kapıya çıkar.
üstelik bunlar spor gazetesi kimliğiyle yapılınca daha da düşündürüyor insanı. Gazetecilik ciddi iştir.. Seviyeli ve itibarlı bir meslektir.. Herkesin yapamayacağı kadar da zordur!.. Ancak artık ayağa düştü!.. Hele de bu spor âlemi!..
Bir de liyakat meselesi var.. Yani; layık olma hadisesi.. Spor servislerinde ya da gazete yönetiminde bul bir torpil, iki dakikada spor yazarı olursun!.. Kaç tane spor dalından haberin var?.. Futbol kültürün ne?.. Ne inceleme var, ne araştırma.. Sadece “çene suyundan pilav”la bu gemi yürümez!.. Geçenlerde bir mecliste oldukça ünlü takılan bir spor yazarına bir meseleden ötürü 1976 Avrupa Milletler Şampiyonası’nda müthiş maçlar çıkaran ve turnuvanın yıldızı seçilen o zamanki ismiyle Yugoslavya’nın ünlü forveti Popivoda’yı sordum!.. Adam tanımadı.. Pişkin pişkin de, “Bilmiyorum” dedi!..
Halbuki yaşı da o turnuvayı çok iyi bilmesine ve hatırlamasına müsait..
Konuştuğu zaman mangalda kül bırakmıyor!..
Hem komik, hem enteresan!..
Aslında bu kişiler de haklı!. 0kuyucu kitlesi buluyorlar.. Televizyon programcısıysa eğer, bağırmayla münakaşayla reyting alıyorlar!.. Kavgayla karışık şamata yapıyorlar ve neticede kendilerini izlettiriyorlar!.. Kuru gürültü de işin makarası.. önceden ayarlanmış film!.. Bizim millet de kavga seyretmeye bayılır.. Zaten gamdan kasavetten kurtulması için tiyatro lazım millete!.. Dolayısıyla amaca ulaşıyorlar..
Umarım bir gün düzelir..
Biz görmesek de..
Kırmızı kar yağdığı zaman bile olsa..
Bekliyoruz..