Dağda öldüremedik, cezaevinde öldürelim!
Bu yaz PKK, kanlı Kürt baharını başlatmak için Şemdinlide harekete geçti.
Neden Şemdinli?
Hem İrana, hem Iraka yakındı. Oralardan girecekler, kasabanın merkezini ele geçirecek ve malûm paçavralarını göndere çekeceklerdi... Ondan sonra bir tantana bir tantana!
Bunu Kandil planlamıştı, DTP merkezini de haberdar etmişti. Ayrıca sempatizan basın-yayın elemanları da alesta bekliyordu. İşte o günler partinin eş-keş-başkanı Ayıplı Silahettin ve diğer önde gelenler etekleri zil çalarak Şemdinliye odaklanmışlardı.
Haberler servis edildi, Ayıplı Silahettin nutuklar parlatmaya başladı. Şemdinlide ne oluyordu?
Gel de merak etme!
Bekleniyordu ki, PKK çapulcuları kasabanın merkezini ele geçirecek, halkı da arkalarına alarak işi bitirecek...
Halk bu müptezeller güruhuna sempati göstermedi. Oyun boşa çıktı.
Şemdinli taarruzu hezimete dönüştü. Belki de PKK hiçbir dönem uğramadığı ölçüde kayba uğradı, uğramaya da devam ediyor. Öyle bir hale geldiler ki, nereye saldırsalar hüsrana uğruyorlar.
Karakol saldırıları bozguna dönüşünce, okullara saldırmaya başladılar. Oralardan da halk tarafından kovulunca, propaganda tersine döndü. Ölümden beslenenler, bir sizden beş bizdene bile razıyken, bunun da ötesine geçildi. Sonunda hiçbir yere saldıramaz oldular.
PKKnın açılımı ne?
Bana göre şu: Planlı Kürt Katliamı örgütü!
Otuz yıldır, otuz bin Kürt genci bu örgüt tarafından katliama maruz bırakıldı. Her ölüm, devlete kesilen bir nefret hesabı idi.
Şimdi dağlarda öldürecek genç bulamıyorlar. Sağa sola tosluyorlar. Sonunda dağda öldüremediklerini, cezaevlerinde ölüm orucuna yatırarak öldürmek yolunu tuttular.
Aman da sevsinler, sivil itaatsizlikmiş!
Değil Selahaddin adını taşımaya, ağızlarına bile almaya hakları olmayan bazıları, Kürtlük adına, Kürt devleti kurmak adına olmadık yalanlar, ahlâksızlıklar, hileler, hurdalarla meşguller.
İşte bunlardan biri de her nasılsa o muhterem tarihi şahsiyetin adı verilmiş zat. Nüfus kâğıdı müslümanı gibi, nüfus kağıdı Selahaddini. Biz onu asla o isme lâyık görmediğimiz için, Türklerin ve Kürtlerin (elbette bütün müslümanların) aziz atası Selahaddin Eyyubinin mezarında rahat uyuması için, Silahattin (tinin silahı) ve Ayubi (Ayıplı) olarak çağırmayı tercih ediyoruz.
Ayıplının etekler yine zil çalıyor. Onun iktidarı için cezaevlerinde açlık grevleri yapılıyor. O da, cezaevlerinde açlık grevi yapanlara destek için salı günü taraftarlarına kepenk açmamalarını, alışveriş yapmamalarını, çocuklarını okula göndermeyip hayatı durdurmalarını buyuruyor.
Halk çocukları ölecek, bilmem ne çocukları rantını devşirecek!
Olmaz böyle şey!
Nitekim, çocuğu ölüm orucuna yatırılan bir anne feryad ediyor: Neden siz ölüm orucuna yatmıyorsunuz da benim çocuğumu feda ediyorsunuz?
Silahettinler, gayri-Türkler, Kışanaklar, terörist sarılganları... Yezidiler, Ezidiler, Zerdüştler, dinsizler, imansızlar! Yeter artık!
Şerefsizlik etmeyin. Gerçek kimliğinizle ortaya çıkın. Kardeşlerin arasını bozmayın. Gençler dağda veya cezaevlerinde sizin için ölmesin! Analar sizin yüzünüzden ağlamasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.