Yeni Çekiç Güçün ayak sesleri
Yeniden Başkan seçilen Obamanın yurtdışı ziyaretleri arasında Türkiyenin de olması anlamlı. Hatırlayınız, Obama 2008deki ilk göreve gelişinin ardından da Türkiyeyi ziyaret etmişti. Bu durum ilginç bir yoruma kapı aralıyor:
Eskiden bir kural vardı. Türkiyede kim Başbakan olursa soluğu ABDde alırdı. Rahmetli Erbakan Hoca ile birlikte bu kural değişti. Artık Başbakan seçilen kişi soluğu ABDde almıyor. Üstelik, Obama ile birlikte ABDnin yeni bir kuralı oldu. Seçilen ABD Başkanı soluğu Türkiyede alıyor!
Durun, hemen milliyetçilik duygularınız depreşip koltuklarınız kabarmasın. Bu durum anlamlı da olsa, duygusallığa kapılıp arka plana dair basiret bağlanması olmasın. Zira Obamanın gelişi, eskiden bizim Başbakanların yaptığı gibi icazet almak için olmasa gerek. Çünkü ABD hâlâ icazet verme gücünü koruyor. Bu yüzden dikkatli olunması lazım. Yoksa Obamanın gelişi, icazeti yerinde vermek için mi? Ya da yeni dünya dengeleri gereği, stratejik olarak çok önemli bir bölgeyi yerinde kontrol etmek, sahada talimat vermek, uzaktan kumanda ettiği bölgeyi bizzat üzerinden denetlemek için mi?...
Mutlaka öyledir demiyorum, ama ABD gibi strateji ustası bir güçten böyle bir tutum beklenebileceğini, o yüzden dikkatli ve uyanık olup tedbir alınması gerektiğini, kamuoyunun buna duyarlılık geliştirmesi lazım geldiğini hatırlatmak istiyorum. Nitekim son zamanlardaki kimi gelişmeler, başımıza yeni çoraplar örüleceğinin işaret fişekleri niteliğinde. Arz edeyim.
Esed sonrası Suriyenin İslamcı bir yönetime geçmesini önlemek için gerekli gördüğü tedbirleri alan ABD, önce İslamcıların ayaklanmanın kontrolünü ellerinde bulundurmasına son verip Suriye muhalefetini Laik, İslamcı, Liberal vb. unsurların koalisyonu haline getirdi. Şimdi de Kuzey Irakta olduğu gibi, bir tampon bölge kurulmasına hazırlanıyor. Kilis ve Ürdün sınırındaki iki bölgede, Suriyelilerin sığınabileceği uçuşa kapalı güvenli bölgeler kurulması için harekete geçti.
Önce Eylülde Ankaraya gelen ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey ile ilk adım atıldı, ardından ABD askeri heyeti gelip Diyarbakır, Kilis ve diğer stratejik bölgelerde incelemeler yaptı. Nihayet bakla ağızdan çıkarıldı: Güvenli bölgeler kurulacak, Türk ve ABD askerinin Suriyeye girmemesi kaydıyla, Türkiyeye yerleştirilen Patriot füzeleri aracılığıyla da denetlenecek! Yani oradaki bir oluşuma Türkiyenin müdahale etmeyeceği baştan karara bağlandı. Zaten İncirlik hep oradaydı, hava desteği için daha önce Kürecikte Radar Üssü kurulmuştu. Patriot destekli güvenli bölge çalışması da ABD-İsrailin Kürecik hamlesinin devamı niteliğinde.
Bu güvenli bölgeler söyleminin özellikleri tanıdık geliyor. Bu vesileyle kullanılan kavramlara dikkat ediniz: Tampon bölge, güvenli saha, uçuşa yasak bölge, insani koridor, askersiz alan, hava sahasının bir bölümünün denetlenmesi... Bu kavramları hatırlıyor olmalısınız. Hani, Birinci Irak-ABD kapışmasının ardından Saddamın kuzeyde Kürtleri, güneyde ise Şiileri kesmemesi için de aynı formül geliştirilmişti. Denetim yine Türkiyeye konuşlandırılan Çekiç Güç ile yapılmıştı. İşte o Çekiç Güç, Kuzey Irakta Kürt Devletinin temellerini atmış; Irakın güneyi başta olmak üzere diğer kesimlerinde ise Şii varlığını başat hale getirmişti.
Şimdi aynı oyun, farklı bir vesileyle, farklı gerekçelerle Suriye vesilesiyle oynanıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Nato Türkiyeye patriot sistemi vermeye hazırlanıyor diye olayı doğrularken, acaba bu işin sonunun Yeni Çekiç Güçe kadar varacağını, aynen Irakta olduğu gibi, Suriyede de Kuzeyde Kürt devleti, Güneyde Sünni Arap Devleti, kalan kısımlarda da Alevi Devleti kurulmasına yönelik bir çalışmanın olabileceğini hesaba katmış mıdır? Katmamışsa durum vahim. Katmışsa, buna karşı nasıl bir politika üretilecek, hangi tedbirler alınacak? Ya da bu bir vizyon var mı? Orası meçhul...
İşte, Obama bütün bunları yerinde denetlemek, yerinde karar almak için gelecek olmasın?
Bu strateji için ABD ve arkasındaki Siyonist güçler ne gerekiyorsa yapacaktır. Hatta, buna karşı çıkan devlet adamlarını ya da önemli bürokratları yok etmeye bile kalkışabilecektir. Nitekim, 1991de kurulan Birinci Çekiç Güçün faaliyetlerini biliyoruz. Çekiç Güç, bir yandan Türkiyenin bütün kırmızı çizgileri çiğnemiş, bir yandan da PKKya da, Kuzey Irak Kürtlerine de yardım ve destek vermişti.
Kürecikte kurulan Radar Üssü ile birlikte tampon bölge ve Patriot sistemi, Yeni Çekiç Güçün ayaklarını teşkil ediyor. Üstelik Yeni Çekiç Güçün fonksiyonu daha geniş olacak gibi: İranın izolasyonu, İsrailin güvenliği, Suriyede İslami yönetimin engellenmesi, Kuzey Suriyede otonom Kürt bölgesinin teşkili, Türkiyenin parçalanması, üç bölgeden mürekkep Büyük Kürdistanın kurulması, Türkiyenin Arap-İslam coğrafyasındaki etkinliğinin kırılması ve daha pek çok işi kotaracak.
Eh, Yeni Çekiç Güçle eşzamanlı olarak Eyalet Niteliğinde Büyükşehir yasası da çıktı. Bindik bir alamete, gidiyoruz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.