Suriyede Geçiş Merhalesi
Suriyede yeni bir sürece girilirken bölgedeki diğer bazı ülkelerde de toplumsal tansiyonun yükseldiği görülüyor. Geçtiğimiz günlerde Kuveytte dikta rejimine karşı halk meydanlara döküldü. Diktatör önce demir yumruk seçeneğini kullanma yoluna gitti. Ancak bunun Tunus, Mısır, Libya ve Yemende yaşanan tecrübeleri getirebileceği mesajlarını da aldı. O yüzden havayı kısmen yumuşatma yoluna gitti. Ama henüz istikrarlı bir ortama geçebildiği ve kendi açısından risk oluşturan şartları değiştirebildiği söylenemez.
Uzun süredir siyasi gerginlik yaşayan Ürdünde petrol ürünlerinin fiyatlarına zam yapılması üzerine halk meydanlara döküldü. Bu ülkede şimdiye kadar meydanlara taşan protesto eylemlerinde hedef her zaman hükûmet olurdu. Çünkü kral hem kanunla korunuyor, hem de tepkiye neden olacak tehlikeli kararlarda sorumluluğu hükûmete yükler. Gerekirse halkı haklı bulur ve hükûmeti yaptığı hatadan dolayı lağvederek yeni bir hükûmeti iş başına getirir. Perde arkasında kral olsa da sorumluluğu hükûmet üzerine almak zorundadır ve cezayı da o çeker. Ama son eylemlerde kitlesel tepkilerde kralın da hedefe yerleştirildiği dikkatten kaçmıyor. O yüzden sanıyoruz bu ülkedeki dikta rejimi de karışık rüyalar görmeye başlamıştır.
Ancak daha önce değişik yazı ve konuşmalarımızda da dile getirdiğimiz üzere bölgedeki dikta rejimlerinin ayaklarını kaydıracak halk ayaklanmaları için Suriyedeki direniş bir kilit konumundadır. Ne yazık ki zulüm rejimlerine karşı başkaldırının, Suriyede işbirlikçi güçlerin de desteğiyle korkunç katliamlar gerçekleştiren Baas duvarını yıkmakta zorlanması Arap baharı olarak da adlandırılan toplumsal intifadanın diğer zulüm rejimlerine doğru ilerlemesini geciktirdi. Biz Allahın izniyle, Baas duvarının aşılması durumunda bu kilidin açılacağını, Kuveytte ve Ürdünde asıl büyük çalkantıların da o zaman yaşanacağını düşünüyoruz. O yüzden Suriyede yaşanan gelişmeler sadece bu ülke değil bütün bir bölge açısından büyük önem taşıyor.
Suriye muhalefetinin Katarda düzenlediği toplantılarda, geçiş süreci için Suriye Ulusal Koalisyonu çatısı altında birleşmesi ve başına da ülkedeki tüm siyasi kesimlerin olumlu baktığı bir isim olan Muaz el-Hatibi seçmesi önemli bir gelişmedir. Bu gelişmeyle birlikte yeni bir sürece girildiğini ve Suriye toplumu nezdinde yasallığını tamamen kaybetmiş olan Baas diktasının diplomatik alanda da geçersiz sayılması için önemli bir alternatif oluşturulduğunu söyleyebiliriz.
ABD, Suriye direnişini pasifize etme ve kendisinin dikte edeceği formüllere razı olmaya zorlama amacıyla bazı oyunlara başvurmaya başlamıştı. Bu amaçla öncelikle Suriye Ulusal Konseyinin etkisini kaybettiği, kapsayıcı olmadığı iddiasından yola çıkarak tamamen devre dışı bırakılması talebinde bulunmuştu. Ona paralel olarak silahlı direnişin de artık el-Kaide kontrolüne geçtiği iddiasında bulunarak etkisiz hale getirilmesini istiyordu. Fakat muhalif güçler aralarında ittifak sağlayarak ve ABDnin dayatmalarını değil Suriye halkını temsil eden sivil ve askerî yapılanmaların taleplerini nazarı dikkate alan bir koalisyon oluşturarak etkin bir yapılanma ile geçiş sürecini başlatma amaçlı önemli bir adım attı.
ABDnin alternatif yapılanmanın başına geçirmeyi planladığı Riyad es-Seyf de akıllıca bir tutum sergileyerek ülkedeki siyasi muhalefetin ve direnişin saflarının birleştirilmesi çabalarına katkıda bulundu ve kendisi de bu ittifakın içinde yer almayı tercih etti.
Böyle bir ittifak oluşturulmasından memnun olan Suriye direnişinin Baas diktasını izale etme konusundaki kararlılığından vazgeçmeyeceği gerçeğini görebilenler, yerine göre olumlu bir katkı amacıyla yerine göre de tamamen kendi diplomatik çıkarları için Suriye Ulusal Koalisyonunu resmen tanımayı ve Suriye halkının meşru temsilcisi olarak görmeyi tercih ediyorlar. Baas diktasının ise artık gazının tükenmeye başladığını görmesine rağmen şiddeti ve saldırıların dozajını artırması öncelikle intikam amaçlı ikinci olarak da karşısında duran direnişi en azından son merhalede masaya oturmaya zorlamak suretiyle iktidarı masada teslim etme yoluna gitme amaçlı olabilir. Bunun için de yoğun bir çaba sarf edildiği ve çeşitli taktiklere başvurulduğu gözlemleniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.