LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Sandıklar yürümekle dolmaz, Atatürk seçim kazandırmaz!

Sandıklar yürümekle dolmaz, Atatürk seçim kazandırmaz!

-Lütfü Bey; CHP ile İşçi Partisi’nin niyetinin 29 Ekim, 10 Kasım gibi milli günlerde Atatürk’e saygı göstermek değil, Atatürk’ü kullanıp AK Parti Hükümeti’ni yıkmak için insanları sokağa dökmek olduğu anlaşılıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?


-Kurtuluş Savaşımızın komutanı olarak Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duyarım. Ancak onun partiler arasındaki siyasi rekabette bir malzeme olarak kullanılmasına da karşıyım. Herhalde Atatürk mezarından kalkıp AKP Hükümeti’ni yıkmayacak! Eğer halk AKP Hükümeti’nden memnun değilse, seçimde sandık başına gidip oylarıyla onu yıkacak. Ayrıca Atatürk’ü sevmek başka, seçim sandığının başında oy atarken tercih yapmak başka, bu ikisi birbiriyle karıştırılmamalı. Nitekim Atatürk’ün kurucusu olduğu, ilk genel başkanı olduğu CHP hiçbir seçimde halktan gereken oyu alıp tek başına iktidar olamadı. Aksine CHP’nin karşısında kim varsa, halk ona oy atıp onu iktidar yaptı. Malumunuz CHP tarihindeki en yüksek oyu 1977’de Ecevit döneminde aldı. Ama o oyu Kemalist söylemlerle değil, “toprak işleyenin, su kullananın”, “ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” gibi sosyalist söylemlerle aldı. Görülüyor ki Atatürk’ü kullanarak oy da alınmaz, AKP Hükümeti de yıkılmaz. Bazıları bunca tecrübeye rağmen bunu hala mı anlamaz? Örneğin kendilerine “Kemalist”, “Atatürkçü” diyenler, geçmişte AKP Hükümeti’ne karşı Cumhuriyet mitingleri düzenlediler. Milyonlarca insanı da sokağa döküp yürüttüler. Ama sonunda ne oldu? AKP’nin yüzde 34 olan oy oranı daha da artarak yüzde 47 oldu. Bu yürüyüşler AKP’nin oylarını azaltmamış, aksine patlatmış oldu. Ancak sakın benim insanların yürüyüşüne karşı olduğum sanılmasın. Aksine diyorum ki, bırakınız insanlar demokratik haklarını kullanıp sokaklarda istedikleri gibi yürüyüş yapsın. Şiddete bulaşmadıkça bu yürüyüşlere engel olunmasın. Ama Hükümeti yıkmak için insanları sokağa döküp yürütenler de şunu unutmasın. Sandıklar yürümekle dolmaz! Atatürk’ü kullanıp seçim kazanılmaz!

TALEP MAKUL OLMAZSA,ÇÖZÜM MALUL OLUR!

- Hükümet okullarda Kürtçe seçmeli ders, mahkemelerde Kürtçe savunma gibi talepleri yerine getirdikçe PKK ile BDP yeni taleplerde bulunuyor. Bunlar şimdi de liderleri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını istiyorlar. En azından Abdullah Öcalan’ın mahkumiyetini bir evde geçirmesi talep edilmekte. Sizce Hükümet bu talepleri yerine getirebilir mi ?

-Seçimle işbaşına gelen sivil bir hükümetin yerine getirebileceği talepler vardır; yerine getiremeyeceği talepler vardır. Bunu iyi anlamak lazımdır. Örneğin 12 Eylül darbesi öncesinde ABD, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dahil olması için Türkiye’nin veto hakkını kullanmamasını ülkemizdeki sivil hükümetlerden talep etmişti. Ancak ABD’ye en yakın bilinen sivil hükümet bile bu talebi yerine getirmekten çekinmişti. Çünkü seçimle işbaşına gelmiş bir Türk hükümetinin Yunanistan’a askeri avantaj sağlayacak böyle bir talebi yerine getirmesi demek, kendi seçmenini karşısına alması ve bir dahaki seçimde oy alamaması demekti. Peki şimdi AKP Hükümeti, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, en azından mahkumiyetini bir evde geçirmesi gibi bir talebi yerine getirebilir mi? Hele de ana muhalefet partisi CHP böyle bir talebin yerine getirilmesine şiddetle karşıyken, Meclis’teki diğer muhalefet partisi MHP ise Abdullah Öcalan’ın idam edilmesini isterken, AKP Hükümeti böyle bir talebe “Olur” diyebilir mi? Üstelik siyasi partilerin yöneticilerinin açıklamaları da, kamuoyu yoklamaları da gösteriyor ki AKP’liler, CHP’liler, MHP’liler, SP’liler, DP’liler, DSP’liler, BBP’liler, İP’liler Abdullah Öcalan’ın bırakın serbest bırakılmasını, onun mahkumiyetini ev hapsi şeklinde çekmesine de karşıdır. Bu partilerin milletin yüzde 90’ından fazlasını temsil ettiği unutulmamalıdır. Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını, en azından mahkumiyetini ev hapsi şeklinde geçirmesini isteyenlerin oranı ise yüzde 7 kadardır. Onun için bu gerçekler dikkate alınarak hükümetlerden talepte bulunulmalıdır. Bilinmelidir ki talep makul olmazsa, çözüm malul olur! Bildiğiniz gibi ben yıllardan beri “ölüm değil çözüm” demekteyim. Kürt sorununun savaşa savaşa değil, konuşa konuşa çözülmesini istemekteyim. Ancak talep makul olmazsa, çözümün malul olacağını da iyi bilmekteyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi