Sosyolog gözüyle AK Parti
Fazıl Say üzerinden başlayan ve özellikle Doğan Grubu eliyle tırmandırılan tartışma, önemli konuları gündemden düşürdü.
Oysa pek çok konunun enine boyuna tartışılması, farklı bakış açılarıyla ele alınması gereken bir dönemdeyiz.
Acaba AK Parti’nin böyle bir mekanizması var mı? Daha doğrusu iktidar partisi ülkenin önemli sorunlarında farklı görüşlere başvuruyor mu? Bu tartışmaları hangi zeminde ve nasıl değerlendiriyor?
Elimde AK Parti’ye ait bir döküman var. Seçimlerden önce AK Parti’nin koordine ettiği bir ‘Sosyoloji Toplantısı’na ait notlardan oluşuyor.
Toplantıda parti adına iki isim yer alıyor. Dönemin Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay ve Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr Edibe Sözen. Zaten toplantıyı Medya Tanıtım Başkanlığı organize etmiş.
Katılımcı akademisyenler, Yasin Aktay, Abdullah Topçuoğlu, Ramazan Yelken, Ertan özensel, Köksal Alver, Osman Konuk, Necdet Subaşı, ömer çaha, Kenan çohan. Hepsinin branşının sosyoloji olduğunu da not edelim.
Katılımcılar AK Parti’yi dört ana başlıkta tartışmış. üstünlükler, riskler, beklentiler ve fırsatlar.
EKONOMİK İYİLEŞME TABANA YAYILMALI
Hayli geniş kapsamlı notların tamamını aktarmam mümkün değil. Ancak aktaracağım bazı başlıklar, bugünün gündemiyle önemli paralellikler arz ediyor.
Eleştirilerin birleştiği bazı konular var. örneğin hemen tüm katılımcılar, ekonomide gelinen noktayı başarılı bulmakla birlikte ‘İyileşmenin tabana yayılmamasının getirdiği sorunlar’a vurguda bulunmuş. Dolayısıyla yeni bir iktidar döneminde ‘Ekonomik iyileşmenin tüm vatandaşlara ulaşmasının hedeflenmesi’ üzerinde duruluyor.
Yine aynı şekilde özgürlükler açısından atılan adımlar önemli, fakat ‘yetersiz’ bulunuyor. İktidarın bu konularda daha cesur adımlar atması gerektiği ifade ediliyor.
Yasin Aktay ‘Halkla parti arasında güçlü iletişim kanalları olduğuna’ dikkat çekerken şu öneriyi getirmiş: ‘Toplumun sembolik değeri yüksek, fakat siyasi açıdan farklı isimleriyle iyi iletişim kurulmalıdır.’
Benzeri bir talep Abdullah Topçuoğlu tarafından da ifade edilmiş: ‘Toplumsal mutabakatta önemli rollere sahip olan öğretim üyeleri, yazarlar, iş adamları ve kamuoyu önderleriyle işbirliği oluşturulamaması, partinin ileride yalnızlaşması açısından bir risktir.’
Muhalefetin olmaması avantaj mı?
Toplantıda AK Parti’nin sahip olduğu avantajlar arasında ‘ülkede ciddi bir siyasi muhalefetin olmaması’ da dile getiriliyor. Ancak Necdet Subaşı’nın ifade ettiği şu kaygıyla birlikte:
‘Yeteneksiz ve içeriksiz bir muhalefet siyaset sosyolojisi açısından görünürde AK Parti’nin en büyük şansı olmasına karşılık, gerçekte onun en büyük çelişkisini oluşturmaktadır. Muhalefet yokluğunun yaratabileceği en öneli sorun siyasi kibir, denetim karşıtlığı ve otoriteryenliği meşrulaştırmak olabilir.’
Köksal Alver, iktidarın ‘Toplumsal yapının çözülüşü ve değerlerin zedelenmesi karşısında titizlikle çalışması gerektiğini’ ifade ediyor. Alver, halka yakınlık ve halkın dilini kullanma açısından avantajlı olan AK Parti’nin bu alanda daha duyarlı olmasını istiyor.
Ramazan Yelken ise çok daha temel bir öneride bulunuyor: ‘AK Parti ideolojik/ahlaki bir zeminde değil, hukuki zeminde söylem üretmelidir.’
‘HALK DEĞİŞİME AçIK’
l Abdullah Topçuoğlu’nun şu değerlendirmesiyle tamamlayalım.
‘Bazı menfaat grupları dışında halkın değişime direnmemesi bir fırsattır. Gerek medyada, gerekse kamuoyu önderleri arasında iktidara yönelik haksız saldırılara itibar etmeyen sağduyu sahibi aydınların oluşu bir fırsat olarak görülmelidir.’
AK Parti’nin kendisini teşrih masasına yatırdığı bir toplantıdan kısa notlar böyle.
‘Alevilerle ilgili adım atılmalı’
Yine Yasin Aktay’ın dile getirdiği bir öneriyi aktaralım: ‘Alevilerle ilgili adımlar atılmalıdır. Cem evlerinin açılması, bunlara Diyanet’ten maaş alan ve Alevi camiasında da kabul gören din görevlilerinin atanması üzerinde durulabilir.’
Eleştirilerin merkezinde yerel yönetimler de yer alıyor. Katılımcıların önemli bir bölümü, yerel yönetimlerde daha geniş vizyon sahibi isimlerin öne çıkarılmasını istiyor.
Ertan özensel’in eleştirisi, ‘AK Parti’nin ülkedeki muhalif kimlikli kesimlerin talepleri konusunda çekingen’ olduğu yönünde. özensel, diğer yandan iktidarın cumhuriyet tarihinin en önemli projelerine imza atmasına rağmen bunları yeterince anlatamadığını savunuyor. Verdiği örnekler ise TOKİ Konutları ve duble yol yapımı.
Katılımcıların genelde başarılı bulduğu dış politika alanında da benzeri bir eleştiri var. ‘İktidar yaptıklarını yeterince anlatamıyor.’ Necdet Subaşı, AK Parti’nin kendisine yönelik suçlamalar ve özellikle ‘ulusalcı söylem’ karşısında yaptıklarını yeterince anlatamadığına işaret ediyor.