Aile boyu direniş
Filistin’de ümmet adına, İslâm ümmetinin onurunun, kutsal beldesinin ve mukaddes değerlerinin savunulması için mücadele edilmektedir. Filistin halkı, bu mücadelede yalnız bırakıldığı için gösterilmesi gereken fedakârlıktan bütün ailelere büyük paylar düşüyor. Bu payı ailenin sadece bir ferdinin kaldırması mümkün olmadığından, insanlar aile boyu direnişin içindedir. Bugün de bir örnek aileden söz etmek istiyoruz. İki gün önce tutuklanan ve Hamas’ın Islah ve Değişim listesinden Filistin Parlamentosu’na girmiş olan Muna Mansur’un mensup olduğu aileden.
Muna Mansur’un eşi Cemal Mansur Hamas’ın önde gelen ve fedakâr liderlerindendi. Büyük zulümlere ve eziyetlere katlandı ama direnişinden, mücadelesinden bir adım geri atmadı. Sürekli Siyonist zulümle karşı karşıya olduğundan ömrünün epey bir kısmını işgal yönetiminin zindanlarında geçirdi. Ne yazık ki; sadece işgal yönetimi tarafından değil, onun kuklası durumundaki sözde özerk Yönetim tarafından da zulme maruz bırakıldı.
Cemal Mansur’un annesi vefat ettiğinde, kendisi özerk Yönetim’in zindanlarından Cuneyd Hapishanesi’ndeydi. Mansur’un, annesinin cenazesine katılması için kendisine izin verilmesi isteği kabul edilmedi. Dolayısıyla özerk yönetimin baskıcı ve insanlık dışı uygulamaları yüzünden annesinin son yolculuğunda yanında bulunamadı.
Cemal Mansur, HAMAS’ın Nablus temsilciliği görevini yürüttüğü sırada 31 Temmuz 2001 tarihinde işgalci Siyonistlerin saldırıları neticesi şehit oldu. Sağlığında onun mücadelesinde sürekli yanında yer alan eşi Muna Mansur, şehadetinden sonra da bayrağı devraldı.
5 çocuk annesi yani Filistin direnişine 5 yeni asker kazandıran ve onları iman bilinciyle eğiten Muna hanım, 18 Kasım 1961 Nablus doğumludur. Nablus’taki Ulusal Necah üniversitesi’nin Fen Bilimleri Fakültesi’nden mezun olmuştur. Fizik dalında ihtisas yapmış ve ürdün’deki özel Zerka üniversitesi’nin İslâm Toplumu Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Filistin’deki muhtelif öğretim kurumlarında da 9 yıl hocalık yapmıştır.
Muna hanım, öğretim alanındaki görevinin yanı sıra siyasi ve toplumsal etkinliklerde birçok faaliyete iştirak etti, muhtelif görevler aldı. Değişik İslâmî kurumlarda yönetim kadrosunda yer aldı. İslâmî Hayır Dayanışması Derneği, Kadınlar Birliği ve tutsaklarla ilgilenen en-Nefha Derneği’ni bunların arasında sayabiliriz. 2005’te de Islah ve Değişim Listesi’nden Nablus milletvekili seçildi.
Muna hanımın, Filistin direnişinin kararlı önderlerinden olan eşinin şehit edilişinin 7. yıldönümünü anma programına hazırlandığının haberini alan işgalci eşkıyalar, gece yarısı evine baskın düzenlediler. Evi normalde işgal yönetimiyle özerk Yönetim’in imzaladığı anlaşmalara göre işgalci askerlerin girmemesi gereken bölgede bulunuyordu. Ama işgalci saldırganlar açısından bu anlaşmaların hiçbir itibarı yoktu. İnsan haklarından dem vuran uluslararası kuruluşların Siyonist eşkıyalar karşısında kıllarının kıpırdatmamasına da artık iyice alıştık.
Siyonistler gece yarısı saat 02.00’de önce evi kuşatmaya aldı, sonra tam bir eşkıya baskınıyla içeri girdi ve bayan milletvekilinin kollarına kelepçe vurdular. Sonra da bilgisayarı ve fotoğraf albümü başta olmak üzere muhtelif kişisel eşyalarına el koydular. üstelik Muna hanıma, özellikle çocuklarının önünde çirkin muamelede bulunarak kendisine hem bedensel, hem de psikolojik işkence ederken çocuklarına da psikolojik işkence yapmaya çalıştılar.
Filistinli direnişçiler tarafından esir edilen Siyonist işgalci askerin serbest bırakılmasıyla ilgili pazarlıkları sürekli gündemlerinde tutan, bu konuyla ilgili bir yaprak titremesi olsa hemen önemli bir hadise şeklinde lanse eden medya organları için Filistinli bayan milletvekilinin evine gece yarısı eşkıya baskını düzenlenerek kollarına kelepçe vurulup götürülmesi, gayet normal bir şeydi.
Ama bu olay aslında ümmet için, tüm dünya Müslümanları açısından utandırıcı olması gereken bir hadisedir. Medine Yahudileri bir Müslüman kadının onurunu rencide edici tuzak kurduklarında Rasûlullah (s.a.v.) hemen harekete geçerek derslerini vermişti. Filistin topraklarını işgal eden Siyonistlerin bu derece cüretkâr olabilmelerinin sebebi de Müslümanların ümmet kimliklerini kaybetmiş olmalarıdır.
Mansur ailesi sadece bir örnektir. Aslında Filistin direnişinin içinde aktif olarak yer alanların hepsi aile boyu bu mücadelenin içindedir. Bizim de o fedakâr ailelerle kardeşlik bağlarını güçlendirerek en azından kendilerine moral vermenin yollarını araştırmamız gerekir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.